5-İlk Adım, İlk Tuzak

345 23 6
                                    




Cuma gününe varana dek bıkana kadar antrenman yapmıştık. Hepimiz bu görev için hazır olduğumuzu düşünüyorduk. Fiziksel olarak hazır olsak bile bu görev için hazır değildik. Bilinmeyenler çok fazlaydı ve diğerleri de bunun farkındaydı. Onların da neler döndüğünü bilmediği aşikardı bu yüzden onlara güvenmekle alakalı pek sorunum yoktu. Ama aynısını komutan için söyleyemiyordum. Her zaman bilinmeyenleri fazla olan bir adamdı ama bu sefer işler farklıydı.

Sınırdan silahsız geçecektik bu yüzden ateşli silah taşıyamazdım. Tabii bu demek değildi ki yanıma silah almayacaktım. 

Yanıma aldığım küçük çantaya birkaç parça kıyafet ve komutanın verdiği telefonu koyup bir haftadır kaldığım odadan çıktım.

Diğerlerinin yanına gittiğimde herkes bahçedeydi. Komutan Önder'e bir araba anahtarı verip

"Bu arabayla gideceksiniz. Sınırdan geçerken herhangi bir sorun olmayacak endişe etmenize gerek yok. Sonrasında Hasan da size eşlik edecek Yücel kendisini görünce tanıyacak zaten." Dedi 

Kaşlarımı çattım. Bahsettiği kişiyi tanımıyordum. Korkut kulağıma eğilip 

"Ahmed'in oğlu." Dedi. 

Şaşkınlıkla Komutana baktım. 

"Ahmed'in oğlunun polisle ne işi var?" diye sordum. 

Ahmed ben Iraktayken çatıştığım bir uyuşturucu baronuydu. Fazlaca yaşlı olmasına rağmen hâlâ sağlam bir adamdı. Onu da öldürmüştüm ve şimdi komutan oğlunun polis olduğunu ve bana yardım edeceğini söylüyordu. 

"Babasının yaptıklarının yanlış olduğunu fark edince polisle çalışmaya başladı." Diye cevap verdi Komutan. Verdiği cevabın saçmalığına gülüp 

"ve bana yardım edecek öyle mi? Babasının katiline yani." Dedim. 

Komutan sinirle

"Evet öyle olacak Yücel. Üstleri ile konuşup hallettik. Emirleri var ve onlara uyacak. Sen bunları düşünme sadece Amara'ya odaklan." dedi.

"Sikerler." Önder'in elinden anahtarı alıp arabaya bindim. Resmen ölüme gidiyordum ve itiraz etme lüksüm yoktu. Komutan beni harcamaktan çekinmezdi ama askerlerine nasıl böyle bir göreve gönderebiliyordu aklım almıyordu. Her ne kadar bana aksini yapsa da askerlerine her zaman değer verirdi. 

Komutan tüm askerlerine bir baba edasıyla sarılıp Korkut'la birlikte içeri girdi. 

Önder şoför koltuğuna diğerleri de arkaya oturdu. Ben de sağ koltuktaydım. Araba fazlaca geniş olduğu için üç kişi arkada rahattı. 

Önder arabayı çalıştırıp askeriyeden çıktı. 

"Ahmed kim?" Berkay sordu. 

"Irak'taki uyuşturucu baronlarından biriydi. Adını bilmiyorsunuz çünkü sadece kendi çevresinde güçlüydü. Amara'ya karşı çıktığı için öldürülmüştü. Daha doğrusu ben öldürmüştüm. Hasan da onun oğlu." Dedim 

"Ulan ne saçma iş. Sen bu Hasan'ın babasını öldürdüysen eleman bize niye yardım etsin?"diye sordu Çakır. 

Benim cevap vermeme kalmadan Önder 

"Sadece bu değil görevle alakalı her şey çok saçma. Nereye gittiğimiz, kiminle çatışacağımız hiçbiri tam olarak belli değil. Daha önce böyle bir görevde bulunmadık her şeye karşı hazırlıklı olmalıyız." Dedi 

"Komutan bizi baş edemeyeceğimiz bir tehlike ile karşı karşıya bırakmaz." Dedi Doruk. 

Bakışlarım Önder'e değdi ve

"Ben de öyle düşünüyordum." Dedim 

Sıkıntılı bir nefes verip tekrar yola odaklandı. 

Sınırdan sorunsuzca geçmiştik. Ben bile sorunsuzca geçebilmiştim. Komutanın diplomatik ilişkileri çok iyi olmalıydı. Başka bir zamanda burada olsam konuşmama bile izin vermeden kafama bir kurşun sıkarlardı. 

Şehir merkezine giden yola çıkıp arabayı kenara çektik. Komutan'ın dediğine göre Hasan'la burada buluşacaktık. 

Arkamızda bir araba durdu. Dikiz aynasından baktığımda içeride 4 kişi vardı. Şoför koltuğundaki arabadan inip Önder'in tarafındaki cama tıklattı. Önder camı indirmeden bana bakıp önümdeki aynalığı işaret etti.

Aynalığı açıp derinin üzerine dokundum. Bıçağın dokusunu hissettim. Kenarda ufak bir sökük vardı. Söküğün içinden bıçağı çıkarıp adam fark etmeden Önder'e verdim. Önder bıçağı kapı tarafındaki eline alıp camı indirdi. 

Adam bozuk Türkçesiyle "Komutanın adamları sizsiniz değil mi?" diye sordu. 

Önder cevap vermeden onayladı. 

"Buradan sonra bizi takip edeceksiniz. Amara'ya gideceğiz." Dedi ve arabasına döndü. 

Sorunsuz bir şekilde bu kısmı atlatmıştık. 

Eski binaların olduğu küçük sokağa girdiğimizde önümüzdeki araba durdu. Güvenli eve varmıştık. Arabadan indiğimde etrafa baktım. Bu sokakta daha önce bulunmuştum.  

Diğer arabadaki 4 kişi de inip yanımıza geldi. Hasan'ı yüzüne baktığımda tanımıştım. Babasına benziyordu. Yüzünden tanımasam bile bakışlarından tanıyabilirdim. Nefretle bana bakıyordu. Yanındaki kişiler hem benden korktukları için hem de onun beni öldürmesini engellemek için gelmiş olmalıydılar. 

Önder bir adım önüme geçti. Sırtının arkasında kalmıştım. Hasan'ın bakışlarını o da fark etmişti. 

Daha öncesinde konuşan adam önümüzdeki binayı işaret edip 

''Kalacağınız yer burası. Bundan sonrası size kalmış. Ne yaparsanız yapın radarımıza girmeyin.'' dedi. 

Tehditkar konuşmasının üzerine gözlerinin içine bakıp bir adım öne çıktım. Anında geri çekildi. Başka bir şey demeden arabalarına binip gittiler. 

Binanın içine girip merdivenleri tırmanmaya başladık. Bina terk edilmişti. En önde çıkarken yere baktım. Ayak izleri vardı ve yeniydi. Bizden önce binaya girilmişti ve çok geçmiş bir zamanda da değildi.  

''Bizden önce binaya girmişler.'' dedim. 

Kalacağımız dairenin önüne vardığımızda ayak izleri kesiliyordu.

Arkadakilere dönüp ''Kapının önünden çekilin.'' dedim. Eğildim ve kapıyı ufakça araladım. 

Kapıyı aralamamla birlikte içeriden gelen kurşun kapıyı delip duvara saplandı. 

''Güvenli evmiş. Sikimin güvenli evi, bekleyin burada.'' dedim ve üst kata ilerledim. 

Kapısı olmayan dairenin içine girip balkona çıktım. Demirliklere tutunup vücudumu alt kattaki balkona doğru bıraktım.  dairenin ortasında insansız bir silah düzeneği vardı. Kapı açıldığı an sıkmaya programlanmıştı. Eğer kapıyı direkt açsaydım beynime kurşunu yiyecektim. 

Silahı etkisiz hale getirip kapıyı açtım. 

''Gelebilirsiniz.'' 

Herkes içeri girip düzeneğe baktı. 

''Ağa bu nasıl güvenli ev? Kafaya kurşunu yiyodun az kalsın.'' Çakır bana bakarak konuştu. 

Eski koltuklardan birine oturdum. 

''Hasan'ın işi olmalı. Direkt olarak saldıramayacağı için böyle bir tuzak kurmuş. Güvenli evde palavra burası güvenli falan değil. Eğer burada kalırsak sabaha leşimiz çıkar.'' dedim 

''E o zaman nerede kalacağız?'' diye sordu Berkay. 

Hepsi bana döndü. Komutan beni bu yüzden göndermişti. Kendi bağlantılarına güvenemeyeceği için. 

''Bir yer var. Umarım düşündüğüm kişi oradadır.'' dedim. 

''Ya değilse?'' sordu Önder.

''O zaman hepimize geçmiş olsun.''

Amara -GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin