• 15 •

1.2K 61 77
                                    

"Barlas.."

"Barlas ne Ceylin? Barlas bir şey mi dedi sana? Canını mı sıktı?" Ilgaz'la hâlâ mutfağın ortasında ayakta duruyorduk. Söyleyeceğim şeyden sonra ne olacağını bilmediğim için ellerinden tutup onu kanepeye doğru peşimden çektim.

"Oturalım mı şöyle.."

Kanepeye oturarak bağdaş kurduktan sonra Ilgaz da aynı şekilde oturup bana döndü, ellerimi ellerine alıp kucağında kenetledi. Meraklı gözlerini gözlerime kenetledikten sonra bir elini yanağıma koydu, ablamın tokat attığı yanağıma. "Ceylin ben sana dokunmaya kıyamıyorken.. söylesene kim yaptı sana bunu?"

"Boşver," başımı aşağı eğerek ellerimize baktım. Gözlerim dolmuştu, boğazım düğümlenmişti. Nasıl söyleyecektim? Nasıl?! "Beni dinle.. Ben bugün bir şey öğrendim.."

"Nasıl bir şey?"

"Öğrenmemem gereken bir şey. Keşke hiç öğrenmeseydim, keşke hiç gerçeklik payı olmasaydı ama var. Allah kahretsin ki var."

Ilgaz parmağıyla çenemi kaldırarak yüzüne bakmamı sağladı. "Gözlerini kaçırıyorsun? Benimle ilgili bir şey mi? Bak Ceylin artık yalan yok gerçekten her şeyi anlattım sana-"

"Ilgaz-"

"Ceylin inan bana, yalan yok artık. Sen bana sabah 'sevgili miyiz' diye sordun ya? Ben tüm gün bunu düşündüm, düşündüm, ve ne anladım biliyor musun?"

"Ilgaz şimdi değil-"

"Biz sevgili olamayız, çünkü sevgililer birbirinden vazgeçebilir. Çünkü ben seninle yaşlanmak istiyorum. Benim ol istiyorum. Ben biz birbirimizden hiç vazgeçmeyelim, vazgeçemeyelim istiyorum."

"Ilgaz Barlas senin oğlun değil."

Ilgaz'ın lafını bölerek bir çırpıda söylediğim cümleyle Ilgaz sessiz kaldı. Nefesimi bir kaç saniyedir tuttuğumu farkedip derin bir nefes aldım. Bakışımı birbirine kenetlenmiş ellerimizden kaldırıp Ilgaz'ın yüzüne baktım, vereceği tepkiye odaklandım. Yüzüne baktım, inceledim, ama tek bir mimik bile oynamadı, yüzünde bir kaç saniye boyunca hiç bir tepki göremedim. Korktum, vereceği tepkiden çok korktum.

Sonra kaşlarını çattı, dudağının bir kenarı yukarı doğru kıvrıldı, gülümsedi..

"Ceylin sen ne dediğinin farkında mısın? Yine kim soktu bunu aklına? Ahu mu?" dediğinde gülerek tuttuğu elimi dudaklarına götürüp bir öpücük kondurdu. "Öyle bir şey yok, yine yalan söylüyor sana. Hayatı yalan-"

"Ilgaz," yutkundum. Gözlerine bakmaya devam ettim, kaçırmadım bakışımı. Sesimdeki ciddiyetin farkına varınca yüzü düştü. Parmaklarından güç tek tek kayboldu, sımsıkı tuttuğu elimi yavaşça bıraktı. "Biliyorum çok zor-"

Ilgaz başını hayır anlamında sağa sola oynatarak yerinden kalktı, tekrar tekrar başını sallayarak sırtını bana döndü. Bağdaş kurduğum bacaklarımı ayırarak ayaklarımı yere bastım ve yüzümü öne eğdim, yüzümü ellerime gömdüm. Ağlamamak için tuttum kendimi, inanmayacağını biliyordum. Kabul etmeyeceğini biliyordum, ama beni dinlemeyeceğini düşünemedim.

"Yalan söylüyor Ceylin, görmüyor musun? Sen de söylüyorsun, söyleme Ceylin. Hani yalan yoktu? Hani birbirimize hiç yalan söylemeyecektik?"

Târumar | IlceyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin