Elindeki tabloyla bisiklete binmeye çalışan zor da olsa başaran Seokjin dikkatlice basmaya başladı pedallara.
"Sanırım insanlar o kadar da kötü değil.."
Bugünü güzel geçirdiği için tebrik ediyordu kendisini. Huzurluydu.
Birkaç sokağı daha geçtikten sonra evinin önünde durmuş hızlı ve heyecanla tabloyu alarak apartmana girmişti.
Kapıyı da zar zor açarak oturma odasına geçip tablodaki kağıdı yırttı yavaş ve dikkatlice. Gülümseyerek baktığı tablo yavaş yavaş gözünde garip bir hale bürünüyordu.
Derince yutkunarak kaşlarını çattı."Neden böyle duygular hissettirdiğini anlamıyorum. Sadece senin resmin çizilmiş SeokJin. Sadece senin olduğun bir tablo.. Ama senin varlığından haberi olmayan birisi tarafından."
Derin düşüncelere daldığını fark ettiğinde dinlenmesi gerektiğini anlayıp tabloyu koltuğa koymuştu. Yavaşça yatağına girip uyumak için kapadı gözlerini.
"Umarım bunların hepsi bi rüya değildir..."
Son cümlesini de kurup uykuya teslim etti kendini.
_
Sergi hala devam ederken Hoseok fıldır fıldır Taehyungu arıyordu. En sonunda bir tablosunun önünde görünce koştu yanına.
"Taehyung!"
"Ne oluyor?"
"Neler konuştunuz hemen anlatıyorsun."
"Neden?"
"Ne demek 'Neden?' !"
"Neden işte Hoseok. Sen benden izinsiz tablomu almadın mı?"
"Aldım almasına ama.. Benim sayemde o kadar konuştunuz tamam mı?! Bana teşekkür etmelisin."
"Hayır etmeyeceğim."
"Bırak onu şimdi. Anlatsana hadi! Öleceğim meraktan."
"O kadar da önemli değildi.."
Yalan söylediğini kendisi biliyor olsa da rahatsız hissetmişti. Uzun süre sonra birisiyle o denli konuşuyordu.
"Önemli olmayan bir şey hakkında 2 saat konuştuğunuzu söyleme bana. Gördüm her şeyi."
"İnsanlar bize bakıyor. Bağırmadan konuşsana."
"Tanrım! Sence şu an onlar umrumda mı?"
"Evde anlatırım. İnsanlarla ilgilen."
"Pekala. Eve gidince anlatmazsan seni öldürürüm bay Kim. Yemin ederim."
Hoseok yanından ayrılınca rahat bir nefes verdi Taehyung. Son günlerde yaşanan olayları garipsiyordu.
"Hepsi bir rüya mı acaba?"
...
Sergi sonunda bitmiş. Kapanış yapılmıştı.
Taehyung ve Hoseok ise eve girdikleri an kendilerini koltuğa bırakıp günün yorgunluğunu atmaya çalışıyorlardı.
"Ahh, yorucuydu."
"Evet."
"Hadi anlat şimdi. Meraktan yorgunluğum da geçmez benim."
"Önemli bir şey değil demiştim."
"Ben de evde anlatmazsan seni öldürürüm demiştim. Hatırlarsan."
"Doğru.
"Çabuk anlat. En ince ayrıntısına kadar."
"O biraz tuhaf. Çoğu insanın anlayamadığı şeyleri anlıyor. Kibar ve.. İnsanların hepsinin aynı olmadığını gösteren bir simge gibi."
"Kibar olmasına kibar ama bugün suçladı beni. Küstüm ona."
"Hak ediyorsun sen de. Ne diye çocuğa öylesine çizdiğim resmini gösteriyorsun?"
"Hoşuna gider diye düşünmüştüm."
"Peki çocuğun geleceğini nereden biliyordun da oraya örtüler serip hazırlık yaptın?"
"Geleceğini bilmiyordum. Anlasana! Sana tesadüflerin güzelliğini göstermeye çalışıyorum."
"Garip."
"Ee? Başka hiçbir şey konuşmadınız mı?"
"Kendini sizli bizli konuşmak için biraz aşağılarda görüyor. Ama mütevaziliğini sevdim. Diğerleri gibi yapmacık davranmıyor."
"Bu diğerlerinin içine beni de katıyorsan giderim bak."
"Katmıyorum tabii ki Hoseok. Öyle olsaydı şuan konuşuyor olur muyduk?"
"Doğru söylüyorsun.."
"Çok yorgunum. Uyuyacağım. "
"İyi de daha yemek bile yemedin?"
"Aç değilim."
Hoseok onu anlasa da karşı çıkamıyor. Ne yaparsa yapsın karşı çıkacağını da biliyordu çünkü.
"Pekala."
"Sen ye tamam mı?"
"Beni düşünme Taehyung."
"Tamam mı dedim?"
"Tamam tamam."
Taehyung daha fazla israr etmeyip yatak odasına geçmişti. Normalde bu kadar yorgun hissetmezdi ancak bugün ayrı bir yorgunluk vardı üzerinde.
Yastığa başını koyduğu an çok beklemeden uykuya teslim olmuştu.Bölüm aşırı boş ama Jungkookum çok güzeldi gururdan ve güzelliğine biraz aglayacagim galiba