"Görende beş aylık hamilesin sanar min." minik beden arkadaşına ters ters bakarak elindeki çikolatayı yemeye devam ediyordu.
"Ben zaten beş aydır hamileyim Taehyung." Taehyung arkadaşının beş aylık hamile olduğunu bilmiyormuş gibi şaşkın bir hale bürünmüş minik bedene bakıyordu.
"Sen şimdi beş aylık hamileysen doğum yapmana dört ay kalmış demektir." Minik beden ciddimisin sen der gibi bakmaya başlayınca Taehyung yavaşça salondan uzaklaştı.
"O kadar zekisin ki başımda şapkam olsa çıkarırdım."
Eşi iş yüzünden dört gündür yoktu ve eşinin ısrarlarıyla Taehyung onlarda kalıyordu.
Evde yalnız da kalabilirdi fakat eşinin bir nevi içini rahatlatmak için yaptığı bir şeydi bu.
Jimin her ne kadar halinden memnun olsada bazen Taehyung çok sıkıyordu onu yada hamileliği yüzünden ona öyle geliyordu.
Kucağında ki meyve tabağını (karnının izin verdiği kadar) eğilerek masanın üzerine koydu.
İlk defa eşinden bu kadar ayrı kaldığı için üzgündü fakat bunu bebeğine yansıtmamak için sürekli pozitif şeyler düşünüyordu.
Çalan kapıyla düşüncelerinden sıyrılıp ayağa kalkmak için hareketlendi fakat omzuna koyulan el ona engel olmuştu.
"Hiç söz dinlemiyorsun Jeon. Ben sana burdan kalkma dedim." Taehyung başını sağa sola sallayarak kapıya doğru ilerledi.
Kapıyı açtığında yüzündeki hafif tebessüm solmuştu. Karşısında ki bayanı elbette tanıyordu. Kendileri Jungkookun annesiydi.
Fakat kadının yüz ifadesinden Taehyungu tanıyamadığı apaçık belli oluyordu.
"Buyrun kime bakmıştınız?" Hemen eski tebessümünü yüzüne takınan Taehyungla kadında tebessüm etmişti.
"Damadım Jimine bakmıştım. Kendisi evde mi?" Taehyung yüzündeki tebessümü artırarak kadına biraz daha yaklaştı.
"Buralarda bir yerlerde damadınız olduğu yeni mi aklınıza geldi?" Bayan Jeon donmuş bir ifadeyle karşısındaki bedene bakmaya başlamıştı.
"Sen kim oluyorsun da benimle böyle konuşuyorsun?" Bayan Jeonun kalkan elini tutan kişiyi görünce gülümsemesi büyüdü Taehyungun.
"Şöyle söyleyeyim bayan Jeon, kendisi benim oğlumun en yakın arkadaşı olur aynı zamanda sizin oğlunuzunda. O yüzden bırakında kime nasıl konuşacağına kendisi karar versin. sonuçta arkadaşının neler yaşadığını en iyi kendisi biliyor." Bayan Jeon elini hızlıca tabiri caizse damadının annesinden kurtarıp kaşlarını çatarak aralık olan kapıdan içeriye girdi.
Koltukta şiş karnını okşayan minik bedenin yanına ilerleyip boş yere oturdu.
Jimin başını kaldırdığında gördüğü kişiyle kaşlarını çatmıştı.
"Sana bir torun vereceğimi duyup geldiysen boşuna gelmişsin. Onu sana göstermek gibi bir niyetim yok. Torun görmek istiyorsan eve getirdiğin kızı evlat edin o evlenip sana torun verir." Bayan Jeon dolu gözlerini karşısındaki bedenin karnına indirdi.
"Biliyorum bu zamana kadar size çok şey yaşattım bundan dolayı özür dilerim. Hayatta önemli olan tek şey torunmuş gibi sadece ona odaklandım ve size karşı olan sevgimi belli edemedim." derin bir nefes aldı bayan Jeon.
"Bunun için çok üzgünüm."
Bayan Park oğlunun yanına oturarak saçlarını okşadı.
"Üzgün olduğunuzu oğlum hamileyken mi söylemeye geliyorsunuz? Bunca zaman neredeydiniz?" Bayan Park gözlerini karşısındaki kadının gözlerine sabitledi.
"Durun ben söyleyeyim. Oğlumun hamile kalabileceğine inancınız olmadığı için Jungkookun ilgisini çekebilecek başka kizlar arıyordunuz öyle değil mi? şimdi de oğlumun hamile kalabileceğine beşinci ayında inandığınız için ona ne kadar pişman olduğunuzu söylemeye geldiniz.
Eğer oğlunuzu birazcık tanıyor olsaydınız sizin getirebileceğiniz en güzel kızı bile beğenmeyip elinin tersiyle iteceğini bilirdiniz. şimdi gelmişsiniz buraya size karşı olan sevgimi belli edemedim diyorsunuz.
birazcık sevginiz olsaydı oğlunuzu ve damadınızı iyi tanırdınız. Bu zamana kadar sustuysam oğlumun iyi niyetindendir fakat bundan sonra oğlumun tek damla göz yaşına sizi kurban ederim." Ayağa kalkarak karşısındaki kadına kapıyı gösterdi.
"Şimdi lütfen gidin burdan." Bayan Parkın bu kadar iyi bir gözlemci olduğunu fark edemeyen kadın kafasında binbir düşünceyle gösterilen kapıdan dışarıya çıktı.
Bayan Park yine kendini tutar iyi davranırdı fakat oğlunun bu kadını affetme olasılığı ağır bastığı için söylemişti bu kadar şeyi.
Jimin minnet bakışlarını annesine yollarken sarışın kadın oğlunun şişmiş karnını okşayarak saçlarına öpücük kondurdu.
"Az önce burdan annem mi çıktı yoksa ben yorgunluktan Taehyungu anneme mi benzettim?"
-