7-Şeytan Öldü

302 26 3
                                    

Sabah erkenden kalkıp markete gelmiş ve ev için alışveriş yapmıştım. Evde bulunduğumuz durum biraz garipti. Onlar kendi halinde sohbet edip bana bulaşmıyorlardı ve ev benim olduğu için evde de pek bir şey yapmıyorlardı. Bu durumu aşmamız gerekiyordu.

Eve geldiğimde hepsi salonda oturuyordu. Mutfağa geçip aldıklarımı dolaba doldurdum. Aldıklarım baya yeterli olurdu.
Herkesin yiyeceği türden basit bir kahvaltı hazırladım. Mutfağa gelmeleri için seslendim. Hepsi mutfağa gelip masaya oturdu. Hepimiz durumun abesliğini görmezden geldik.

Hepimiz sessizce önümüzdekileri yerken Berkay "Ne yapacağız şimdi plan ne?" diye sordu.

Hepsi bana döndü.

"Matta Nasab'ı hatırlıyor musunuz? Bahsetmiştim."

Sorumla hepsi kafasını salladı.

"İlk önce onun yanına gideceğiz. Burada  barı var çocukları çalıştırdığı bir yer."

Kendi söylediğimde midem kasıldı. Barın içinin nasıl bir yer olduğunu biliyordum. Daha öncesinde Matta'yı bitirmiştim ama şimdi Amara ile çalıştığına göre bar da tekrar aktif hale gelmiş olmalıydı.

"Nasıl çocukları çalıştırıyor?" diye sordu Çakır.

Gözlerimin içine bakıyordu. Elleri yumruk halini almıştı. Hepsi nasıl olduğunu tahmin edebiliyordu. 

Sorusuna cevap vermeden "Daha önce barı kapatmıştım ama şimdi Amara ile çalıştığına göre tekrar açmıştır orayı. Hem Matta'nın işini bitireceğiz hem de gelişimi belli etmek için iyi bir fırsat olur." dedim.

Cevap beklemeden masadan kalktım.

"Yemeğinizi yiyin ve çıkalım."

Silahlarımızı kuşanıp barın önüne geldik. Arabadan inmeden önce diğerlerine dönüp
"İçeriye girince etrafa bakmayın sadece beni takip edin." dedim.

Beni dinlemeyeceklerini biliyordum ama yine de uyarımı yapmıştım içerisi daha önce gördüğüm her şeyden daha kötüydü hâlâ hatırlıyordum. Matta'yı daha önce öldürmeliydim. Bunu yapmadığım için kendime lanet okudum ve diğerleriyle birlikte içeri girdim.

Barın çoğu kısmı karanalıktı sadece tavanda ufak bir ışık vardı ve bar tarafı aydınlıktı. Müziğin sesi çok yüksekti. Çocukların sesi duyulmasın diye.

Matta'nın barına çok kişi gelirdi. Bu pisliğe alet olan devlet çalışanları da vardı. O yüzden ne polis ne de başka bir çete Matta'ya bulaşmaya cesaret edemezdi.

Hiçbir şeye bakmadan arka tarafa ilerledim. Diğerleri de benimle geldi. Uzun bir koridora girdik. Kırmızı bir ışık yanıyordu. Barın her tarafı insanı geriyordu.

Girişte koruma yoktu ama Matta'nın odasının girişinde iki kişi vardı.

Yanlarına geldiğimizde adamlardan biri elini omzuma koyup beni geri itti.

"Buraya giremezsiniz." dedi.

Elini itip kemerimden bıçağımı çıkardım ve boynuna sapladım. Önder hamlemi görünce diğer adamı etkisiz hale getirdi.

Bu barın içindeki kimse yaşamayı hak etmiyordu. Hepsini öldürecektim.

Kapıyı açıp içeri girdiğimde Matta masasında oturuyordu. Kapının açıldığını görünce irkilip masadan geri çekildi. Kimsenin gelmesini beklemiyordu.

O geri çekilince masanın altından küçük bir oğlan çocuğu çıktı. Üzerinde yaşına uygun olmayan bir kıyafet vardı. Vücudu morluklarla doluydu. Loş ışıkta bile belli oluyordu. Hiçbirimize bakmadan odadan hızla çıktı.

Matta pantolonunu düzeltip ayağa kalktı.

"Otur."

Sert sesimi duyunca koltuğuna tekrar oturdu. Şaşkınlıkla yüzüme baktı.

"Erez?"

Sesi kısıktı. Korkuyordu. Sol elini masanın altına uzattı. Hamle yapmasına izin vermeden elimdeki bıçağı sağ eline sapladım. Acıyla bağırdı.

Odaya ayak sesleri yaklaştı. Dönüp bakmadım diğerleri hallederdi.

"Ne istiyorsan veririm sakin ol lütfen."

Matta acı içinde konuştu. Gözleri yaşarıyordu. Gördüğüm en korkak adamlardan biriydi. Geldiği yere iğrenç biri olması sayesinde gelmişti. Güçlü değildi.

Yanına gidip masanın altındaki silahı aldım. Masanın üzerine koydum. Sol eliyle almak için uzandı. Elini masanın üzerine koyunca bıçağı sapladım. Tekrar bağırdı. Tamamen etkisiz hale gelmişti.

"Seni daha önce öldürmeliydim."

Benim de sesim titriyordu. Her ne kadar sakin görünsem de vücudumun her yanı titriyordu.

Matta'yı daha önce dikkat çekmemek için öldürmemiştim. Sadece barı kapatmıştım. Tekrar açabileceğini düşünmeliydim. Başka çocuklar bulabileceğini bilmeliydim.

"Yapma lütfen yalvarırım."

Ağlıyordu. Yüzüne bile bakamıyordum. Sesine katlanamıyordum. Her şeyiyle iğrenç biriydi. Arkama baktığımda kimse yoktu.

Masanın üzerinden silahını aldım. Matta'nın kendi silahıydı. Başka kimse bu silaha sahip olamazdı. Eğer başkası birinin silahını alırsa onun gücüne sahip olduğu anlamında gelirdi.

Hiç beklemeden silahı doğrultup kafasına sıktım. Et parçaları her yana dağıldı. Silahı belime koyup odadan çıktım Matta'nın gücü artık benimdi.

Bar kısmına döndüğümde müzik kesilmişti. Yerde cesetler vardı. Ellerime baktım. Kan vardı. Buraya gelir gelmez katil olmuştum.

Önder ve diğerleri bar taburelerinde oturuyorlardı. Hepsinin yüzüne baktım. Neler gördüklerini tahmin edebiliyordum.

5-10 tane çocuk yan yana dizilmiş duvarın kenarında duruyorlardı. Hepsinin başı öne eğikti.

Yanlarına gidip onların seviyesinde eğildim. "En büyüğünüz kim?" diye sordum.

İçlerinden biri bir adım öne çıktı. Masanın altından çıkan çocuktu.

"Adın ne senin?"

Korkuyla bana baktı. Cevap vermeye bile korkuyordu.

Aileler çocuklarını buraya çalışması için gönderiyordu. Buranın içinde neler olduğunu normal insanlar bilmiyordu. Çocukları söylememeleri için korkutuyorlardı. Gün sonunda bazıları evine dönse bile ailelerine bir şey anlatmıyorlardı.

Elimi kaldırıp yavaşça omzuna koydum. Dikkatli hareket ediyordum. Benden korkmasını istemiyordum.

"Korkmana gerek yok artık kimse size zarar vermeyecek." dedim.

"Şeytan kızar." Kulağıma eğilip fısıldadı.

Şeytan Matta'nın çocuklar arasındaki lakabıydı. Bara giren her çocuk Matta'dan şeytan diye bahsederdi.

Ben de onun kulağına eğilip "Şeytan öldü." Diye fısıldadım.

Şaşkınlıkla yüzüme baktı. Şeytanın ölmesi buradaki çocuklar için imkansızdı.

Elimdeki silahı gösterdim. Matta'nın silahı olduğunu anladı. Diğerlerine dönüp silahı gösterdi. Hepsi şaşkınlıkla bana baktı. Korkmasınlar diye zorla gülümsedim. Bu silahın ne olduğunu bilmemeleri gerekiyordu. Hepsi ailesinin yanında olmalıydı. Onlar da bana gülümsediler. Şeytanı yenmiştim.  Bana güvenebileceklerini biliyorlardı artık.

"Adım Marvin."

Adını öğrendiğim çocuğa döndüm.

"Buradan çıkmak ister misiniz Marvin?"

Marvin'e sorarken hepsine hitaben konuştum. Hep birlikte kafa salladılar. Onları getireceğim bir yer vardı. Önder ve diğerlerine baktım. Ayağa kalktılar.

Ben de ayağa kalkıp geri çekildim. Büyükçe gülümsedim. Çocuklar da gülümsedi.

"Hadi gidelim." dedim ve hep birlikte bardan çıktık.

Amara -GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin