• dört gün önce •
Saat gece on ikiyi beş geçiyordu, ben bu yorucu günün ardından ofiste uzanmış yaşadıklarımı düşünüyordum. İki hafta içinde ne çok şey yaşamıştım, bir şey başına geldiğinde hep üst üste mi gelirdi?
Sabahtan beri telefonuma mesajlar gelip duruyordu, Ahu'nun yanına gitmeden telefonumu bu yüzden kapatmıştım. Ilgaz bir süre durmadan peş peşe aramıştı, açmayacağımı anlayınca mesaj attı. Bir kaç tane, sonra onlara da cevap vermeyince vazgeçmişti tamamen.
Yalan söylemek yerine doğruyu söyleseydi şu an bu durumda olmazdık. Hem bu kadar çabuk nasıl vazgeçebilir insan?
Gözlerimi kapatıp arkama yaslandığım gibi Ahu'nun söyledikleri aklıma geldi yine, 'çok iyi yalan söyler', 'içip içip sarhoş olup eve gelirdi', 'iyi bir insan değil'. İçimden bir ses, ufak da olsa inanmak istemiyordu, onun öyle bir insan olduğuna inanmak istemiyordu.
Evet belki yaşadığımız şey uzun sürmedi, ama hiç mi değer vermedi bana? Hepsi mi yalandı? Güller? O şiirler? Gitmemi istememesi? Kahvaltılar? Bakışı? Öpüşü?!
Ahu Ilgaz'ın sadece iki hafta için ev kiraladığını söylediğinde kalbim paramparça olmuştu. Beni kullandığını hissettim, sadece benimle vaktini doldurup sonunda çocuğunu alıp gidecekmiş gibi hissettim. Yani dediğine göre öyleydi.
Sağıma döndüm, ofiste hiç bir şeyim yoktu. Ne rahat kıyafetim vardı ne pijamaya benzer bir şey. Kıyafetlerimle öylece uzanıyordum koltukta, uyku da yoktu bana bu gece belli.
{ yedi saat önce }
"Ceylin sen keyfine bak, benim ufak bir işim var hemen geliyorum."
Ahu gözden kaybolunca bir süre etrafıma bakındım. Ilgaz'ın büyüdüğü evde, tek başıma oturuyordum. Acısıyla, tatlısıyla, anılarının olduğu ve şimdide oğlunun büyüdüğü evde.
Ben öylesine önümde duran keke bakarken kapı açıldı. Barlas elinde telefonla içeri girince bana gülümsedi, sonra kapıyı kapatıp telefonu kulağına getirdi. "Baba ben şimdi eve girdim, bekle tamam mı?"
Barlas telefonu ağzına götürüp fısıldamıştı son dediğini. Ama babasıyla konuştuğunu anlamak hiç zor değildi, fısır fısır konuşsa da her şey duyuluyordu tabi. Burada olduğum anlaşılmasın diye ses çıkarmamaya çalıştım, Barlas bana bir şey demesin diye de gözlerimi kaçırdım.
Ilgaz benim burada olduğumu duysa üzülür müydü? Yoksa kızar mıydı? Üzülecek kadar değer veriyor muydu acaba bana?
Barlas telefonu masaya bırakarak gözden kaybolunca daha da gerildim, az ötede Ilgaz belki de hâlâ telefondaydı ve odada benden başka kimse yoktu.
Bir kaç dakika sonra Barlas yine odaya girince rahatlamış gibi telefonu masadan aldı yine. "Az kalsın altıma yapacaktım ya! Baba beni ne zaman alacaksın yanına?"
Barlas meğer tuvalete gitmek için çıkmıştı eve. Ben yine onları dinlediğimi belli etmemek için gözlerimi kaçırırken Barlas kapıyı açıp dışarıya çıktı, sonra bana döndü. "Annem nerede?"
Sorusuyla birlikte sadece omuzlarımı silktim. Kısık sesle "Bilmiyorum," diye ekledim. Barlas tamam deyip bana el salladıktan sonra kapıyı sertçe kapatıp kayboldu. Derin bir oh çektim çıktığında, iyi ki ismimle bana seslenmedi diye şükrettim kendimce.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Târumar | Ilcey
FanfictionKendime gelmem uzun sürmemişti, kendisi bana doğru el uzatınca bunu tutmam gerektiğini farketmem beni yine kendime getirdi. "Ilgaz ben, üst kata taşınıyorum." "Ceylin," diyerek yavaşça elini tutup hafif oynattım. Elinin elimden ne kadar büyük olduğ...