"Urfalıyam ezelden! Urfalıyam ezelden..."
"Changbin!"
"Tamam ya ne kızıyorsunuz iki türkü söyletmediniz. Hyunjin! Elini sokmasana ya daha olmadı!"
"Ama olmuş baksana tutmuş."
"Ya olmaya yeni başladı henüz kıvamı tutmadı git şuradan. Jeongin al şu sevgilini!"
"Jeongin! Al beni sevgilim."
"Alayım hayatım."
Jeongin Hyunjin'in yanına gidip elinden tutarak onu kaldırdığında diğerleri göz devirip kusuyormuş gibi sesler çıkarmaya başlamışlardı.
"Chan hyung tavana atayım mı?"
"Atsana lan!"
"Saçmalama Changbin! Minho sende gaz verme şu salağa. Rahat durun bir."
"Ne olacak ya olmuş mı diye bakacağım."
"Changbin."
"Tamam... Urfalıyam ezelden!"
Changbin yüzüne yediği yastıkla türkü söylemeyi bırakıp dik dik Seungmine bakmaya başladı. Felix hemen onun yanına koşup elindeki peçeteyle alnını sildi. Terliyordu Changbin. Neden mi....
Çiğköfte yapıyorlardı.. daha doğrusu gecenin bir yarısı canı çiğköfte çeken diğerleri Changbini gaza getirip ona çiğköfte yaptırmaya başlamışlardı.
Bekledikleri gibi Changbin çok güzel yoğuruyordu ancak bir sorun vardı çok bağırıyordu.. o kadar gaza gelmişti ki bağıra bağıra türkü söyleyerek yoğuruyordu çiğköfteyi. Hatta ilk başta şalvar giymezsem yapmam diye inat bile etmişti...
"Sakin ol Binnie~ hadi yapmaya devam et ben acıktım."
"Acıktın mı? Kıyamam ben sana hemen yapıyorum güzelim bekle."
Changbin Felix'in acıktığını duyduğu gibi daha hızlı ve daha kuvvetli yoğurmaya başlamıştı. O yoğururken diğerleri ise Changbin'in kol kaslarını inceliyor ve kendi aralarında sohbet ediyorlardı. Changbin yoğurmayı bitirdikten sonra başını kaldırarak kendisini izleyenlere bakıp güldü.
"Ben çiğköfteyi yaptım siz de sofrayı kurun."
"Bwn tuvalete gidiyorum!"
"Ocakta yemeğim var!"
"Jisungu öpmeliyim!"
"Benim ödevim vardı!"
"Ya! Ben saatlerdir yoğuruyorum!"
"Tamam! Kesin tartışmayı. Changbin yaptığı için o ellemiyor. Felix, Jeong, Jisung ve Seungmin siz sofrayı kurun. Hyunjin, Minho ve ben de toplarız olur mu?"
"Toplamak dahs zor aptal moruk"
"Minho."
"Tamam be"
"Bize uyar hadi kalkın bakalım."
Seungmin peşine taktığı üçlüyle mutfağa giderek masayı hazırlamaya başladı. O sırada masa da yemek istemeyen Changbin yine isyan ediyordu.
"Ya siz ne rezil insanlarsınız! Yer sofrasında yenir bu zevki öyle çıkar be! Ne o öyle masada yemek? Masada çiğköfte mi yenir amına koyayım?"
"Tamam Changbin bağırma yer sofrası hazırlarız."
Changbin Felix'in söyledikleriyle aniden bir kediye dönüşmüş şirin bir şekilde gülümsemişti. Onun bu ani duygu değişimlerini şaşkınlıkla izleyen arkadaşları ise kendisine küfür ediyordu.
"Ulan piç ne hanımcısın sen"
"Hanımcı olmakta bir sorun mu var Lee Minho?"
"Hayır güzelim elbette yok..."
"Bende öyle düşünmüştüm."
Masaya konulan şeyleri Changbin'in istediği gibi alıp yerde kurulan sofraya yerleştirmişlerdi. Changbin çiğköfteleri sıkıp kıvırcıkların arasına yerleştirdikten sonra limon sıkarak arkadaşlarına yedirdi.
"Oha lan çok iyi olmuş"
"Tabii koçum ben yaptım"
"Jisung sen yeme güzelim önce ben bir deneyeyim..."
Minho Changbin'in uzattığı çiğköfteyi alarak yavaş yavaş yemeye başladı. Yediği gibi gözleri büyümüştü. Kalan çiğköfteyi Jisunga uzatarak yedirdi.
"Ulan Changbin kırk yılın başı bir işe yaradın helal olsun sana."
"Ya siz niye bu kadar şaşırıyorsunuz? Ben her şeyi yapabilirim."
"Ona ne şüphe..."
"Ne ima ediyorsun sen Hyunjinciğim?"
Changbin sinirli ve imalı bakışlarla Hyunjine bakmaya başlayınca Hyunjin korkarak Jeongine sarıldı. Jeongin onun bu haline kıkırdayarak saçlarını okşamaya başladı.
"Koca bir bebek gibisin Hwang."
"Bebek mi? Bebek mi yapalım? Bir de Hwang bebek diyor yerim ağzını. Hwang Jeongin Hwang Hyunjin Hwang bebek! Hwang ailesi..."
Jeongin saçlarında gezdirdiği elini yavaşça Hyunjin'in kafasına vurarak konuştu.
"Hyunjin saçmalama istersen hayatım."
"Hayatım diyor ya! Yerim ağzını."
Hyunjin ve Jeongin'in flörtleşmesini Seungmin'in attığı yastık bozmuştu. Sinirli bakışlarla Hyunjine bakıyordu. Eline bir yastık daha aldıktan sonra konuştu.
"Uzaklaş çocuğumdan. Changbin hyung testi geçti Felix ile ilişkisini onayladım ama sen hala geçemedin."
"Ne testi ya seviyorum ben Jeonginimi."
"Bende seni seviyorum"
"Jeongin."
Seungmin'in sert çıkan sesini duyunca Jeongin oturduğu yerden kalkıp Seungmin'in yanına geçti.
"Ya Kim Seungmin! Sevgilimi geri ver."
Seungmin diğer yastığıda Hyunjin'in yüzüne atarak önüne döndü. Changbin'in hazırladığı çiğköftelerden Jeongine yedirmeye başladı.
Hyunjin ise ona ters ters bakarken bahsettiği testi düşünüyordu.
"Şu bahsettiğin test nasıl bir şey?"
____________________________________
Selamlarr bu bölümü aslında önceki bölümü attığımda yazmıştım ama sonu kalmıştı ve atmayı unutmuşum...
Ben mutlu şeyler yazamıyorum ya olmuyor valla yakında bitirmeye çalışacağım bu fici çünkü yapamıuorum :(