• duruşma günü •
"Bana oyun oynadınız," Ahu az önce duruşma salonunda çıkaramadığı sinirini çıkarıyordu, hatta kusuyordu. "Beraber el ele verip bana oyun oynadınız!"
"Sen değil miydin Ilgaz çocuğumu hiç bir şekilde göremesin diyen?! Al işte istediğin oldu! Çocuğunu kimseyle paylaşmana gerek kalmadı artık!"
Ben daha duruşmada ne olduğunu anlamaya çalışırken o çoktan bana doğru yürümeye başlamıştı bile. Ahu bağırıyordu, sinirden bağırıyordu ve etrafımızdaki herkes bizi izliyordu. "Sen benim avukatımsın, benim! Ilgaz'ın değil! Şuna bak ya, ne mutlusundur değil mi şimdi?! Doğru söyle Ilgaz'a duruşmaya girmemesi için yalvardın mı? Yalvardın değil mi? Hatta belki de daha fazlasını yaptın-"
İma ettiği şey o kadar iğrenç bir şeydi ki. Sinirim tepeme gelmişti, ellerim titremeye, kalbim ağzımda atmaya başlamıştı. "Sen ne ima ediyorsun ya?! Ne diyorsun sen terbiyesiz! Ilgaz'ın duruşmaya girmemesiyle hiç bir alakam yok benim!"
Ben de bağırmaya başlamıştım. Kaç günün sinirini içimde biriktirip biriktirip sonunda patlamıştım işte. "Ne mi ima ediyorum? Kocamın koynuna girip onu nasıl kandırdın acaba?! Oğlundan vazgeçmesini nasıl sağladıysan artık!"
"Sen ne iğrenç bir kadınsın," dediğimde tokat yemiş gibi affaladı. Kasılmıştım, vücudum sinirden kasılmıştı. "Hastasın sen! Ilgaz seni boşamakla çok iyi bir şey yapmış, gerçekten bunun için onu cani gönülden tebrik ediyorum."
Delirmişti. Savunması bile o kadar saçmaydı ki, bana ettiği laflarla kendisini kandırmaya çalışıyordu. Kolumda hissettiğim el ile birlikte geri çekilmiştim, Hale beni sakinleştirmeye çalışıyordu. "Ceylin burda yapmayın bak herkes sizi izliyor."
Etrafıma baktığımda tüm adliye sanki bu koridora toplanmıştı. Tek eksik kişi Ilgaz'dı, bir o yoktu sanki. "Sen kimsin ya? Sen nasıl bir avukatsın? Sen her müvekkilinin kocasıyla böyle mi yaparsın?!"
Hâlâ Ilgazla alakalı saçmalıklarına devam ediyordu. Kocasını elinden zorla almışım sanki, kocası bile değil, eski kocası! İki senedir ayrı değillermiş gibi konuşması beni delirtiyordu. "Sen harbiden hastasın, ciddi söylüyorum. Manyaksın kızım sen, yürü git şurdan allah aşkına."
Hale kolumdan çekiştirirken ben sinirden Ahu'ya bakıp sırıtıyordum, o kadar sinirlenmiştim ki dediklerine, ama belli olmasın diye o kadar zor tuttum ki dolan gözlerimi. Ağlamamak için sırıtmaya başladım. "Neden gülüyorsun?! Niye gülüyorsun, gülemezsin!"
Ahu üstüme doğru yürüyünce bir anda aramıza giren kişiyle kendimi ordan uzaklaştırılırken buldum. "Ne yapıyorsun bırak?!"
"Seni mahvedecem Ceylin! Bunlar son mutlu günlerin! Ailene çok dikkat et.. en çok da babana!" Diye bağırdığını duymamla sinir tepeme gelmişti. Tepinemeye başlamıştım, tepinirken aynı anda Ilgaz'ın beni çekiştirdiğini farkettim.
Köşeyi döndüğümüzde Ahu'ya bir şey diyemediğim için çok sinirlenmiştim, içimde kalmıştı. "Sakin ol, sakin tamam."
"Babamla tehdit ediyor," dediğimde sesim titremişti. Sinirden mi yoksa korkudan mı çözememiştim. "Kadına bak babamla tehdit ediyor beni Ilgaz?!"
"Tamam güzelim sakin," dediğinde ben panikten odasında olduğumuzu bile farketmemiştim. Öteye beriye giderken dudaklarımı ısırmaya başladım. "Babana bir şey yapamaz, hiç kimseye bir şey yapamaz. İzin vermem, vermeyeceğiz."
"Ya nasıl? Nasıl vermeyeceğiz Ilgaz? Daha önce yapmadı mı sanki?" Dediğimde yine sesim titremişti. "Ablamla sanki tehdit etmemiş gibi. Bu duruma onun yüzünden düşmedim mi ben?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Târumar | Ilcey
FanficKendime gelmem uzun sürmemişti, kendisi bana doğru el uzatınca bunu tutmam gerektiğini farketmem beni yine kendime getirdi. "Ilgaz ben, üst kata taşınıyorum." "Ceylin," diyerek yavaşça elini tutup hafif oynattım. Elinin elimden ne kadar büyük olduğ...