"Jungwon."Kafamı yasladığım sıradan kaldırıp bana seslenen Niki'ye baktım.
"Efendim"
"Antrenmana çağırdılar, oraya gidiyorum. Çıkışta devam eder ama çok sürmez diye düşünüyorum. Siz de ders çıkışı gelirsiniz." Kafamı sallayıp onu onayladım.
Çok durmadan girmişti ve bende sevgili uykuma geri dönebilirdim. Dün gece uyuyamamıştım. Şimdi de cezasını odaklanamamakla çekiyordum sanırım.
Maalesef ki düşünmem gereken şeyler vardı. Yaklaşan doğum günü gibi. Bir aydan çok az bir süre kalmıştı ve ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Özel hâle getirmek istiyordum. Henüz bir çözüm bulamamıştım ama bulacağıma inanıyorum.
~
Dersin bittiğini belirten sesle rahatladığımı hissettim. Bu aynı zamanda günün son dersiydi. Şimdi eşyalarımı toplayıp antrenmana gidebilirdim.
Evde ve arkadaş ortamımızda çok rahattık ama okulda fazla etkileşime girmiyorduk hala. Bunu bilinçli yaptığını sanmıyorum. Yine de özlemiştim. Temas bağımlısı hallerimizden sonra bugün bir de hiç görüşememiz eklenince, bayağı özlemiştim.
Kendi çantamı toparlayınca, bir şey unutmuş mu diye Niki'nin de sırasına baktım. Tahmin ettiğim gibi hırkası kalmıştı. Onu da alıp sınıftan çıktım. Sunoo'nun sınıfına geldiğimde beni görüp eliyle 'bir dakika' işareti yaptı. Kafamı sallayıp kapıda beklemeye başladım.
"Selam Jungwon." Gelen sesle kafamı kaldırdım. Bu Daniel'di. O günden sonra konuşamamıştık. Zaten hasta oluşum ve sınav haftası da eklenince kendimi bile unutmuş hâle gelmiştim.
Gülümsedim ve benden oldukça uzun olan bedene kafamı kaldırarak baktım. "Selam Daniel."
"Nasılsın? Neden burada bekliyorsun?"
Elimle Sunoo'yu gösterirken konuştum. "İyiyim teşekkür ederim. Arkadaşım Sunoo'yu bekliyorum. Hatta tanıyorsun sanırım. Sen nasılsın?"
"İyiyim ben de teşekkür ederim ve evet Sunoo'yu tanıyorum. Babası da, kendisi de çok iyi insanlar ve komşular."
Kafamı sallayıp, onayladım. "Öylelerdir."
"Merhaba Daniel, merhaba Wonnie." diyerek yanımıza gelen arkadaşım sıkıca bana sarıldı. Onunla da konuşamamıştık hiç öğlen dışında. Hep uyumuştum. Sarılırken göz devirerek konuştum.
"Sana dışarıda şunu söyleme demedim mi?"
Dudaklarını büzüp 'ben masumum' bakışlarıyla bana baktı. "Ama çok sevimli geldin gözüme. Tutamadım kendimi."
"İyi peki, atma şu bakışları. Gidiyor muyuz?" Dayanamamıştım.
Kafasını sallayarak onayladı. "Evet gidelim. Heeseung'ı özledim," sonra Daniel'e döndü. "Sen de gelmek ister misin? Arkadaşlarımızın basketbol antrenmanı var. Yanlarına gidiyoruz spor salonuna."
Kararsızca baktı. "Bilmiyorum ki. Gelmem doğru olur mu? Beni isteyeceklerini sanmıyorum. Evet, evet en iyisi gideyim ben."
Kaşlarımı çatarak konuştum ve Sunoo'dan ayrılıp koluna girdim. "Birincisi gelmende yanlış olan bir şey yok. İkincisi istemek zorundalar bizim arkadaşımızsın. Hadi gidelim."
Sunoo da diğer koluna girip, "Wonnie aman Jungwon oldukça haklı." dedi.
İkimizin de gözlerine baktıktan sonra itiraza başlayamadan gelen yenilgiyle omuzlarını düşürdü. "Pekala o zaman gidelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
off my face || sungwon ✓
Fanfichisleri artık ona ağır gelmeye başlamıştı. 🎶 off my face [cover by heeseung]