*ilk olarak 17. Bölüme bakmayı unutmayın. bildirim problemi yaşandı.
O an dünya durmuştu sanki.
Kolları arasında bilincini kaybeden Jungwon'la, Sunoo iyice delirmişti. Daniel aklına gelen şeyle hemen oradan çıktı.
Koşarak üst kattaki evine çıkıp ailesinden yardım istedi. Ailesi, banyodaki kanları ve baygın çocuğu, baygın çocuğa ağlayarak sarılan komşularının oğlunu görünce şaşkınlığa uğraşmıştı.
Kimsenin aklına ambulans çağırmak gelmemişti. Daniel'in abisi, Jungwon'u kucağına aldığı gibi aşağı inmişti. 'Ne kadar da zayıf' diye düşünmüştü içinden. Arabayı çalıştıran babasıyla birlikte Sunoo ve Daniel'i de alarak hastaneye ilerlemişlerdi.
Sunoo hâlâ içli içli ağlayarak baygın arkadaşına bakıyordu. Daha önce hiç böyle bir şey görmemişti. Endişeleri olduğunu biliyordu, ilaç da kullanmıştı bir süre ama iyileşmişti. Bazen duygulandığını, gözlerinin dolduğunu görse de hemen kendisini toparlayabildiğini görünce tekrar olmaz sanmıştı.
Nefret etti o an. Önünde bilinci kapalı, elleri kan ve darbelerle dolu arkadaşının bu hale gelmesine sebep olan herkesten nefret etmişti o an.
Hastaneye geldiklerinde, doktorlar hemen acil müdahale alanına almışlardı Jungwon'u. Neredeyse parçalanan sol eline müdahale ederken, bir yanda da belli başlı kan testleri için kan alıyorlardı. Oradaki bir hemşire düşünmeden edemedi, "Bu hâle gelmesine sebep olan ne acaba?"
Acilin önünde dururlarken, Sunoo yere çökmüş ve dizlerini kendisine çekmişti. Kafasını da dizlerine koymuştu. Daniel de yanına oturmuş, az öncenin şaşkınlığını yaşıyordu. Bir yandan da Sunoo'nun omzunu destek olma amacıyla sıvazlıyordu.
Diyecek hiçbir şey bulamıyordu. Dili tutulmuş gibiydi. O an aklına ailesine haber vermek geldiği için gurur duydu kendisiyle. Ona, arkadaşlarına rağmen hep yakın olan çocuğa, bir şey olacak olma düşüncesi kendisini ölesiye korkuttu.
İnsanlar onu soyadı için yargılıyordu. Sadece aynı soyadına sahip olduğu için Jungwon'un etrafındakiler de, Jungwon'u ondan uzak tutmaya çalışıyorlardı. Ama Daniel sadece arkadaş olmak istiyordu. Başka bir amacı yoktu. Gözünden bir damla yaş akıp gitti.
Onlara yaklaşan abisiyle kafasını kaldırdı. Genç adam, kardeşine ve yanında kendisine sarılmaktan küçücük kalmış çocuğa baktı önce. Sunoo'ya dönüp, "Ailesine haber vermemiz gerekiyor. Numarası var mı sende?" dedi nazik bir ses tonuyla. Sunoo kafasını dizinden kaldırdı ve kıpkırmızı, ağlamaktan şişmiş gözleriyle kafasını salladı.
Sunoo telefonunu uzatmıştı, numarayı tuşlayıp. Seungmin ortamdan uzaklaşıp telefonu açmalarını bekledi.
Geceyi süsleyen yıldızlara bakarken açılan telefonla konuşmaya başladı. Karşı tarafı edebileceği en düşük şekilde olayları üstünkörü anlattı. Ailesinin endişeli sesini duyduğunda yapabilecek bir şeyi yoktu. Oldukları hastaneyi söyleyip kardeşinin yanına gitti.
Telefonu Sunoo'ya uzatıp gülümsedi. "İstersen elini, yüzünü yıka. Arkadaşın uyandığında seni böyle görmesin." dedi. Sunoo boş boş bakarken, Daniel elinden tutmuş ve "Hadi." diyerek onu lavaboya götürmüştü. Yaşadıklarını anlamlandırmaya çalıştığı belliydi. Sunoo az çok olanları anlatmıştı ve sadece bu sebeplerle bunları yaşaması çok mantıksızdı.
Sunoo'nun herhangi bir girişimde bulunmayacağını anlayan Daniel, suyu açıp önce elleriyle sonra da peçete yardımıyla yüzünü ve elinde kuruyan kan lekelerini sildi. Kuruladıktan sonra yeniden elinden tutup bu sefer bahçeye çıkardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
off my face || sungwon ✓
Fanfictionhisleri artık ona ağır gelmeye başlamıştı. 🎶 off my face [cover by heeseung]