Conference & New Friends

422 25 14
                                    

Thomas'dan

Dylan'in yanından ayrıldıktan sonra ancak kendime gelmiştim. Hiç benimle konuşucaği, hatta tanıyacağı aklımın ucundan bile geçmezdi. Tamam tanınıyor olabilirdim ama onun tanımasina şaşırmıştım. Sanrim o da anlamıştı şaşırdığımı.

Yanında pek konuşmamıştım, daha doğrusu konuşamamıştım heyecandan. Kendimi kaptirmamam gerekiyordu. Sadece tanışmıştık. Ama adı bile tatlı gelmişti o an. "Hayır hayır Thomas böyle düşünmemelısın" diye kafamı iki yana sallayıp erkekler tuvaletine girdim. Yüzümü soğuk suyla yıkadım, bu beni kendime getirmişti.

Sakın olmaya çalışarak tekrar içeri girdim. Başvurular bitmiş, seçmeler başlamıştı bile. Herkes sırası geldiğinde istediği rolden kısa replikler söylüyordu.

Ben de sıram geldiğinde seçtiğim iki rolü de kısaca canlandırarak replikleri söyledim. Herkes gibi bana da "Sizi bilgilendirici. Lütfen birazdan haber bekleyin" diye gönderdiler. Kendimden emindim seçilirim diye düşünüyordum.

Bu sırada Dylan'a gözüm çarptı. O da tam seçmelere giriyordu. Beni fark edip bana baktı. İstemsizce gülümsedim. O da bana gülümsiyerek el sallayıp içeri girdi. Onun da seçilmesini cidden çok istiyordum.

Binadan çıkarak arabama bindim ve eve doğru sürmeye başladım. Eve vardığımda Ava'nin elinde kahvesiyle koltukta oturarak televizyonda magazin programi izlediğini gördüm ve hemen yanına gittim. Bu gün eve erken gelmişti. Arkadaşlarıyla kurduğu küçük grupda gitar çalıyordu ve zamanının çoğunu prova yaparak geçiriyordu. Haliyle evde pek olmuyordu. O yüzden sevinmiştim bugün evde olmasına.

Yanına varıp, kollarımı açarak ona sarildim. O da hemen karşılık verdi. "Bu gün erkencisin bakıyorum. Sende özledin beni degil mi?" dedim. Tatlıca gülümseyip " Prova iptal odu, bende eve gelip dinlenirim diye düşünüyordum" dedi. "Ha yani beni özlemedin" diyerek surat astım. Ava da hemen "Özlemezmiyim, özledim tabi. Üzgünüm sana bu günlerde pek vakit ayıramıyorum provalardan dolayı" diyip, sıkıca sarıldı bana tekrar. Bende karşılık vererek "Sorun değil. İşin bu sonuçta. Nasıl gidiyor peki provalar?" diye sordum. Beni "İyi gidiyor ama biraz yorucu" diyerek yanıtladı. Biraz daha sarıldıktan sonra ayrıldık.

Sonra birden "Nasıl geçti seçmeler. Seni seçtiler dimi rol için?" diye heyecanla sordu. "İyi geçti. Ama daha belli değil haber vericeklermiş" dedim. Ava tabi bununla kalmadı herşeyi tek tek merakla sordu. Dylan'la ilgili anlatıp anlatmamak arasında kaldım ama sonra anlatmaya karar verdim. Bir birimizden hiçbir şeyimizi saklamazdik, hep paylaşırdık. Bunu da saklamamam gerektiğini düşündüm. Sonuçta erkeklerden hoşlandığımı biliyordu, hatta tüm ailem biliyordu ve beni destekliyorlardi.

Ona baktım ve birden "Sanırım bı çocuktan hoşlandim" dedim. Ava gözlerini büyüterek bana baktı sonrada "Nasıl yani? Kim? Şunu doğru dürüst anlat bana" diyerek heyecanla bağırmaya başladı.
"Aslında hoşlanmak sayılmaz etkilendim sanirim sadece" dedim biraz sakinleşmeai için benden daha çok heyecanlanmıştı. Sonra merakla sordu "Olsun kim o? Taniyor muyum? Yakışıklı mı?" Kısaca ona olan herşeyi anlattım.

Tepkisini merak edip ona baktım ki tekrar heyecanla bağırmaya başladı. "DYLAN Mİ O'BRİEN OLAN? Seni ciddi misin ben ona bayılıyorum. Hani sana hep bahsettiğim "Teen Wolf" varya işte onda oynuyor. Hemde en sevdiğim karakteri. Bu müthiş bir şey"
Cidden şaşırmıştım. O hep bahsettiği Stiles Dylan dı demek. Kafami hafif sallayarak "Hı hm hatta beni kız kardeşi sayesinde taniyormuş" dedim. Bana bakıp gülümsedi. "Demek öyle. Sevdim ben bu kızı"

Ava ile biraz daha bu konu hakkında konuştuktan sonra odama giderek biraz dinlenmeye karar verdim.

O günden sonra iki gün geçmişti. Daha cevap vermediler derken menejerim aradı ve 'Newt' karakterine seçildiğimi ve yarına seçilmiş oyuncular için toplantı olduğunu söyledi heyecanla. Çok sevinmiştim. Bu rol için cidden heyecanlanmaya başlamıştım. Bunda Dylan'in küçük bı payı da olabilirdi tabi. O da seçilmiştir umarım diye dilemeye başladım. Ona teşekkür ederek telefonu kapattım ve Ava'ya söylemeye gittim. Eminim ki o da çok sevinicekti.

Toplantı olduğu için erkenden kalkıp banyoya gittim ve işlerimi hallettim. Sonra da hazırlanmaya başladım. Tam vaktinde vararak toplantı yapılacak odaya kapıyı yavaşça açarak girdim. Oda da sadece iki üç kişi vardı, bende boş bir yere geçerek oturdum. Dylan'i göremediğim için üzülmüştüm biraz. Belki daha gelmemiştir diye düşündüm. Ben bunları düşünürken önümde oturan kısık gözleriyle gülümseyen çocuğun bana elini uzatarak "Merhaba. Sanırım sende oyuncu kadrosundansin" demesiyle bende ona dönerek "Merhaba. Evet ben Newt karakterini canlandiracam" dedim. "Dostum bu kadar ciddi olmana gerek yok. Sonuçta bundan sonra birlikte rol alicaz. Ben Ki Hong. Minho karakterini oynuyorum. O da Blake Chuck'in rolünü oynayacak" diye gülümseyerek yanında oturan küçük tatlı çocuğu gösterdi. Bende gülümsemesine karşılık verdim ve "Memnun oldum tanıştığıma her ikinizlede" diyerek el sıkıştım. Sonra oturarak toplantı başlayana kadar sohbet ettik. Sohbet sırasında Ki Hong Koreli olduğunu öğrenmiştim ama buna rağmen çok iyi ingilizce konuşuyordu. Tabi kendi dilinde de konuşması oldukça tatlıydı. Blake ile de çok iyi anlaşmıştık. Çok eğlenceli biriydi. Sürekli gülümsüyordu. Gülümsemek ona çok yakışıyordu. Biraz tombul olan yanaklarını sıkasın geliyordu. Onlarla tanıştığıma gerçekten sevinmiştim. Çok samimiydiler. İyi arkadaş olucağimiza emindim.

Başta biraz gergindim diğer oyuncularla anlaşabilir miyim diye düşünüyordum ama bu düşüncem Dylan ve yeni arkadaşlarimi tanıyana kadardı.

Aklıma Dylan'in gelmesiyle saate baktım toplantı vakti yaklaşıyordu. Hemen hemen tüm oyuncular gelmişti bile.

Gelmiyecek mi acaba diye düşünmeye başlamıştım artık. Ama içimden bir ses gelicegini söylüyordu.

~~~
Diğerlerinden biraz uzun oldu bu bölüm. Okuyan olursa (ki pek sanmıyorum ama) umarım sıkılmaz. Okuyacaklara şimdiden teşekkürler ♡

IRRESISTIBLE FEELS ♡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin