"Anne babam eve geldi mi?"
Babam akşam eve geleceğim demişti, ama vedalaşır gibi konuşmasından anlamıştım gelmeyeceğini. Yine de emin olmak istemiştim, apartmana girmeden annemi aramıştım.
"Gelmedi baban," dediğinde gözümden yaşlar akmaya başlamıştı. Tahmin ediyordum, ama gerçekten öyle olduğunu bilmek koymuştu. "Gelmeyecekmiş artık. Bana bir daha da babanı sorma Ceylin, sorma duymak istemiyorum."
İyi değildim. Kalbim acıyordu, her şey yine üst üste gelmişti. Babam gitti, ablam yalan söyledi, eniştemi aldattı, beni Ilgaz'dan uzaklaştırmaya çalışıyor, Ilgaz Barlas'ın babası değil.
Ben Ilgaz'ın yüzüne nasıl bakacaktım?
Dairemin kapısının önüne geldiğimde anahtarıma zor kavuştum, diğer yandanda yanağımdan yaşlar süzülüyordu. Ağlamak istemiyordum, ama durduramıyordum kendimi. Her şey çok fazlaydı, çok fazla gelmişti bana.
En çok ta Ilgaz'ın bilmediği şeyi bilmek, çok ağır geliyordu bedenime.
"Ceylin?"
Ben daha anahtarı aramakla uğraşırken arkamda Ilgaz'ın sesini duyunca derin bir nefes alarak kolumla gözlerimi sildim. Sanki hüngür hüngür ağladığım gözlerimi silersem belli olmayacakmış gibi.
"Ilgaz," diyerek ona döndüğüm gibi beline sarıldım. Sımsıkı sarıldım, kafamı göğsüne yasladım, gözlerimi kapatarak kokusunu içime çektim. Elleri sırtıma gittiğinde sıvazlamaya başladı, bir eliyle saçımı severken diğer eliyle sırtımı sıvazlıyordu. "Özür dilerim."
"Neden özür diliyorsun Ceylin? Bana bak bakiyim iyi misin sen?" Diye sormasıyla bir adım geri atarak kollarından ayrıldım. Kafamı yerden kaldırmayınca gözlerimi açtığımda bir çift ayak değilde iki çift ayak görmemle şaşırıp kafamı kaldırdım.
Ilgaz'la Barlas, eve beraber gelmiştiler. Şaşırdığımı görünce Ilgaz cebinden anahtarını çıkarıp Barlas'a uzattı. "Oğlum al sen anahtarları çık eve, ben Ceylin ablayla konuşup hemen geleceğim tamam mı?"
"Tamam olur baba. Görüşürüz Ceylin abla." Barlas babasından anahtarları kaptığı gibi merdivenlerden çıkıp kaybolunca Ilgaz yine bana döndü. Kapının açılıp kapandığını duyduğumuzda elini yanağıma götürdü.
"Bu halin ne Ceylin? Bir şey mı yaptılar sana? Dudağında kan var," çenemden tutup yüzümü sağa çevirince yanağımı inceledi. Sonra diğer tarafa çevirip yüzümün sağ tarafına baktı. "Anlat güzelim ne oldu?"
"Özür dilerim Ilgaz, Barlas'ın geleceğini bilmiyordum. Böyle çıkmak istemezdim karşısına, korkmuş mudur benden?"
"Korkmamıştır, senden hiç korkar mı insan? Hadi gel, gel seni bi eve sokalım, yüzünü yıkayalım." Ilgaz narin dokunuşlarla kolumdan beni tutarak kapıya yaklaştıktan sonra yerden çantamı aldı. Bana uzattığında başımı onay verircesine oynattım, anahtarı alması için. Anahtarı aldığı gibi kapıyı açtı ve beni eve soktu, kapıyı arkamızdan kapatarak çantamı bir yere bıraktı ve bana döndü. "Ofisten mi geldin?"
"Hayır," diye cevap verirken o da üstümdeki ceketi çıkarmama yardımcı olmuştu. "Evden."
"Evde biriyle mi tartıştın?"
"Hayır."
Ilgaz beni konuşturmaya çalışıyordu, anlamaya çalışıyordu olup biteni. Ben ise onun yüzüne bakamıyordum, anlatamadığım için içim içimi yiyordu, yüzüne bakıp yalan söylemekten çok korkuyordum. "Tamam gel, yüzünü yıkayalım, üstünü değişelim sonra istersen anlatırsın bana ne olduğunu, tamam mı?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Târumar | Ilcey
FanfictionKendime gelmem uzun sürmemişti, kendisi bana doğru el uzatınca bunu tutmam gerektiğini farketmem beni yine kendime getirdi. "Ilgaz ben, üst kata taşınıyorum." "Ceylin," diyerek yavaşça elini tutup hafif oynattım. Elinin elimden ne kadar büyük olduğ...