"Jimin karnına bak kocaman oldu." eşinin söylediği şeyle dudakları büzüldü minik bedenin.
"Ne yani şişko ve çirkin olduğumu mu söylemek istiyorsun?" Jungkook eşinin onu yanlış anladığını ve az sonra ağlayacağını bildiği için kafasını gömdüğü karından ayırdı.
"Hayır bebeğim öyle demek istemedim. Sadece bebeğimizin çok büyüdüğünü söylemek istemiştim." Minik beden dolu gözlerini kazağının koluna silip burnunu çekti.
"Çünkü doğmasına çok az bir süre kaldı." hamileliğinden bu yana otuz sekiz hafta olmuştu.
Doktor doğuma her an hazır olması gerektiğini söylediği için Jiminin korkusu biraz daha çoğalmıştı.
Tek güvende hissettiği yer eşinin göğsüyken hormonları yüzünden bazen kendini ondan mahrum bırakıyordu.
"Keşke cinsiyetini de öğrenseydik." İri beden eşinin dudaklarına öpücük kondurarak konuştuğunda Jimin gülümsemişti.
"Sürekli arkası dönük duruyor ve bu yüzden öğrenemedik ama sanırım bebeğimiz utangaç olacak." Jungkook eşinin dediklerine gülümseyerek yattığı yerde doğruldu.
"Düşünsene senin gibi utanınca yanakları kıpkırmızı oluyor, gözlerini sürekli kaçırı-" kafasına yediği yastıkla susmaya zorlanan iri beden kahkahalarina engel olamıyordu.
"Jeon sus bak yoksa daha fazla yastık yersin kafana. Ben utangaç falan değilim bir kere."
"Jimin sen kaç yıllık kocanla sevişirken bile hala utanıyorsun." Jiminin elinin yastığa gittiğini görünce oturduğu yerden kalkarak odadan kaçtı iri beden.
"Güzelim ben senin vücudunun her kısmını ezbere bilirken sen hala benim karşımda soyunurken yüzün kızarıyor!" gittiği mutfaktan hala bağırmaya devam ederken odadan Jiminin acı çığlığını duymuştu.
Bunu ilk başta kendine kızdığı için bağırdığını düşünmüştü fakat aklına eşinin doğum yapabileceği gelince elindeki ekmeği tezgaha bırakarak odalarına koşmaya başladı.
Düşündüğü gibi eşinin sancı çektiğini görünce hazırladıkları bebek çantasını ve araba anahtarını alarak dışarıya koştu.
"Hassiktir ya Jimini unuttum." Çantayı arabaya atarak tekrar eve koşmuştu.
"Tamam bebeğim derin derin nefes al, sakin ol, stres yapma herşey geçecek." Jungkook eşini kucağına alıp hızla arabaya bindirip telefonunu eline alarak Taehyungu aramaya başladı.
Bu sırada arabayı çalıştırıp hızla hastaneye sürüyordu.
"Taehyung ben doğ- aah ne beni Jimin doğuruyor hastaneye gelmeniz lazım yoksa-yoksa ne olur?" iri beden eşine döndü.
"Jimin ne olurdu?" Karşı taraftan Taehyungun kahkahasını duyunca kaslarını çatarak yola odaklandı iri beden.
"Kendinin doğurmadığına emin misin?"
"Kes sesini de hastaneye gelin çabuk." telefonu kapatıp cebine attı ve kırmızı ışıkta durmanın rahatlığıyla eşine döndü iri beden.
"şşşt ağlama güzelim geçecek bak çok az kaldı." Jimin başını sallayarak eşini onaylamış ve iri elleri, küçük ellerinin arasına alıp acısını onunda hissetmesini ister gibi sıkmıştı.
Çok geçmeden geldikleri hastanede eşini doğumhaneye götüren hemşirelerin arkasından onuda içeri almaları gerektiğini söyleyerek bağırıyordu iri beden.
Fakat onu takan olmadığı için lanet etmişti. Eşi o olmadan daha çok zorlanırdı.
"Sikerim yapacağınız işi ya burda bende doktorum niye sizi dinliyorsam." Geldiği doğumhane kapısının şifresini girerek içerideki eşinin yanına koştu.
"Sakın dokunmayın bana canınızı okurum." ona doğru gelenleri uyarıp eşinin ellerini tuttu.
"Sevgilim konuş benimle." Jimin eşinin geldiğini görünce göz yaşları arasında gülümsemişti.
"Jeon sen çok m-mükemmel bir adamsın."
"Ah! bilmediğim şeyler söyle güzelim." Jimin tuttuğu eli sıkınca Jungkook gülümsedi.
"Sende çok mükemmelsin bebeğim." iri beden eşini rahatlatmak için sohbetin içine çekerken oda da yayılan ağlama sesiyle kafasını kaldırıp doktorun kucağındaki bebeğe baktı.
"Jimin çok güzel tanrım!" heyecanla bağırınca minik beden kafasını kaldırmış fakat birşey görememişti.
"Önce onu temizlemeleri gerekiyor daha sonra odanıza gelecek. Şimdilik Bay Jeonun dinlenmesi gerekiyor." doktorun dediklerine başını sallayarak karşılık verip eşine döndü iri beden.
"Jimin görünce hayran kalacaksın."
-
Geçen bir saatin ardından Jimin güzelce uyuyup dinlenmiş şimdi de odalarına gelecek olan bebeklerini bekliyorlardı.
"Jungkook sen doğursaydın keşke yakışırdı sana hamilelik." Taehyungun söylediğiyle iri beden kaşlarını çatmıştı.
"Ben şimdi seni bir hamile bırakırım görürsün doğurmayı." Yoongi eşine laf atan Jungkooka bakışlarını kitleyince iri beden olduğu yerde iyice küçüldü.
Yoonginin bakışları bile yetiyordu birini korkutmaya.
Yoonginin bir şey diyecekken açılan kapıyla herkesin bakışları oraya dönmüştü.
"Baylar nur topu gibi bir oğlunuz oldu!" hemşirenin mutluluk barındıran sesi herkesi güldürürken Jungkook düz bir şekilde kucağındaki bebeğe bakıyordu.
"Jungkook." ona seslenen eşini duyunca bakışlarını oraya çevirdi.
"Hemşireden bebeğimizi alsana sevgilim." iri beden başını sallayarak hemşireye doğru ilerleyip kucağındaki bebeği kendi kollarına aldı.
Bebeği daha yakından görmenin heyecanıyla gözleri dolmuştu. Hayatında hiç bu kadar duygusal bir an yaşadığını hatırlamıyordu.
"Bir de ağla istersen!" Taehyunga dolu gözleriyle bakıp bir kaç damlanın düşmesine izin vermişti.
"Öyle yapacağım zaten."
-
Hastanede geçirilen bir günün ardından Jiminin taburcu olmasıyla beraber herkes evlerine gitmişti.
Jungkook kucağından bebeğini hiç bırakmak istemediği için Jimin onu sadece doyurmak için alıyordu.
Diğer yandan oğlunun doğum haberini alan Park aileside onların evinde bitmişti.
Bayan Park bir köşeye oturmuş minik bedene neler yapması gerektiğini anlatırken, Jiminin erkek kardeşi de yeğenini eniştesinin elinden almak için dil döküyordu.
Ne yazık ki istediğine ulaşması biraz uzun sürecekti.
Jungkookun oğluna şimdiden bu denli bağlanması iyimiydi bilinmez ama ona her daim böyle bağımlı olması iyi birşeydi.
Sonuçta küçükken aşılanan sevgiler büyüyünce yaşayacağımız hayatı göstermiyor mu?
-