Heesun özel bölüm*
Gün bir şekilde geçmişti. Hızlı mıydı, yavaş mıydı çözememişti ama geçmişti işte.
Yorgundu. Hiç olmadığı kadar. Kendi hayatının zorluğu ona yetiyorken, Jungwon'un ani krizi onu iyice içinden çıkılmaz bir hale sokmuştu. Sunoo artık bir şeyleri gülerek arkada bırakma düşüncesiyle yıpranmıştı.
Oysa Heeseung hayatına girdiğinde bir şeylerin düzeleceğini sanmıştı. "Ne kadar da yanılmışım" diye düşündü içinden. O gün telefonda ona dedikleri belki önemli değildi, takılmaması gerekirdi ama kırılmıştı.
Eskiden, flört ederlerken, her şey daha iyiydi. İzlediği dizi yüzünden ağladığı sırada aramıştı bir keresinde Heeseung onu. Sunoo da boş bulunup açmıştı ve Heeseung saatin kaç olduğunu umursamadan Sunoo'nun evinin önüne kadar gelmişti. Sunoo gelmemesini, dizi izlediği için duygulanıp ağladığını söylese de Heeseung inanmamış ve görmeden rahatlayamayacağını söylemişti.
O güne kadar babasından gizli hiçbir şey yapmamış olan Sunoo, o gün ilk kez babasından gizli evden çıkmıştı. Belki sadece on dakikaydı. Ama yine de yapmıştı bunu. Şanslıydı ki yakalanmamıştı. Çünkü kuştan hafif bir uykuya sahipti Bay Kim.
Sunoo aşağı indiğinde on dakika boyunca hiç bırakmadan sarılmıştı Heeseung. Sunoo gerçekten drama için ağladığını söylese de, ona "Yine de gözlerinden akan yaşların sebebi sadece mutluluğun varsa olmalı küçüğüm." demişti. Kurumuş göz yaşlarını öpmüştü.
Sunoo o günden sonra çatlatmıştı zaten duvarlarını Heeseung'a karşı. Hep bir adım geride olurdu ama o gün ona öyle özel hissettirmişti ki kendini, ertesi gün olduğunda kabul etmişti teklifini. Başta inanmayan gözlerini hatırladıkça hala gülüyordu Sunoo.
Bir de bugüne bakıyordu. Farkındaydı Heeseung pişmandı. Salak veya kör değildi bunu fark etmemesi için. Ama onun da canı yanmıştı işte. Ona "Seni ilgilendirmeyen konulara burnunu sokma. Bir şey olduğu da yok. Boşa triplerle kafanı doldurma, bizi de germe" demişti. Hatırladıkça kalbi sızlıyordu. Sonrasındaysa hiçbir pişmanlık belirtisi göstermemişti birkaç gün.
Geçen günlerde Jungwon için okula gelmediğinde aramıştı ilk kez. Açmamıştı çünkü açarsa ağlardı. Zaten iyice darmaduman olmuşken, onunla da konuşup durumu çıkmaza sürükleyemezdi.
Akşamında Jungwon'un evine geldiğinde fark etmişti hemen Heeseung. Sunoo, kollarında tırnak izleri olduğu için kapatmak zorunda kalmıştı vücudunu. İzler hızlıca geçiyor olsa da hala hafif pembelikler vardı. Birkaç güne onlar da geçerdi.
Fakat durum Heeseung açısından farklıydı. O günden sonra sürekli Sunoo'yla konuşmaya çalışmıştı. Sunoo bir şekilde hep atlatmıştı kendisini ama artık dayanamıyordu. İçini kemiren çok fazla şey vardı. Ve dilemesi gereken bir özür.
O gün öğrendikleri bilgiyle streslenmiş ve saçmalamıştı. Sunghoon'u koruyayım derken kendini yakmıştı. Aslında ortada korumalık da bir durum yoktu. Ama yine de bunu yapmıştı ve kendi ilişkisini zor bir duruma sürüklemişti. İçinden nasıl çıkacağını bilmiyordu.
Kafasını antrenmanlarda dağıtmaya çalışsa da, dağılan şey kafası değildi. Kondisyonuydu, çevikliğiydi, pratikliğiydi belki de. Ama kesinlikle kafası değildi. Tek düşündüğü şey Sunoo'ydu.
Çok seviyordu. Ama bocalıyordu. Sunoo'yu görene kadar hiç kimseyi ciddi anlamda sevmemişti. İnsanlar ona hayrandı ve o da şımarmış bir çocuktu. Sunoo karşısına çıkana, hayatının güneşi olana kadar.
Patavatsızdı da biraz. Dediklerini ölçmez, karşısındaki üzülür mü üzülmez mi bakmadan konuşurdu. En büyük hatası da bu olmuştu. Ses tonu yumuşak olsa bile sözcükleri sertti. Bu, sevgilisini kırmaya yetmişti. Artmıştı da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
off my face || sungwon ✓
Fanfictionhisleri artık ona ağır gelmeye başlamıştı. 🎶 off my face [cover by heeseung]