"Bende seni seviyorum Hyunjin. Gerisinin bir önemi yok, olmasın."
Hyunjin duyduğu sözlerin etkisiyle daha çok ağlamaya başladı. Bu sefer mutluluk ve özlemden ağlıyordu. Başını kaldırıp sıkıca Jeongin'e sarıldı. Tekrar aynı hatayı yapmayacaktı, ne olursa olsun.
Dakikalarca birbirlerine sarılıp ağladılar. En sonunda Jeongin dayanamayıp geri çekildi. Jeongin ayağa kalkınca Hyunjin'in elleri titremeye başladı. Bu sefer korkudan...
Hyunjin, Jeongin'in gideceğini düşündü ki öyle de oldu. Jeongin ayağa kalkıp yavaş yavaş yürümeye başladı. Hyunjin peşinden kalkıp hızlı adımlarla yanına gitti. Küçük bir çocuk gibi korkuyla Jeongine bakıyordu. Gözleri doluydu, dudağı titriyordu her an ağlayabilirdi.
Jeongin yavaşça kafasını ona çevirip dolu gözlerine bakmaya başladı. Hafif bir tebessümle konuşmaya başladı.
"Korkma. Korkmana gerek yok Hyunjin gitmeyeceğim. Sadece...sadece bir anda tekrar sevgili olamayız biliyorsun değil mi?"
Hyunjin hızla kafasını sallayarak Jeongini onayladı. Şu an onu kaybetmemek için ne dese tamam derdi. Merakla dinlemeye devam etti.
"Sadece biraz zamana ihtiyacımız var. Olamayız demiyorum, herkes ikinci şansı hak eder. Biz bu şansı hak ediyoruz ama biraz beklememiz gerekiyor. Birbirimizden uzak durmamıza gerek yok en baştan başlıyormuşuz gibi düşün."
"Sen nasıl istersen öyle düşünürüm ben. Ne istersen öyle yapalım. İstersen aylarca süründür beni, istersen yıllarca yeter ki seni sevmeme izin ver."
Jeongin gülümseyerek Hyunjine yaklaştı. Dudağına minik bir öpücük bırakıp gülümsedi. Hyunjin de aldığı bu minik ve özel öpücükle gülümseyip Jeongin'in elini tuttu.
"Birlikte yürüyelim mi?"
Jeongin başıyla onaylayıp Hyunjin'in elini daha sıkı bir şekilde tutarak yürümeye başladı. Gülümseyerek saatlerce sokaklarda el ele yürüdüler.
__________
Changbin geçen gün Felix'le birlikte çektikleri fotoğrafa bakıp gülümsüyordu.
Changbin Felix'e yıllardır aşıktı... kimse bilmiyordu ama o kalbini biliyordu. Susturamadığı, söz geçiremediği kalbini çok iyi biliyordu.
Felix ile tanıştıklarında Hyunjin ve Jeongin sevgiliydi ki zaten bu sayede tanışmışlardı. Felix kendisini pek hatırlamıyordu gerçi ama Changbin unutamamıştı.
Changbin cesaretini toplayıp açılacağı gün Hyunjin Jeongini terk etmişti. Hiçbir şey yokken bir anda gitmişti. Changbin o an elbette kendisini düşünmeyip Hyunjin'in peşinden gitmişti. Hep birlikte onun yanında olmak için gitmişlerdi.
Hyunjin çok kötüydü bu yüzden Changbin yine kendisini görmezden geldi. Hep böyle yapardı o, her zaman önce sevdiklerini düşünürdü. Aylarca kimseye söylememişti Felixi sevdiğini.
Hyunjin ve Jeongin bir daha barışmayacak gibi gelmişti ona o zamanlar. Herkes öyle düşünüyordu tabii. Changbin birlikte olamayacaklarını düşünüp sessizce sevmeye devam etti. Unutmaya çalışmadı, hiçbir zaman bunu istemedi. Kalbi onunla canlanmıştı, onunla iyileşmişti, onun sayesinde atmaya başlamıştı... sadece sevecekti.
Changbin yıllarca sevmeye devam etti. Sessizce, kimsesizce, her şeyi içinde yaşayarak sevmeye devam etti.
İşin ironisi de buydu ya zaten artık Felix'de kendisinden hoşlanıyordu... Changbin inanamıyordu ama Felix gözlerinin içine bakarak 'Senden hoşlanıyorum Changbin.' demişti. İnanamıyordu ama gerçekti bütün bunlar.
Daha fazla beklemeye gerek var mıydı? Changbin çok aşıktı, Felix'de onu seviyordu zaten neyi bekliyorlardı?
"Yarın çıkma teklifi edeceğim sana güzelim benim... ya da hayır, hayır şimdi. Evet tam şu anda. Niye yarını bekleyeyim ki?"
Changbin yatağından fırlayıp montunu alarak evden çıktı. Arkasından seslenen Chan'ı ve Minho'yu duymazlıktan gelerek karşısında duran kapıya ilerledi. Boğazını temizleyip titreyen elleriyle zile bastı.
Kapıyı beklediği güzel çocuk açtı. Felix şaşkın bir şekilde karşısındaki gence bakıyordu.
"Changbin?"
"Felix! Dışarı çıkalım mı? Kar yağıyor, çok güzel yağıyor. Yürüyüş yapalım mı?"
Felix gülümseyerek alt dudağını ısırmaya başladı. Heyecanlanmıştı, karşısındaki çocuğunda heyecanlı olduğunu biliyordu. Gülümseyerek başını salladı, Jisunga çıktığını söyleyip montunu alarak kapıyı kapattı.
Changbinle birlikte apartmandan çıktılar, Changbin heyecandan titriyordu. Bir şey söylemek için Felix'e dönüp sonra derin nefesler alarak önüne dönüyordu.
Felix kıkırdayıp Changbin'in koluna girdi. Gülümseyerek onu izlemeye başladı.
"Ne söyleyeceksin bakayım?"
Changbin yutkunup olduğu yerde durdu, başını Felix'e çevirip gözlerine bakmaya başladı. Gözlerinin güzelliğine dalıp bir anda konuşmaya başladı.
"Felix ben seni iki yıldır seviyorum. Basit bir sevgi değil bu, ben sana aşığım. Ben sana çok aşığım, kendimi unutacak kadar aşığım. Kendime gelemeyecek kadar çok aşığım. Sadece sana aşığım, hep öyle olacağım. Güzelim, benim sevgilim olur musun?"
Felix beklemediği itiraf karşısında şok olmuş bir şekilde Changbin'e bakmaya başladı. Heyecanlanmıştı, bir şey söyleyemiyordu. O bir şey söylemedikçe Changbin korkuyor ve ağlamak istiyordu.
Felix bir şey söyleyemeyeceğini anlayıp Changbin'in dudaklarına kapandı. Yavaş ve sevgi dolu bir şekilde öpüyorlardı birbirlerini.
Bu gece Hyunjin tekrar sevdiği çocuğa kavuşmuştu, Jeongin kendisini bulmuştu, Felix aşık olduğu adamla birlikte olmuştu, Changbin ise yıllardır sessizce sevdiği çocuğa kavuşmuştu.
_________________
Yarısına kadar kontrol ettim sonra sıkıldım siz nasıl okuyorsunuz ya...
Her neyse birkaç bölüm önce dediğim gibi diğer çiftlere ağırlık vereceğim biraz çünkü diğerleri öylece kaldı aq
Sırayla hepsini yapıp tekrar hyunine döneceğiz bu arada da Jeong Hyunjini biraz süründürsün. İkisine de kıyamıyorum ama süründürmek zevkli olacak.
Changbin ve Hyunjin yemek savaşı yapacak bu da size bir spoiler olsun.