omf-21

366 45 91
                                    

Günler geçmiş, her şey bir düzene oturmaya başlamış gibiydi.

O günden sonra değişen tek şey Jake olmuştu. Tekrardan eskisi gibi dipdibeydik. Ama diğerleriyle aramızdaki o garip soğukluk devam ediyordu.

Heeseung, gözle açıkça görülebilir bir gerçekle içi gide gide Sunoo'ya bakıyordu sürekli ama yine de uzak duruyordu. Bunu Jake'den öğrenmiştim.

Bizim de çok farkımız yoktu. Sadece gün içinde bir ya da iki kere nasıl olduğumu sormak için arıyor, iyi olduğumu öğrenince kapatıyordu. Açmazsam abimi arıyordu. Belki açmazsam eve gelir de görürüm diye denemiştim onu ama yememişti.

Ben de psikologla görüşmelere başlamıştım. İlk seans olduğu için abimle gitmeyi istemiştim ve ondan da görüşler alarak benimle konuşmuş ve bir plan çizmişti. İlk başlarda her hafta görüşmek istemişti ve daha sonrasında tedavinin ilerleyiş şekline göre sürenin değişeceğinden bahsetmişti.

Bunların dışında evde durmak ilk kez bu kadar iyi geliyordu çünkü abim hâlâ burdaydı. Ondan asla ayrılmadığım için geceleri bile birlikte uyuyorduk. Arada Chris hyungla görüşeceği zaman bahçeye çıkıyordu ve bende çizgi film izleyerek değerlendiriyordum zamanı. En kısa konuşmalarının yarım saat olduğunu düşününce birkaç bölüm bitiyordu bazen.

Bugünse benim son rapor günümdü ve biz de bunu dışarı çıkarak değerlendirmek istemiştik. Tüm gün mağazalarda dolanmış, film izlemeye girmiştik. Kızarmış tavuk yedikten sonra eve gidecektik ki benim canım çok fazla tatlı çekmişti. Şimdi önümdeki muzlu, çilekli tatlımı yerken abim de karşımda kahve ve cheesecake ikilisiyle oturuyordu.

"Karar verdin mi hediyene?" Abimin sorusuyla kafamı aşk yaşadığım tatlımdan kaldırmıştım. Ağzım dolu olduğundan ötürü sadece "Hı?" sesi çıkmıştı. Gülerek peçete uzatmıştı. "Önce ağzını temizle. Ağzın yüzün tatlı olmuş hep." demişti.

Gülerek uzattığı peçeteyi almıştım ve yüzüme tatlı bulaşan yerleri silmiştim. Temizledikten sonra suyumdan içmiştim. "Aklımda iki tane şey var aslında. Karar verme aşamasındayım."

"Nelermiş onlar?" diye sordu merakla.

"Söylemesem?" demiştim. Kesin değildi ve olmaması dahilinde bende kalsın istiyordum.

Omuz silkti. "Yardımcı olurdum ama istersen söyleme tabii." demişti.

"Eğer ihtiyacım olursa ilk koşacağım kişinin sen olduğunu çok iyi biliyorsun." diyip tatlı olduğunu düşündüğüm bir şekilde bakmaya başlamıştım.

"Biliyorum ama yine de ihtiyacın olmadan da bana koş istiyorum. O gün ne kadar çok korktum sana yetişemem diye bilemezsin. Tek yaptığım bilinçsiz bir şekilde yanıma çanta hazırlamak olmuştu. Chris olmasa uçak bileti almak aklımdan bile geçmeyecekti." Gözlerindeki hüznü artık saklamıyordu.

Geldiğinden beri hep iyi ruh haliyle yanımdaydı ve yakında gidecekti. Tam tarih belli değildi ama gelecek ay burada olmayacağını biliyordum. Okulunu arkadaşları onun için idare etmeye çalışıyordu şu an.

Yerimden kalkıp yanındaki sandalyeye oturdum. Kollarımı boynuna doladım hemen. "Eğer sen o an aramasaydın daha kötü bile olurdu her şey. Senin sesin bile kontrolü tutmama yardımcı oluyor abi." Abim de bana sarılmıştı hemen.

Birbirimize çok bağlıydık. Diğer abi-kardeş ilişkilerinin yanı sıra en yakın arkadaş gibiydik. Bizi birbirimize bu kadar bağlayan şey aslında annemin hamileliği sırasında kardeşimizin gitmesiydi sanırım. Eskiden de yakındık ama bu yakınlığımız yaklaşık 7 sene önce oluşmuştu.

off my face || sungwon ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin