26-Final

283 26 29
                                    


2 sene sonra

"Resmî olarak Amara'nın varlığına tamamen son verildi. Birleşmiş Milletler'in yaptığı açıklamaya göre artık tüm vatandaşlar rahatça uyuyabilirler."

Önümdeki viskiden bir yudum alırken haberi dinledim. "Sonunda bitti ha?" Sare'nin konuşmasıyla bakışlarımı ona çevirdim. Amara bitmişti. Ben de bitmiştim. 2 sene önce Irak ordusu komutan'ı tutuklarken beni de almıştı. Nedenini Irak'a vardığım zaman öğrenmiştim. Bu sefer Amara'yı tamamen bitirmem için beni görevlendirmişlerdi. Diplomatik ilişkilerden dolayı diğer ülkelerde rahatça operasyon yapamıyorlardı. İki sene boyunca Amara'nın aktif olduğu ülkelerin hepsine gidip varlıklarına son vermiştim. Bugün de resmî olarak Amara'nın bitirdiğini duyurmuşlardı. Artık evime dönebilirdim, gerçi dönebilecek bir evim kalmış mıydı onu da bilmiyordum. Bu iki sene boyunca kimseyle iletişime geçmemiştim. Önder ve diğerleri yaşadığımı biliyor muydu onu bile bilmiyordum.

"Şimdi ne yapmayı düşünüyorsun?" Yanıma oturan Patron'un sorusuyla derin bir nefes verdim. "Türkiye'ye döneceğim." dedim. Aslında Amara biteli aylar olmuştu, ama ben henüz Türkiye'ye dönmemiştim. Aylardır Patron ve Sare'yle birlikteydim. Türkiye'ye dönmeden önce kendimi toparlamam gerekmişti. "Umarım umduğunu bulursun oğlum." Patron babacan bir tavırla konuşup omzumu sıvazladı. Onunla tanıştığım günden itibaren benim için bir baba olmuştu zaten. "Umarım Patron." dedim ve oturduğum sandalyeden kalktım.

Patron ve Sare'yle vedalaştıktan sonra Türkiye'ye geldim. Öğrendiğime göre çocuklar hala askeriyedeydi ama Önder artık asker değildi. Nerede olduğunu bilmiyordum. Bu yüzden ilk önce çocukların yanına gidecektim, sonrasında Önder'in nerede olduğunu öğrenip ona gidecektim. İki senede onu unuturum diye düşünüyordum ama aksine bir gün bile aklımdan çıkmamıştı. Acaba o beni unutmuş muydu? Bensizlikle acı çekmesindense unutmasını tercih ederdim. Her ne kadar canımı yaksa da bir şekilde onsuz da devam ederdim hayatıma.

Askeriyeye vardığımda arabadan indim. Heyecandan karnım kasıldı. Nasıl bir tepki göreceğimi bilmiyordum bile. Askeriye kapısındaki güvenlik beni görünce şaşkınlıkla yüzüme baktı. Yüksek ihtimalle hepsi öldüğümü düşünüyordu. Türkiye'de olmadığım süre boyunca adım temize çıkmıştı. Hatta kahraman bile ilan edilmiştim. Yüksek ihtimalle Önder böyle olmasını sağlamıştı. Üzerimdeki tüm suçlamalar düşmüştü ve herkes gerçek hainin kim olduğunu öğrenmişti.

Görevli beni içeri aldıktan sonra binaya girdim. Birkaç kat çıktıktan sonra durduğum kapının önünde yazan isimle gülümsedim. Binbaşı Çakır Kurt. Çakır 2 sene içinde yükselmişti. Heyecanlı bir nefes alıp kapıyı tıklattım. "Gir." Çakır'ın gür sesini duyunca gülümseyip kapıyı açtım. Başını önündeki dosyalardan kaldırıp bana baktı. Gözleri şokla açıldı. "Hassiktir." Şokla yüzüme bakıyordu. Bu haline karşın gülümsedim. "Umarım bölmemişimdir Binbaşım." Sandalyeyi geri itip ayağa kalktı. "Hayal falan görmüyorum di mi amınakoyim? Yücel?" Hala şoktaydı. Hızlıca yanıma gelip sıkıca bana sarıldı. Ben de ona sarıldım. Geri çekilip yüzüme baktı. "Gerçeksin." şaşkınlığı sesinden ve yüzünden okunabiliyordu. "Gerçeğim tabi lan." Sırıtıp tekrar sarıldım. Görünce ne kadar özlediğimi bir kez daha fark etmiş oldum. "Nasıl? Neler oldu? Anlat. Dur bir dakika anlatma diğerlerini de çağırayım otur sen." Masanın önündeki koltuklardan birine oturdum. Çakır telefonu açıp "Berkay Doruk odama." dedi. Sırıtarak bana baktı. "Hala inanamıyorum amınakoyim? Hepimiz öldüğünü düşünüyorduk." Ben de sırıttım. "Beni bırak, sana ne demeli Binbaşı Çakır." Rütbesiyle seslenmemle şırıtışı genişledi. "Eee biz de yaptık bir şeyler abisi. Komutan piçi gittikten sonra rütbeler yeniden düzenlendi. O sırada geride kalan en rütbeliler bizdik. Yönetim bize kaldı." Çakır olanları anlatırken kapı açıldı. Baktığımda Berkay ve Doruk'u gördüm.

Hepsi hala yaşıyor oluşumun şokunu atlattıktan sonra başıma gelen her şeyi kısaca özetledim. "Vay anasını satayım, neler olmuş neler. Şimdi bitti mi her şey Amara tamamen yok yani?" Berkay sorgularcasına sordu. Amara'nın bittiğine inanmak hepimiz için zordu. Başımla onayladım. "Tek bir üyesinin kalmadığına emin olana dek durmadım. Haberleri görmüşsünüzdür zaten. Artık Amara yok." Hepsi sonunda rahat bir nefes verdi. "Ee bundan sonra ne yapacaksın? Askeriyeye dönmek istersen hemen ayarlayabiliriz." Doruk'un söyledikleriyle başımı olumsuz anlamda salladım. Şu an tekrar asker olmak istiyor muydum emin değildim. "Aslında. Önce Önder'in yanına gitmek istiyorum. Askeriyede değilmiş, nerede?" Önder'den bahsetmemle hepsi durgunlaştı. Titrek bir nefes aldım. Ona bir şey mi olmuştu? "Konuşsanıza oğlum, bir şey mi oldu? Neyse direkt söyleyin, öldü mü?" İhtimali bile ölmem için yeterliydi. "Allah korusun lan saçmalama." Çakır'ın söyledikleriyle rahat bir nefes verdim. Ölmemişti. "Önder sen gittikten sonra çok değişti. Başlarda sürekli sana ulaşmaya çalıştı, Patronun yanına bile gitti ama sana dair hiçbir şey bulamadı. Ordu senin varlığını sır gibi saklıyordu. Yüksek ihtimalle operasyonun tehlikeye girmesin diye. Bir süre sonra seni aramayı bıraktı. İşine doğru düzgün devam etmedi. Askerliği bırakıp inzivaya çekildi. Ailesinin Düzce'deki çiftlik evine gitti. Geçen sene ailesini de kaybetti. Ondan sonra bizimle iletişimi de kesti. Hala yaşadığını biliyoruz ama ne halde biz de bilmiyoruz. Başlarda sürekli yanına gidiyorduk ama bir süredir gitmiyoruz. Yalnız kalmak istedi." Duyduklarıma yüzüm buruştu. Tüm bunları tek başına yaşamıştı. Burada olup ona destek olamamıştım. "Nerede?" kısık bir sesle sordum.

Çiftliğin nerede olduğunu öğrendikten sonra direkt yola çıkmıştım. Önder'in iki sene boyunca tek başına çektiği acıyı düşündükçe canım yanıyordu. Gözlerimdeki yaşları silmeyi bırakmıştım. Birkaç saatlik yolcuğun ardından çiftliğe vardım. Issız bir yerdeydi. Etrafında pek ev yoktu. Arabadan inip bahçe kapısını açtım. Evde ıssız duruyordu. Yavaş adımlarla evin kapısına yaklaştım. Titreyen elimi kaldırıp kapıyı tıklattım. Ne tepki vereceğini bilmiyordum. İşin aslı delicesine korkuyordum. Belki de hiç hayatına tekrar dahil olmamalıydım. Adım sesleri yaklaştıkça korkum arttı. Ömür gibi geçen saniyelerin sonunda kapı açıldı ve Önder'i gördüm. O...O çok değişmişti. Zayıflamış ve sakal bırakmıştı. Önder gibi değildi. Hiçbir şey demeden yüzüme baktı. İfadesinden bir şey çözmek mümkün değildi. "Yücel." Sesi dehşete uğraşmış gibiydi. Gözümden akan yaşlara engel olamazken aramızdaki mesafeyi kapatıp ona sıkıca sarıldım. Kafamı boynuna gömüp hasret kaldığım kokuyu soludum.

Geri çekilip yüzümü ellerinin arasına aldı. Onun da gözleri dolmuştu. "Sen gerçeksin değil mi?" Gerçek olduğuma inanamıyordu. Başımı sallayıp onu onayladım. "Gerçeğim sevgilim. Geldim, sana geri döndüm." Sesim titrerken konuştum. Onu böyle görmek o kadar canımı yakmıştı ki. Sıkıca bana sarıldı. O kadar sıkı sarılmıştı ki canım acımıştı. "Gerçeksin, gerçeksin." Kendi kendine fısıldıyordu. Geri çekilip elinden tuttum. Kapıyı kapatıp evin içine girdim ve onunla birlikte salon olduğunu düşündüğüm yere ilerledim. Birlikte koltuklardan birine oturduk. Şaşkın bir şekilde yüzüme bakıyordu. Yüzünü okşayıp gülümsedim. "Sevgilim." Yanağına sıkı bir öpücük kondurdum. O kadar özlemiştim ki sürekli temas halinde olmak istiyordum. "Yücel, gerçeksin." Hala gerçek olduğuma inanamıyordu. "Gerçeğim tabi. Buradayım artık hep. Hiç gitmeyeceğim senden." Hiçbir şey demeden tekrar sarıldı. Boynumu ıslatan gözyaşlarını hissediliyordum. Ben de ona sarıldım. Saçlarını okşadım.

Bir süre hiçbir şey konuşmadan öylece oturduk. Kafası hala boynuma gömülüydü. "Sevgilim yüzünü göster bana. Çok özledim seni." Geri çekilip yüzüme baktı. Eğilip dudaklarımızı birleştirdi. Seneler sonra aşık olduğum dudaklara tekrar kavuştum. İlk öpüşmemizde yaptığı gibi beni kucağına çekti. Zayıflamış olmasına rağmen hala benden cüsseliydi. Birbirimizin dudaklarından su içermiş gibi öpüşüyorduk. Nefes almak için geri çekildi. Yüzümü ellerinin arasına aldı. "Neredeydin? Ben sana ulaşmaya çalıştım, aradım. Neredeydin bunca zaman?" Ben de onun yüzünü okşarken gülümsedim. "Anlatacağım sevgilim, her şeyi anlatacağım. İlk önce özlemimi gidereyim, sonra her şeyi uzun uzun konuşuruz." Tekrar dudaklarına kapandım.

Saatlerce birbirimizi sevdik. Başımı göğsüne yasladım. Kalp atışlarını dinledim. Tanrıya beni sevdiğim adama kavuşturduğu için binlerce kez teşekkür ettim.

Bitti.

Aylardır bir kosede duruyordu bari bir finali olsun dedim. Okuyan herkese tesekkurler.

Amara -GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin