2-Geçmiş

428 26 4
                                    




Kalacağım odaya girdim. Sadece bir koltuk vardı ve fazlasıyla tozluydu. Koltuğu patpatlayıp üzerine oturdum. Bulunduğum durumu gözden geçirmeliydim.

Komutan beni bulmuştu ve tekrar Irak'a göndermek istiyordu. 2 sene önce normal bir asker olarak Irak'a gitmiştim. Benim de Önder gibi bir grubum vardı. Korkut ve birkaç kişi daha. Görev beklediğimizden zordu. Amara çok güçlüydü. Çete ülkenin her yerine sızmıştı ve kocaman bir ağı vardı. Onlar gibi biri olmadan onları yenmek imkansızdı.

Komutanla iletişime geçip planımı anlattığımda bana destek gönderemeyeceğini söyleyip bizi ölüme terk etmişti. Askerlerime bunu söylediğimde her ne olursa olsun yanımda olacaklarını ve görevimizi tamamlayacaklarını söylemişlerdi. Amara'nın kollarından birine saldırdığımızda Korkut ve ben hariç hepsi ölmüştü. İyi eğitilmiş bir askerin yapmasını gerekeni yapıp duygusal davranmayıp hazırladığım plana uymuştum. Korkut'un kurtulmasını sağlayıp Amara'ya katılmıştım. İki sene boyunca çete için hizmet ederek tamamen onlardan biri olup ülkeme ihanet etmiştim. Yeterince güvenilir olduğumda ise liderlerini öldürüp çeteyi çökertmiştim. 

Şimdiyse komutan bunların hepsini tekrar yapmamı  istiyordu. Her ne kadar bunu istemesem de başka çarem yoktu. Komutanın aksine diğerlerini göz göre göre ölüme gönderemezdim. 

''Ulan nasıl eyvallah deriz bir terörist ile çalışmaya.'' Çakır sinirle bağırdı. Erez'le birlikte çalışmayı kabul edemiyordu. Önder yarım saattir tekrarladıklarını yine tekrarladı. 

''Ben de içinde bulunduğumuz durumdan memnun değilim Çakır ama elim kolum bağlı emirlere karşı koyamam.'' 

''Böyle emiri sikeyim.'' Doruk'ta sinirli bir şekilde konuştu. Önderin grubundaki kimse durumdan memnun değildi. Çakır yan tarafında oturan Berkay'a bakıp ''Sen de bir şey desene oğlum niye susuyorsun?'' dedi. Herkesin bu duruma tepki göstermesini istiyordu. 

''Ne diyeyim abicim? Önder'in dediği gibi emir emirdir. Erez'le çalışmamız gerekiyorsa çalışacağız.'' dedi. Önder diğerlerinden daha rütbeliydi ama senelerdir birlikte çalıştıkları için görev harici birbirlerine isim ile hitap ediyorlardı. 

Korkut'ta yanlarına gelip masaya oturdu. Yücel'in başına silah dayadıktan sonra yanında kalmak istememişti ve tüm grubun soracağı sorular olduğunu biliyordu. 

''Erez'le olan bağlantın ne?'' diye sordu Önder. 

Korkut beklediği soruyu duyunca derin bir nefes verdi. 

''Yücel'de eskiden askerdi konuşmalardan anlamışsınızdır zaten. Iki sene önce Amara resmi olarak ortaya çıktığında Irak'a gitmek için Yücel'in grubu görevlendirildi. Ben, Selim, Ahmet ve Yücel yani.''

Korkut da Yücel gibi o günleri hatırlamak istemiyordu. Cebinden bir sigara çıkarıp yaktı. 

''Yücel en küçüğümüz olmasına rağmen bir asker olarak hepimizden daha iyiydi. Komutan bizi bir araya toplayıp Yücel'i başımıza koydu. Irak'ta bir çetenin ortaya çıktığını, çeteyi çökertmek için bizim görevlendirildiğimizi söyledi. Göreve gitmeden önce arkamızda destek olmayacağını bilmiyorduk tabii. 

Başta her şey istediğimiz gibi gidiyordu. Birlikte güzel bir plan yapmıştık. Küçükten büyüğe Amara'nın adamlarını öldürüyorduk ama işler istediğimiz gibi ilerlemedi. Amara sandığımızdan çok daha güçlüydü, tüm ülke onların elindeydi. İçerideki köstebeğimiz bize ihanet edip grubu ifşa etmişti. Yücel ve ben hariç diğerleri öldürüldü. Ben ağır yaralanmış, iş görmez haldeydim. Yücel beni güvenli evden çıkarmasaydı orada diğerleri ile ölecektim. O gece kimseye yakalanmadan kaçmayı başardık.  Yücel'in bağlantıları sandığımdan da genişti. Sadece Amara'nın içinde değil halkın içinde de kendine çevre oluşturmuştu. Bir doktor ayarlayıp beni bir süre daha hayatta tuttu. Sonrasında gizlice sınırdan geçmemi sağladı. Kendimde değildim tüm bunlar olurken, yarı ölü gibiydim. Elimde olsaydı onun da benimle gelmesini sağlardım.'' 

Sigarası bitince Korkut konuşmayı bıraktı. Gözleri tek bir noktaya odaklanmıştı. 

''Sonra noldu?'' diye sordu Doruk. 

''Sonra hastane yatağında uyandım. Tüm askeriye yanımdaydı, hepsi beni tebrik edip kayıplarımız için üzüldüklerini belirtti. Komutana Yücel'den bahsettiğimde onun da benden sonra Irak'ta öldürüldüğünü söyledi. Başta inanmadım tabii, Yücel öyle kolayca ölemezdi. Iyileştikten sonra Yücel'in peşine düştüm. Irak'a döndüm. Her yeri aradım herkese sordum ama tek bir iz bulamadım. Istediğim gibi de araştıramıyordum tehlikeli olduğu için. Sonunda gerçekten öldüğünü kabullendiğimde Yücel'i gördüm televizyonda. Spiker Yücel'in Amara'dan olduğunu ve terörist olduğunu söylüyordu. Komutana sorduğumda Yücel'in bize ihanet edip Amara'ya katıldığını söyledi. Hatırlıyorsunuzdur o dönemleri buradaydınız.'' 

Korkut'u onayladılar. Yücel'in daha öncesinde bir asker olduğunu kimse bilmiyordu ama herkes onun Amara'ya çalıştığını biliyordu. O yüzden bu kadar sinirliydiler yani. 

''En sonunda Yücel Amara'nın liderini öldürüp, tüm çetenin çökmesini sağladı. Türkiye'ye döndüğünde askeriyeye geldi. Gördüğü tepki umduğu gibi değildi. Ülkesinde terörist olarak görülmeyi beklemiyordu. Hapse girecekti ama buna izin veremezdim. Sahte bir kimlik ayarlayıp kaçmasını sağladım. Komutan her şeyin farkında olsa da sesini çıkarmadı. Yücel'in bu duruma gelmesinin en büyük suçlularından biri oydu. Anlayacağınız Yücel sandığınız gibi kötü terörist biri değil. O da ülkesine hizmet eden bir askerdi ve şartlar ne gerektiyorsa onu yaptı. Şimdi de Komutan'ın teklifini kabul ediyor çünkü sizin de onun yaşadıklarını yaşamasını istemiyor.'' 

Korkut sonunda konuşmayı bitirdiğinde derin bir nefes verdi. Tüm bunları anlatmıştı çünkü Yücel'i yanlış tanımalarını istemiyordu. 

Önder duyduklarının şokunu yaşıyordu. Yücel Erez'i bir terörist olarak tanıyordu. Şimdiyse eski asker olduğunu öğrenmişti. Yücel'e karşı nasıl bir tavır takınması gerektiğini kestiremiyordu. 

''Desteğim olmasa yapabileceğim her şeyi yapar onurumla ölürüm ama asla vatanıma ihanet etmem. Bu anlattıkların o piçi haklı çıkarmaz. Kaç asker onun yüzünden şehit oldu kim bilir.'' Çakır hala sinirliydi. Yücel'i haklı bulmuyordu. 

Korkut sinirlenmemeye çalıştı. Çakır'ı anlıyordu ama Yücel onun dostuydu ve tüm bu anlattıklarından sonra Yücel'e terörist denmesini kaldıramıyordu. 

''Ne düşünmek istiyorsan onu düşün Çakır durum bundan ibaret. Yücel bizimle birlikte gelecek ve Irak'ta olduğumuz süre boyunca bizimle olacak.'' dedi. 

''Irak'a varıp Amara'ya ulaştığımızda tekrar ihanet etmeyeceği ne malum?'' diye sordu Doruk. Çakır'da ona katılırcasına başını salladı. 

''Siz Yücel'den ne kadar nefret ediyorsanız Amara'dakiler de o kadar nefret ediyor merak etmeyin.'' Korkut son sözlerini söyledikten sonra iyi geceler dileyip kafeteryadan çıktı. Diğerleri de bir şey söylemeden dağıldı.

Amara -GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin