Kapının açılma sesiyle uyandım. İki gündür gördüğüm iki yüzden biri içeriye girdi. Yemek tepsisini önüme bırakıp odadan çıktı. Arından Korkut girdi.
İki gündür sadece bu ikisini görüyordum. Eleman gelip yemek bırakıp çıkıyordu ardından da Korkut gelip yemek yememi isteyip beni ikna etmeye çalışıyordu. Ne kendisine cevap veriyordum ne de yemek yiyordum. Yemek yemeyerek kendimce bir direniş sergiliyordum.
Zincirli ellerimle gözlerimi ovarken Korkut
"İki gün oldu Yücel yemek ye artık. Kendine zarar vermekten başka bir şey yapmıyorsun." dedi.
Cevap vermeden kafamı duvara yaslayıp gözlerimi tavana diktim. Her gelişinde burada değilmiş gibi davranıyordum. Yüzüne bakmıyor, cevap vermiyordum. Sesini duymak bile sinirimi bozuyordu.
Durup düşündükçe uğradığım ihanet daha çok canımı yakıyordu. Komutanı arabadan indikten sonra daha görmemiştim. Nerede olduğunu, ne yaptığını merak ediyordum. Her ne kadar canım yansa da mantığımı kaybetmemiştim. Bir an önce buradan kurtulmalıydım. Diğerleriyle birlikte.
"Önder nerede?"
Korkut sorumla kafasını kaldırıp bana baktı. İki gündür ilk defa konuşmuştum.
"İyi şu an." dedi kısaca.
Fazla bilgi vermek istemiyordu. En ufak bir hareketinden bir şey anlamamdan korkuyordu. Şu an Önder'in bu binada olduğunu anladığım gibi.
"Onu görmek istiyorum." dedim.
Gergince bakıp
"Burada değil." dedi.
Göz devirip sıkıldığımı belli edercesine ofladım.
"Önderi'i görmek istiyorum." diyerek isteğimi yineledim.
Sıkıntılı bir nefes verdi.
"Bir şartla."
"Ne?" Şaşkınlıkla cevap verdim. Kabul etmesini beklemiyordum. Önder'le yan yana gelmem onun için tehlikeliydi.
"Yemek yiyeceksin."
Duyduğumla kafamı kaldırıp yüzüne ciddi misin dercesine baktım. Cidden beni mi düşünüyordu? Korkut Komutanla çalışmasına rağmen hâlâ duygusal davranıyordu görünen o ki. Dost olarak gördüğü bana kıyamıyordu.
Omuzlarını silkti.
Kabul etmekten başka seçeneğim yoktu yani.
"Tamam yiyeceğim."
Oturduğu sandalyeden ayağa kalkıp kapıdan dışarı çıktı. Heyecanlı bir nefes aldım. Önder'i görme ihtimali bile beni heyecanlandırmıştı.
Şu duruma tek başıma gelmiş olsaydım şimdiye buradan çıkmıştım. Ama tek değildim diğerlerini riske atamazdım. Bir plan yapmamız için ilk önce Önder'le konuşmam lazımdı.
Kapı açılınca heyecanla diklendim. İlk önce Korkut, arından geniş bedeniyle Önder içeri girdi. Aynı şekilde onun da elleri ve ayakları zincirliydi. Kafasında siyah torba geçirmişlerdi. Binanın içini bile görmemize izin vermiyorlardı.
Ayağa kalktım. Zincirler dengemi kaybetmeme sebep olsa da düşmedim. Korkut Önder'in başındaki torbayı çıkardı.
Önder'in gözleri gördüğü yüzle şaşkınlıkla açıldı. Hızla yanıma gelip kollarını kaldırıp zincirlerin izin verdiği kadarıyla bana sarıldı. Aynı şekilde karşılık verdim. Kafamı boynuna gömüp derin bir nefes aldım. Şu iki günde çok özlemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amara -Gay
Aktuelle LiteraturAmara'yı bir kez bitirmiştim. Şimdi tekrar bitireceğim.