Chapter seven

1K 117 62
                                    

"Hepiniz aynısınız orospu çocukları."

Jeongin izlediği dizide Hyunjin'e benzettiği karaktere sövneye başlamışto yeniden. O gün ondan vazgeçtiğini söyledikten sonra hiç çıkmamıştı evden daha doğrusu odasından...

Ve okulların açılmasına yalnızca bir hafta kalmıştı. Heyecanlı olması gerekiyordu herkes gibi ancak ondan yaşam enerjisi alınmış gibiydi. Ne heyecan ne sevinç ne de üzüntü hissedemiyordu son günlerde.

"Ulan şerefsiz madem bırakacaksın niye umut veriyorsun?!"

"Yang Jeongin! O diziyi izlemeye devam edersen e0er o bilgisayari senin götüne sokarım!"

"Ozur dilerim jisungie~"

"Hiç şirinlik yapma yemezler!"

"İkinizde kesin sesinizi! Saat gecenin üç buçuğu ağzınıza sıçmamı istemiyorsaniz susun."

Seungmin'in uyarısından sonra hepsi susmuştu. Jeongin dizisine devam ederken diğerleri de işlerine devam etmişti.

İşleri neydi peki?

Jisung'un işi Minhoyu tavlamaktı. Onu nasıl tavlayacağımı, kendisine aiık edeceğini düşünüyordu ve kızlar soruyordan aldığı taktikleri not defterine yazıyordu.

Felix ise Changbini görmek icin balkona çıkmıştı bir buçuk saattir oradaydı ama onu görene kadar oradan ayrılmamakta kararlıydı.

Seungmin ise kitap okumaya çalışıyordu. En heyecanlı yerinde kaldığı kitabına devam etmeyi beklemişti bütün gün ancak kimse sessiz olmadığı için düzgün odaklanamıyordu.

Apartmanda en gürültülü dairelerden biriydi bu daire hatta ilkiydi. Diğeri ise karşılarında bulunan dört gencin eviydi.

Orada koyamet her gün Minho'nun Hyunjin'e peçete koleksiyonunu tanıtmaya başlamasıyla kopuyordu.

Jeongin onun ağlama seslerini duydukça rahatlıyor daha çok sövüyordu. Minho duymasa bile ona övgülee yağdırıyordu.

"Ya amınıza koyucam şimdi. Ne biçim bi senaryo bu ne öpşmesi kardesşim? Daha yeni kavga ettiniz ya"

Jeongin kavga eden çiftin yeniden barıştığını görümce izlediği diziyi kapattı ve bilgisayarı kucağından indirdi.

"Ne yapacağım ben şimdi?"

Kendi kendine sorgulamaya başlamıştı tekradan. Diziye kendini kaptırıp saatlerce oyalandıktan sonra ara verince gelen boşluk hissiyle ağlamak istiyordu her gün.

Kendisini dış dünyadan o kadar soyutlamıştı ki aynı evde yaşadığı arkadaşlarının yüzünü bile en son düm sabah kahvaltısında görmüştü. Farkındaydı ne yapması gerektiğinin ancak buna kendini hazor hissetmiyordu.

Hayatına kaldığı yerden devam edebilirdi Jeongin sadece biraz daha kendine zaman tanımak istiyordu.

"Of sikicem şimdi Hyunjin'i ya! Ne bok var bu çocukta geri zekalı! Salak salak oturup üzülüyorsun bir de amk mal mısın sen ya? Bırak ne hali varsa görsün orospu çocuğu."

Kendini motive etmeye çalışıyordu ama yalnızca çalışıyordu işte kendini motive ediş iekli bile onunla alakalıydı..

Gece gece gelen hayatını düzenleme perileriyle beraber kendine yarın yapılacaklar listesi oluşturmaya başladı.

"Evet ilk olarak kendine bi bakım yap aptal bu ne hal paçozlara dönmüşsün. Sonra bir dışarıya çık bir hava al kendine gel amk gulyabani gibisin."

"Biraz sus amına koyayım çok konuşuyorsun."

"Hyung! Şurada önemli bir şey yapıyorum bölme lütfen."

This i love- HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin