Ani gelen soruyla ağzı açık kalsa da sesini çıkaramıyordu Taehyung. Boğazını temizleyip karşılık verdi.
"Ah.. Nasıl yani?"
"Beni çizmenizi istiyorum. Sizin modeliniz olmak istiyorum.."
Ard arda 2 kez yutkundu Ressam. Karşısındaki çocuk gayet ciddi gibiydi. Ama yapabilir miydi ki?
"Ah, bilemiyorum doğrusu."
Çocuk ona güzel gözleriyle yaklaştıkça terliyor, nefesi hızlanıyordu. Bunu bile bile göz temasını bozamıyor söyleyeceği şeyleri bekliyordu.
"Saçma bir istek oldu değil mi?"
"Hayır. Hayır saçma değil. Sadece yapabilir miyim bilmiyorum. En son canlı model çizdiğimde oldukça gençtim.."
"Hala gençsiniz! Ayrıca sizden mükemmel bir şey beklemiyorum. Beni çizmenizi istiyorum."
"Aynı şey SeokJin."
"Sizi zorlamayacağım."
"Çok zorsun SeokJin. Sadece karşımda durarak insanlara aktaramam bu güzelliğini."
"Mütevaziliğiniz için teşekkür ederim. Ama abartıyorsunuz."
"Aslında.. şu an tam zamanı! Ay ışığı bu saatte odamda olur."
"Gerçekten mi?"
"Gel hadi!"
Odaya gireceklerinde gaz lambası arayan SeokJin'i durdurdu Taehyung.
"Emin ol ihtiyacımız olmayacak.."
Gülümseyerek resimlerini çizdiği odanın kapısını açmış birlikte içeri girmişlerdi. Ay ışığı o kadar güzel vuruyordu ki.. cidden başka bir ışık kaynağına ihtiyaç yoktu.
"Bu çok güzel..."
"SeokJin. Yol yakınken geri dönebilirsin. Seni zorlamıyorum."
"Kendi isteğimle geldim."
"Ah, doğru.. Ben tuvali hazırlarken sana da pozunu tarif edeyim."
"Tamam."
Tuvale geçip karşısına oturdu Taehyung. Tam önünde masa olduğu için SeokJinin orada durmasını daha uygun görmüştü.
"Şu masaya oturabilir misin?"
Hiçbir itirazda bulunmadan geçiverdi SeokJin.
"Aslında. Aklımda pek model yok. Senin var mı?"
"Sanırım."
"Pekala. Masaya oturarak o pozu verebilir misin?"
İkisinin de kalbinin sesi odaya yayılacak dereceye gelmişti.
Seokjin masanın önünde durmuş gömleğini çıkarmaya başlamıştı. Taehyung'un gözleri titrediği an durdu.
"Rahatsız olacaksanız çıkarmam."
Masumca söylediği kelimeler Taehyung'u şaşkınlıktan şaşkınlığa sürüklüyor, şu an ne düşüneceğini bilmeyecek hale geliyordu.
"Hayır hayır. Sen nasıl istersen, o şekilde çizeceğim."
"Peki."
Gömleğini çıkarıp yan tarafa attıktan sonra uzun sırtını dönüp atlayarak oturdu masaya. Bağdaş kurup sağ elini masaya bastırdı.
Başını da arkasına çevirerek çenesini tam omzuna yaslayıncaya kadar onu hayranlıkla izleyen Taehyungu fark etmemişti.Sırtındaki yaraları bile onu bu denli güzel gösterirken öyle bakmamak mümkün müydü?
Çenesini de omzundaki sigaranın söndürüldüğü yaraya koyması dikkatinden kaçmamıştı Ressamın. Zamanı geldiğinde onu da soracaktı.