Sevinçle eğilip kalkmıştı Airi.
"Biraz fazla hareketlidir de.. "
"Ben sevdim!"
Seokjin, Taehyung da aynı tepkiyi mi verecek acaba diyerek ona dönmüştü.
Göz göze geldiği adamla birlikte etrafın kararması bir oldu.'Neler oluyor?'
'Seni özledim güzel çocuk.'
Bu Taehyung'un sesi miydi? Ama yanında gibi değil de uzaktan bağırıyormuş gibiydi. Yankılanıyordu. Kapkara bir boşluğun içinde bulmuştu kendisini.
'Beni tanımıyorsun ki!'
'Seni herkesten daha iyi tanıyorum Seokie...'
Gözlerini kapayıp açmasıyla ses bir anda yok olurken Taehyung'un endişeli gözlerini gördü.
Nefes alışları hızlanmış kontrole alamıyordu. Gözünden kendiliğinden bir damla yaş düştü.
"İyi misiniz?!"
Masadaki arkadaşları iyice endişelenirken SeokJin her şeyi unutmuş gibiydi. Nefes almayı bile..
"Ben..."
"Seokjinnie! Ne diye korkutuyorsun bizi!?"
Taehyung tam yanında olduğu için omuzlarından tutmuş ve hafifçe sallamıştı.
"Bana bak SeokJin."
Seokjin anında sakinleşirken az önce neler yaşandığını düşünüyordu. Ona seslenen gerçekten Taehyung muydu yoksa sadece sesi mi benzerdi?
"Beni görebiliyor musun?"
"Evet."
"Başın mı dönüyor? Ne oldu?"
"İyiyim."
Son bir kez gözlerine bakıp bıraktı postacı çocuğu.
"Özür dilerim.."
"Ne için özür diliyorsun ki?"
Arada bir Taehyung'a bakıp dururken sormuştu Hoseok. Garip gelmişti ifadeleri.
"Ahh, korkmanıza neden oldum."
"Böyle bir şey için özür dileme lütfen."
"SeokJin-ah! İlaçlarını almadın mı yoksa?"
İlaç lafını duyduğu gibi masaya bakarak dalıp giden Taehyung dikleşmişti.
"Unuttum.."
"Ne ilacı?"
Airi olayı açık açık anlatır diye korktu SeokJin.
Ondan önce atladı cevap vermek için."Ağrı kesiciler falan. Önemli bir şey değil."
"İçmen gereken bir ilaç var ne diye içmiyorsun? Aşık mısın?!"
Sinirleniyordu Taehyung. Neye sinirlendiğini de tam olarak bilmiyordu.
"Taehyung, sakin olsana. İyiyim diyor çocuk."
Hoseok şaşkınlıkla bakıp sadece uyarabilmişti.
"Unuttum dedim ya..."
"İlaçları içmediğinde bu hale geldiğini biliyorsun madem ne diye içmedin? Hemşire mi tutalım ilaçlarını içiresin diye?"
"Arkadaşıma bağırmayı keser misiniz?"
"Niçin bu kadar tepki gösterdiniz ki? Alt tarafı nefesim daraldı biraz da daldım.."
"İnsanları korkutmak hoşuna mı gidiyor?"
"Korktunuz mu?"
"Elbette!"
Taehyung ne yaptığının yeni yeni farkına varıyordu.
"Yani hayır. Ama ikisi korktu."
"Teşekkürler ama ben gerçekten iyiyim. Korkulacak hiçbir şey yok."
Kalbi kırılmıştı SeokJin'in. O da unutabilirdi değil mi?
"Kalkalım mı Airi? Yorgunum."
"Olur.."
Taehyung yutkunsa da susmaktan başka bir şey yapmıyordu.
"Tanıştığımıza tekrar memnun oldum Hoseok."
Arkadaşına bağırdığı için Taehyung'a bakmamıştı bile. Airi Seokjin'in koluna girdiğinde Taehyung sadece oraya bakıyordu. Ellerine..
"Ben de. Umarım en kısa zamanda tekrar karşılaşırız. Ve geçmiş olsun SeokJin. Bir dahakine dikkat et olur mu?"
"Sağol Hoseok."
Hoseok da ayağa kalkıp el sıkışarak veda etmişti ikiliye.
"Tanrım.. o da neydi öyle? Taehyung?"
"Ne var Hoseok?"
"Sen iyi misin? Ateşin falan yok değil mi?"
"Yok."
"Az önce yaşananları benim gözümden izleseydin neden şaşırdığımı anlardın!"
"Az önce bir şey yaşanmadı."
"Sen resmen SeokJin için deli gibi korktun."
"Saçmalama."
"Bunu SeokJin'e ilaçlarını içmedi diye bağıran birisi söylüyor. Garip."
"Sadece uyardım. Onu da mı yapmayalım?"
"Çocuğun kalbini kırdın."
"Ne?"
"Evet. Neden 'ben de korktum' demedin ki?"
"Neden yalan söyleyeyim? Ayrıca benim korkup korkmamamın onun için bir şey ifade edeceğini de nereden çıkardın?"
"Ama kırıldı. Ben anlarım. Ayrıca belli ki bir hastalığı var. Ne diye üstüne gidiyorsun ?"
"Neden büyütüyorsunuz? Sadece soru sordum."
"Sen bağırdın."
"Hak ediyor!"
"Neden ama?!"
"Çünkü kalbimin hızlı çarpmasına neden olmaya hakkı yok!"
Bağıra bağıra birbirlerine çemkirirken ağzından doğruları kaçırmıştı Taehyung.
"Biliyordum."
"Ruh gibi önümde durunca korkmam normal."
"Cidden kötü oldu. Sanki kabus görüyormuş gibiydi."
"Belki de görmüştür."
"Uyumadan mı?"
"Olabilir."
"Saçmalama Taehyung-ah. Öyle şey olur mu?"
"Ben görüyorum."
"Gerçekten mi?! Ne gördün en son?"
"Seni."
Yine o soğuk şakalarından yaparak arkadaşının derin bir iç çekmesine neden olmuştu.
"Sen akıllanmazsın. Kalk gidelim. Çocuğu gördüğün an gönlünü al da kırgın kalmasın."
"Ben mi?"
"Ben mi alayım Taehyung?"
"Pek fena olmazdı."
"Senin saçma tablolar yapma saatin gelmiş kalkalım yoksa delireceğim."
"Tablolarıma saçma deme."
Hoseok sadece göz devirmiş hesabı ödeyip çıkmışlardı kafeden...
Oldu mu sence admin?