"Oğlum saçmalama senin neyine bakacak bu çocuk?" Jungkook karşısında oturan arkadaşına buruk bir ifadeyle bakmıştı.
"Beni gaza getirmek için yapıyorsun değil mi?" Arkadaşı kısaca omuz silkmiş ve Jungkookun gösterdiği çocuğa bir kez daha bakmıştı.
"Seni gaza getirmeye çalışsaydım senelerdir kaç kere açılmıştın çocuğa." Jungkook arkadaşının haklı olduğunu biliyordu.
Bu yüzden susup aşık olduğu suratı izlemeye başladı.
Okula ilk başladığı zamanlarda görmüştü onu. O günden beri gözlerini alamıyordu minik bedenden.
Kısa ve tombul parmakları kendi parmaklarının arasında görmeyi çok istiyordu. Utanınca kızaran yanakları sadece onun yanında öyle olsun istiyordu.
Sadece ona gülsün, onu sevsin, onunla ilgilensin, gözlerinin içine baksın gibi bir çok şeyi istiyordu. Fakat sevgisini söyleyecek kadar cesaretli değildi.
İki yıl olmuştu, koskoca iki yıl. Dile kolay, yaşayana zor.
Belki oda bana karşı birşeyler hissediyordur diye düşünüp durmaktan kendisini derslerine veremiyordu.
Daldığı düşüncelerden arkadaşının ders zili çaldı demesiyle son bulmuştu.
Oturduğu plastik kantin sandalyesinden kalkıp tuvalete doğru yürümeye başladı. Yüzünü yıkarsa kendine gelebilirdi.
Geldiği ilk bulduğu çeşmeyi açıp yüzüne defalarca kez su vurdu. Ama böyle düşünceleri dağılmıyordu.
Zaten ne yaparsak yapalım düşüncelerimiz peşimizi hiç bırakmaz.
"İyi misiniz?" Duyduğu naif sesle ellerini yüzünden çekip aynadaki güzel yüze baktı.
Gerçek olamaz diye geçirdi içinden. Her zaman olduğu gibi.
Arkasını döndüğünde kaybolacağını sanmıştı fakat sandığı gibi olmamıştı. Sevdiği adam tam karşısında duruyordu.
"İyi miyim bilmiyorum." Sonunda konuştuğunda karşısındaki genç gülümsemişti.
"Aslında iyi gibi görünmüyorsunuz fakat benim size bir şey söylemem gerekiyor." Jungkook dinlediğini belirtircesine hmladığında karşısındaki genç parmaklarıyla oynamaya başlamıştı.
"Bir kaç kez arkadaş ortamında bir araya geldik. Fakat geçen ki bir araya gelmemizde bana karşı birşeyler hissettiğinizi arkadaşlarım bir çok kez dile getirdi." Genç adam onay almak istercesine karşısındaki bedene bakınca Jungkook kafa sallamıştı.
"Sizin gözlerinizin içine bakınca gördüğüm yıldızlar beni çok etkiliyor. Başkasına baktığınızda olmayan yıldızlar bana baktığınızda apaçık ortada ve ben sanırım bu olayı çok sevdim.
Her neyse burda olma sebebim biraz önce arkadaşınızın bana sizin kötü olduğunuzu, bana karşı hislerinizin olduğunu ve bunu dile getiremediğinizi bu yüzden ona bu konuda yardımcı olmam gerektiğini söyledi.
Bende dayanamadım ve buraya geldim. Benimde size karşı boş olmadığımı bilmenizi istedim. Normalde utanıp burdan kaçmam gerekiyordu fakat bu sefer öyle birşey olmadı."
Minik beden kendi kendine kıkırdarken Jungkookda dayanamayarak ona eşlik etmişti. Şuan kendini çok mutlu hissediyordu.
"Utanınca çok güzel oluyorsun. Ayrıca buraya gelip bu kadar şeyi söylemeseydin sanırım ben seni başkasıyla izlemek zorunda kalıcaktım. Ne diyeceğimi bilmiyorum ama madem ikimizde birbirirmize karşı bir şeyler hissediyoruz sevgili olmaya ne dersin Jimin?" Jimin kendini tutamayıp tekrar kıkırdadığında Jungkook dudaklarını büzmüştü.
"Hey bekle bu olmadı değil mi? Ne demeliyim? Tanrım ben kimseye çıkma teklifi etmedim ki hiç." Jimin endişeyle tuvaleti turlayan Jungkookun ellerini tutarak durdurmuştu.
"Dur lütfen! Tabiki oldu ben sadece bu olanlara inanamadığım için gülmüştüm." Jungkook tuttuğu nefesini bırakıp minik bedenin yüzüne bakmıştı.
"Yakından daha çok güzelmişsin." Jimin aldığı iltifatla yanakları kızarırken bu sefer kıkırdayan taraf Jungkook olmuştu.
"İşte! Hep bu anı bekliyordum. Tanrım çok tatlısın yanaklara bak nasılda kızardılar!" İstediği şey gerçekleşmişti. Önce kızarmasına sebep olmuştu, sonra sonsuza dek onu çok seveceğinin sözünü vermişti.
Günler, haftalar, aylar, yıllar geçmişti ve o verdiği sözü layıkıyla yerine getiriyordu.
Çok zorlukla karşılaşmış olabilirlerdi fakat birbirlerine olan sevgileri sayesinde her sorunun üstesinden gelmişlerdi ve gelmeyede devam edeceklerdi.
-
Nasıl tanıştıklarını anlatan bir bölümm.