Jealousy ✧

271 12 11
                                    

Merhaba Newtella'larım
KiHong ve Jacob çiftimizin bölümüyle geldim umarım beğenirsiniz
Bölüm şarkısı:
Secret Number-Love, Maybe

Yazardan

Minho arkadaşını Dylan'la birlikte bırakarak intikam aldığını düşünüyordu ama bunun kendisininde etkileyeceğinden habersizdi. Tabi ki biliyordu Dylan'la yer değiştirdiği için kendisinin Jacob'la kalıcağini ama hiç bu kadar heyecanalacağini ve gerileceğini düşünmemişti. Ne için böyle hissediyor onu bile bilmiyordu. Bu yüzden odanın önünde durup düşünüyordu. Belki başka birinin yanında kalmalıyım diye. Ama bildiği kadarıyla her yer doluydu.

Pek düşünmemeye karar verip 'ne olacak ki sanki' dedi ve kapıyı yavaşça açtı. Aynı yavaşlıkla odaya girdi bavulunu da alarak. Jacob ise yatakta oturmuş telefonuyla ilgileniyordu. Ki'nin gelmesiyle kafasını hafif kaldırıp Ki'ye baktı ve sadece 'hoşgeldin' diyerek tekrar telefonuna döndü.

Ki biraz şaşırmıştı buna. Ama Jacob'un herkesle pek konuşmadığını biliyordu. Çok sakin, sessiz ama çok nazik, arkadaşlarıyla da pek konuşmasa da onlarla eğlenebilen, içine kapanık biri olsa da herkesle iyi anlaşabilen biriydi.
Ki bunu söylemesine bile sevinmişti ve istemsizce gülümsedi. Nedenini bilmese de bu onu iyi hissettirmişti. Yüzündeki gülümseme ile 'hoşbulduk'
dedi.

Jacob ise belli belirsiz gülümseyip telefonuna geri döndü. Ki bavulunu boş olan yatağa koydu ve eşyalarını yerleştirmeye başladığı sırada Jacob'a "Sana sormadan yer değiştirdik. Umarım senin için sorun olmaz. Ani oldu biraz" dedi. Jacob biraz sessiz kaldıktan sonra "Sorun değil benim için fark etmez" diye cevapladı.
Bunu söylerken telefonundan kafasını bile kaldırmamıştı.

Ki'dan

Nedensizce bu dediğine biraz üzülmüştüm. Dylan değilde benim onunla kalmam onu için hiç bir şey fark etmiyor muydu yani. Bi de sürekli telefonuyla ilgileniyor biriyle yazışıyordu. Bunu sürekli ama kısık gelen mesaj sesinden anlıyordum.

Merak ediyordum kiminle bu kadar mesajlaşdiğini. Oysa bizle bile iş dışında pek konuşmazdı. Gelen mesaj seslerinden rahatsız olucağimi düşünmüş olmalı ki telefonunu sessize aldı. Bu daha da meraklanmama sebep oldu.
Biraz morelim bozulmuştu açıkçası. Geldiğimden beri benimle bu kadar konuşamamıştı ve bu yazıştığı kişiyi kıskanmama sebep olmuştu. Onun yerinde olmayı çok istedim o an.

Lan ben ne düşünüyordum şuan??
Thomas'a o kadar hoşlanmadığımı söyledim ama onu kıskanmama da engel olamıyordum. Şuan telefonunu elinden alıp kiminle konuşuyorsun diye sormak istiyordum. Kıskançlıktan içim içimi yiyordu.
Sınırı bozuyordu bu durum.

Derin derin nefes alıp sakin kalmaya çalışıyordum. Bunu yaparsam rezil olurdum. Çünkü bırakın hoşlanmayı daha birbirimizi iyi tanımıyorduk bile. Ama ben neden onu bu kadar kıskandım anlam veremiyordum. Cidden ondan hoşlanıyor olamazdım değil mi??

Ah kafayı yiyecektim böyle. Düşünmemeye daha doğrusu içimdeki duyguları görmezden gelmeye karar verip akşam yemeği için otelin restoranına inmeye karar verdim. Diğerleri de büyük ihtimalle oradadır. Kafamı dağıtmaya, başka şeylere odaklanmaya ihtiyacım vardı.

Ama nezaketen Jacob'a da sormuştum. Düşündüğüm aksine on kez telefonuna birşeyler yazdı ve cebine sokarak "Olur" dedi. Çok şaşırmıştım hiç bekliyordum benimle gelmesini. Şaşkınlığımı belli etmemeye çalışarak önden gitmesi için yol verdim. Ve arkasından bende çıktıp kapıyı kapattım. Birlikte yavaşça yürüyüp restorana indik. Gülümsememe engel olamıyordum. Benimle gelmesine sevindim. Neden bu kadar sevindim ki sanki baş başa yemek yiyecektık?? Bazen bazı şeyleri çok abartıyorum.

IRRESISTIBLE FEELS ♡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin