• 33 •

1.3K 66 106
                                    

• isteme günü •

Hava güneşliydi, uzun zaman sonra güneşi yine en derinden hissetmişti Ceylin. Soğuğu fazla sevmezdi, hoş.. Sıcağı da çok sevmezdi, ona ortası yeterdi, bu da tam ortasıydı işte.

Annesi yine mutfakta hazırlıklara devam ederken ablası da evi temizliyordu, İnci ve Parla'yla birlikte. Eniştesi işteydi, babası da akşama kendini hazırlıyordu, ikinci kez kız verecekti. İçinde, damadını çok sevse de, yeniden büyük bir hüzün vardı. Kız vermek kolay değildi, evde bile yaşamamasına rağmen.

Ceylin devamlı arada kalıyordu, bir yandan annesi çağırıyordu kurabiye kek börek için, diğer yandan ablası çağırıyordu bir şeyler taşımak için. Ilgaz sıkıca tembih etmişti kendini fazla yorma diye, ama Ceylin dinler mi? Dinlemez tabi ki, kime yardım edebiliyorsa ediyordu. Sehpa mı taşınacak? Ceylin hamile haliyle ordaydı. Dolap mı silinecek? Ceylin oradaydı. Ilgaz'ın dedikleri bir kulağından girip diğerinden çıkmıştı, ama ne yapsın? Kimse bilmiyordu ki bir can daha taşıdığını..

"Şu koltukların yerlerini mi değiştirsek?" diye sorduğunda Aylin, Ceylin kocaman gözlerle ona baktı.

"Saçmalama Aylin ne gerek var?"

Parla teyzesine katılarak ekledi. "Anne cidden ne gerek var ya?"

"Aylin ablam haklı," diye ortaya geçti İnci. Kıvırcık saçlarını at kuyruğu yapmıştı, devamlı havalı havalı oynuyordu. "Bize yer lazım, kalabalık olacağız. Koltukların yerlerini değiştirirsek salonda daha fazla yer olur."

Aylin biri beni anlıyor çok şükür bakışı atarken koltukları nereye koysalar daha çok yer açılır diye düşünmeye başladı. İnci Ceylin'in yüzündeki yorgunluğu farkındaydı, rengi de pek iyi görünmüyordu. "Abla iyi misin?"

"İyiyim," diyerek sahte bir gülümseme yerleştirdi yüzüne Ceylin. Aylin koltuğun bir tarafına geçince Ceylin anlamıştı bir sonuca vardığını ablasının. Midesi bulanınca ellerini karnına getirmemeye çalışarak uzaklaştı kardeşinin yanından ve Aylin'in karşısına geçti. "Nereye getireceğiz bunu?"

Aylin Ceylin'e yeri söylerken bile Ceylin odaklanamamıştı ablasına. Mide bulantısı şiddetleştikçe yüzünü ekşitiyordu ve İnci bunun farkındaydı. "Dur abla dur, ben hallederim akşama kadar düşüp bayılacaksın şimdi. Çekil."  

İnci Ceylin ablasını koltuğun yanından uzaklaştırınca Ceylin daha fazla dayanamayıp banyoya ilerledi. Koşturmamaya dikkat ederek yavaş adımlarla oradan uzaklaştı, şu an kimsenin bebeği öğrenmesini kaldıramazdı.

Devamlı midesi ağzına geliyormuş gibi oluyordu ama kusmuyordu, gözlerini kapatarak derin derin nefesler alıp veriyordu. Bir kaç dakika sürdükten sonra yüzüne soğuk su attı bir kaç kere, kendine gelmişti az da olsa. 

"Güzel şeyler bunlar, geçecek. Sabret Ceylo, sabret."

Ceylin kendini toparlamaya çalışırken zilin çaldığını duymuştu, aynı anda cebindeki telefonda çalmaya başlayınca Hale gelmiştir diyerek aynadan tekrar kendine bakış atarak banyodan çıktı.

Hale gelmişti, telefonu çalmaya devam edince farklı biri olduğunu anlayıp çıkardı cebinden. Ilgaz arıyordu, yüzünde bir tebessüm oluşunca Hale'ye hızlıca hoşgeldin diyerek eski odasına ilerledi.

Târumar | IlceyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin