27°

444 48 8
                                    

"Ben burda olduğuma göre az önce yanından geçen annendi." Taehyung bayan Parkın yanına adımlarlarken konuştuğunda Jungkook kaşlarını çatmıştı.

"Neden gelmiş?" iri beden eşinin başına öpücük kondurup yanındaki tekli koltuğa oturdu.

"Jiminden yalandan bir özür dilemeye gelmiş. Normalde kötü biri değilimdir oğlum bunu sende bilirsin fakat annenin benim minik bebeğimi üzmesine daha fazla sessiz kalamazdım." bayan Park mahçup bir şekilde konuştuğunda iri beden gülümsemişti.

"Sorun değil anne. Hala hatalarını anlamamak onların suçu sizin değil." Jimin dolu gözleriyle konuşan eşine bakıp derin bir iç çekti.

Ailesi tarafından sevilmeyi en çok o hakediyordu.

Minik beden eşinin elini güven verircesine sıktığında Jungkook tebessüm etmişti.

"Ee Jungkook geldiğine göre ben artık gideyim." Taehyung ayağa kalkıp arkadaşının yanaklarına öpücüklerini bıraktı.

"Yine gel taetae." Taehyung arkadaşının dediğini onaylayarak evden ayrılmıştı.

"Benim güzel çocuklarım yemeklerimi çok özlediginizi düşünüyorum bu yüzden aşçı Park mutfaktaki yerini almaya gidiyor." Jimin annesinin mimiklerine kahkaha atarken eşide ona katılmıştı.

Çok geçmeden bayan Park mutfağa gitmiş ve oğullarını yalnız bırakmıştı.

"Benim güzel bebeğim nasıl?" minik beden kendine sorulduğunu sandığı soruyla tam cevap verecekken eşinin ellerini karnına koyulmuştu ve sorunun kime sorulduğu belli olmuştu.

Artık Jungkookun tek güzel bebeği kendisi değildi. Hormonları o kadar çok ağır basıyordu ki bunu bile kıskanıp aglayabilirdi.

Öylede olmuştu dolu gözleri çoktan taşmıştı. Biliyordu kıskanması gereken en son kişi karnındaki miniğiydi fakat duygularına engel olamıyordu.

"Min noldu bir yerin mi acıyor?" Jimin başını öne eğerek gözyaşlarını akıtmaya devam ediyordu ve bu durum eşinin daha çok endişelenmesine sebep oluyordu.

"Güzelim bak hadi bana." Jungkook Jiminin başını tutarak kaldırıp göz göze gelmelerini sağladı.

"B-beni artık sevmiyorsun." Jungkook kaşlarını çatarak miniğinin göz yaşlarını sildi.

"Sevgilim ben en çok seni seviyorum. Sen benim eşimsin, arkadaşımsın, ailemsin, evimsin. Ben nasıl olurda seni sevmem?" İri bedenin dedikleri Jiminin daha çok ağlamasını sağlamıştı.

"Senin tek damla göz yaşına dayanamam ben lütfen ağlama min." Jungkook bir yandan küçüğünü sakinleştirmeye çalışırken bir yandan da akmaya devam eden yaşları silmeye çalışıyordu.

Bir kaç dakika sonra sakinlesen minik beden karnının izin verdiği kadarıyla eşine sarılmıştı.

"Hadi gelin çocuklar yemek hazır!" mutfaktan gelen bayan Parkın sesiyle ikili ayrılmış birbirlerinin gözlerinin içine bakmaya başlamışlardı.

Çok geçmeden Jungkook eşinin dudaklarına sıkı bir öpücük bırakıp kucağına alarak mutfağa doğru ilerledi.

"Anne salonda çok aç bir kurt varmış hemen kaptım getirdim." Bayan Park, Jungkookun dedigiyle gülümseyerek oyununa dahil olmuştu.

"Çabuk aç kurdu doyuralım erken yaşta ölmek istemiyorum!" sahte göz yaşlarını siliyormuş gibi yaptığında jimin kıkırdamış ve önüne koyulan yemeği yemeye başlamıştı.

-

Lezzetli yemeklerin ardından bulaşıklar yıkanmış kahveler yapılmış ve salona geçilmişti.

"Kook lütfen bende kahve içeyim." Jungkook kaşlarını çatarak elindeki meyve suyunu eşine uzattı.

"Hayır Jimin sana kahve yasak. Bebeğimiz doğduktan sonra istediğin kadar içebilirsin." küçük beden dudaklarını büzerek eline tutuşturulan meyve suyundan bir yudum aldı.

"Çocuklar benim çok geç olmadan yola çıkmam gerekiyor." bayan Park gitmesi gerektiğini belirttiginde Jiminin dudakları daha çok büzülmüştü.

"Annee, gitmeee." bilerek kelimeri uzatan Jimin karşısında bu sefer dudaklarını büzen bayan Park olmuştu.

"Üzgünüm bebeğim gitmem gerekiyor. Halletmek gereken bir çok işim var ama merak etme ilk fırsatta yine burda olucam." minik beden başını onaylar biçimde aşağı yukarı sakladığında bayan Park oğlunun iki yanağına sulu öpücüklerini kondurdu.

"Ben seni trene kadar bırakayım anne." Jungkook sehpada duran araba anahtarını alıp kapının girişinde duran vestiyere doğru ilerledi.

Eşinin uzun ve bol olan montunu alarak tekrar salona girdiğinde Jimin meraklı gözlerle eşini izliyordu.

"Hadi bebeğim anneni bırakmaya beraber gidelim. Sende hava almış olursun hem sahilde de yürüyüş yaparız." Minik beden bu anı bekliyormuş gibi ayağa kalktığında Jungkook gülümseyerek eşinin hamilelikten dolayı dolgunlasmış yanağına öpücük kondurdu.

-

Bayan Parkı bırakan ikili bir süre sahilde yürüdükten sonra Jiminin yorulmasıyla tekrar eeve dönmüşlerdi.

Saat gece yarısına gelirken Jungkook kahve bardaklarını makinaya koymuş çoktan yatağa giren eşinin yanına gitmişti.

Dolaptan aldığı pijamalarını üzerine geçirip eşinin arkasına geçerek onu güzelce sarmaladı.

"Seni seviyorum Jeon Jimin." Jimin uykulu haliyle tebessüm ederek kendini biraz daha eşine yaklaştırdı.

"Bende seni seviyorum Park Jungkook." Böylelikle güzel günlerine son vermişlerdi.

-

E n d l e s  l o v eHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin