Kaç dakikadır bedenimi parçalayan acıyı görmezden gelip karşımdaki boş duvara bakıyordum. Bilmiyordum , ama kaybetmiştim. Sanırım ben bu savaşı kaybediyordum.
Kapalı olan gözümü tekrar açtığımda karşımda dikilen Gencer ağlayarak bana bakıyordu. Daha önce böyle bir şey yoktu. Buraya getirildiğimden beri onu görüyordum.
"Bebeğim."
Ruhsuz bakışlarımı ondan başka bir tarafa çevirdiğimde gözlerimden yeni yaşlar düşmesine izin vermiştim. Tekrar oraya baktığımda yoktu. Bu yükler omuzuma ağır geliyordu artık. Nasıl dayanacağımı da bilmiyordum.
"Allahım ne olur yardım et. Lütfen yardım et kurtar beni. KURTARIN BENİ BURADAN."
Vücudumu acıdan haraket ettiremiyordum neredeyse.
"Çok korkuyorum."
Sessizce söylediğim son cümleden sonra hiç bir şeyin değişmeyeceği bir tokat gibi çarpmıştı yüzüme tekrar ve tekrar. Kız mıydı acaba, erkek miydi. Bilmiyordum farketmezdi zaten. Bilmiyordum ve asla bilmeyecektim.
Kapının açılmasıyla yüzümü yavaşça oraya çevirdiğimde yüzünde siyah maske olan orta boylu siyah giyinimli bir adamın depodan içeri girdiğini görmüştüm. Kimdi ki bu neden sessiz olmaya çalışıyordu. Önüme geldiğinde tam ağzımı açacakken eliyle ağzımı kapatıp konuşmamı engellemişti.
Başını hayır anlamında sağa sola salladığında konuşmamıştı. Ellerimle ayaklarımı çözüp beni kucağına aldığında arkamda olduğu için görmediğim bir kapıdan çıkmıştık. Yürüyecek halim var mıydı bilmiyordum. Ben neyi biliyordum ki zaten.
Ormana doğru saptığında hızlı hızlı yürüyordu.
"Kimsin sen?"
Söylediğim şeye cevap vermediğinde yüzüme bile bakmamıştı.
"Pusat'ın adamı mısın?"
Bedeni gerildiğinde sinirlenmiş olabileceğini düşünmüştüm. Pusat'ın adamı değildi bu adam.
"İndir beni, bırak. Kimsin sen?"
Çırpınmaya başladığımda karnımdaki ve bedenimdeki büyük acı buna izin vermiyordu. Bedenimi düşmemem için sıkı tutmaya başladığında acıdan çıkardığım sesle yüzü bana dönmüştü. Ellerini gevşettiğinde amacının ne olduğunu anlayamıyordum.
Yarım saatlik yolun sonunda , ormandan bir yola çıktığımızda çok ıssız bir yerde olduğumuzu farketmiştim.
"GAZELLLLL."
Ecevit'in sesini duyduğumda kafamı hızla o tarafa çevirmiştim. Bir kaç kilometre öteden bana doğru koşuyordu. Kucağından sertçe çırpınıp kendimi ileri attığımda ayakta duramayıp yere düşmüştüm.
"E-ECEVİT."
Ağlayarak kalktığımda siyah yüzünü kaplayan kar maskeli adam kolumdan tuttuğu gibi ileride duran arabaya doğru sürüklemişti. Nereye götürüyordu beni.
"BIRAK, BIRAK DOKUNMA."
Ecevit o kadar dövülüp yara almasına rağmen hiç bir şeyi yokmuş gibi hala koşmaya devam ediyordu. Ölmemişti ya o kadar mutluydum ki.
"HAYIR , GAZELLL."
Ecevit bağırmaya başladığında çırpınışlarım artmıştı. Bırakmıyordu da. Kolumu öyle sıkıyordu ki normalde bile direnemezdim. Şuan ki halimle zaten iyi bile direnmiştim. İleriden bir bağırma sesi geldiğinde kolumdaki el gevşeyip çekildi.
"YENGEEEEE ELMA DERSEM ÇIK, ARMUT DERSEM ÇIKMA. KAYISII."
Server'in ormanın derinliklerinden gelen sesiyle maskeli adam ceketimin cebime bir kağıt koyup koşarak arabasına bindiğinde gitmişti. Kağıdı açıp okuyacak zamanım olmadığı için dizlerimde bebeğimin kanı , her yerim yara bere içinde yürümeye çalışıyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/278755928-288-k471532.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlüğe Düş
ChickLitGazel'in sıradan ilerleyen hayatını altüst eden takıntılı ve saplantılı Gencer Kaya , Gazel'e gerek yaptığı eziyetlerle, gerekse psikolojik şiddetle hayatı zehir ederken Gazel'in elinden gelen tek şey umuduna tutunup teslim olmamaktı... Kaçırıldığı...