Yücel rahatsız bir uykudan uyandı. Uzun süredir görmediği kabuslar tekrar rüyalarına gelmişti. Psikolojik olarak böyle bir göreve hazır mıydı bilmiyordu ama seçim şansının olmadığını biliyordu.
Odadan çıkıp kendi katındaki lavaboya ilerledi. Askerlerin normalde uyandığı saatten daha erken uyanmıştı. Yüzünü yıkarken kapı açıldı. Gelen Önder'di. Yücel'i görünce saniyelik duraksa da yanınadaki lavaboya eğilip o da yüzünü yıkadı. Önder'de askerlerinden önce kalkar ve erkenden antremana başlardı.
Önder ''Koridorun sonunda soyunma odası var. Üstünü değiştirip bahçeye gel, bakalım neler yapabiliyorsun.'' dedikten sonra lavabodan çıktı.
Yücel soyunma odasına gidip üstünü değiştirdi. Kargo pantolon ve yeşil tişörtü giymeyeli uzun süre olmuştu. Çıkardıklarını boş dolaplardan birine koyup bahçeye çıktı.
Önder mekik çekiyordu. Setini tamamlayınca ayağa kalktı.
"İlk önce ısınalım,50 şınav 50 mekik."
Yücel kafasını sallayıp şınav çekmeye başladı. Önder dünkü tavrını değiştirmiş gibiydi. Nefret dolu bakışlar ve tehdit yoktu. Yücel sebebini merak etse de üstünde durmadı. Şınav ve mekiği rahatça tamamladıktan sonra ayağa kalktı. Yücel hâlâ formunu koruyordu.
Önder kenardaki ağır çantalardan birini alıp kendi sırtına taktı diğerini de Yücel'e uzattı. Yücel çantayı sırtına geçirdi.
"2 kilometre koşacağız." Dedi Önder.
Yücel cevap vermeden Önder'in peşinden koşmaya başladı.
"Amara'da böyle eğitimler var mıydı?" Önder normal bir hızda koşarken sordu.
"Amara'da eğitim yoktu. Amara'ya girdiysen yeterince güçlüsün demektir zaten. Her şeyi sahada öğrenirsin. Becerebilirsen yaşarsın beceremezsem ölürsün."
Önder Yücel'in yüzüne baktı. Başka bir şey konuşmadan koşmaya devam ettiler.
Yücel bacaklarının yandığını hissediyordu. Uzun süredir bu kadar çok koşmamıştı. Bu hissi bile özlemişti.
Koşuyu tamamladıklarında diğerleri de bahçeye geldi. Herkes Önder'in karşısında sıraya geçerken Yücel de diğerlerinin yanına sıraya geçti.
"Günaydın." Önder bağırarak askerlerini selamlarken hepsi bir ağızdan cevap verdi.
"Bir hafta sonra göreve gideceğiz. Önceki görevler gibi olmayacağını hepimiz biliyoruz, zamanımız kısıtlı o yüzden en kısa sürede en iyi şekilde hazırlanmalıyız. 50 şınav 50 mekik sonrasında koşu yapacaksınız durmak yok başlayın."
Önder bağırarak askerlerini gaza getirdi.
"Emredersiniz komutanım."
Yine herkes hep bir ağızdan Önder'e cevap verirken bu sefer Yücel'de onlara katıldı. İstemsizce gülümsedi. Her ne kadar şartlar hoşuna gitmese de asker olmayı özlemişti.
Diğerleri ile birlikte yaptıklarını tekrarladı. Tüm vücudu baştan aşağı yanıyordu ama fazlasıyla enerjik hissediyordu.
"Birbirinizle eşleşin dövüş pratiği yapacaksınız." Dedi Önder.
Normalde bunu çok sık yapmazlardı ama Yücel'in nasıl dövüştüğünü görmek istiyordu. Sınırlarını öğrenmeliydi.
Çakır Doruk'a bakınca Doruk Berkay'ın karşısına gitti. Çakır bilerek Yücel'le eşleşmişti. Dün geceden beri sinirliydi ve şimdi sinirini Yücel'den çıkaracaktı.
Yücel Çakır'a bakınca mevzuyu anlamıştı. Nefreti gözlerinden okunuyordu.
Önder başlamalarını söylediğinde Çakır Yücel'e doğru atıldı. Yücel hızla geri çekilip hamlenin boşa savrulmasını sağladı. Çakır yumruğunu yüzüne salladı. Yücel kollarını siper edip kendini korudu. Aslında sadece kendini savunmayı planlanmıştı ama anlaşılan o ki Çakır buna izin vermeyecekti.
Yücel sağ tarafa kayıp Çakır'ın karnına yumruk attı. Çakır beklemediği hamle yüzünden geri savruldu. Kısa sürede kendini toparlayıp tekmesini Yücel'in bacağına geçirdi.
Yücel tekmeyle yere düşerken Çakır üstüne çıktı ve yumruğu sertçe yüzüne geçirdi.
Olay antrenmandan tamamen çıkmıştı.
Doruk ve Berkay'da durup ikisini izlemeye başlamıştı. Kimse ayırmak için hamle de bulunmuyordu.
Yücel burnuna yediği yumrukla acı içinde inledi. Dizini kırıp Çakır'ın sırtına geçirdi. Aynı zamanda üstünden itip kendini kenara attı.
Çakır'ın hamle yapmasına izin vermeden üstüne atıldı ters dönmesini sağlayıp kolunu geriye çekti.
Bunları öyle bir hızla yapmıştı ki kimse ne olduğunu anlamdan şaşkınlıkla geldikleri pozisyona baktı.
Eğer kolu biraz daha çekerse çıkacaktı. Çakır her ne kadar çırpınsa da Yücel'in elinden kurtulamıyordu.
"Yeter bırak."
Önder durmasını söyleyince Yücel ayağa kalktı. Çakır da hızla ayağa kalkıp Yücel'e doğru atıldı. Yücel hamleden kaçarken Önder "Çakır yeter." Dedi. Doruk ve Berkay Çakır'ın kolundan tuttu.
İkisi de nefes nefese kalmıştı. Yücel böyle bir şeyi zaten bekliyordu o yüzden garipsemedi. Ortamdaki gerginlik sürerken Korkut bahçeye geldi ve
"Komutan hepinizi çağırıyor üstünüzü değiştirip gelin." Dedi.
Diğerleri içeri geçerken Yücel ve Önder bahçede kaldı.
"Formun yerinde diğerleri kadar iyisin."dedi Önder.
"Askeriye'den sonra kendimi salmadım. Şu an eskisi kadar iyi değilim ama bir hafta içinde öyle olacağıma emin olabilirsin." Dedi Yücel.
Önder kafasını sallayıp askeriye'ye doğru ilerlerken Yücel seslendi.
"Askerlerini uyar Önder. Bir daha olursa böyle sakin tepki vermem."
Önder bir saniye duraksadı. Cevap vermeden devam etti. Durum her ne olursa olsun Yücel kendisine böyle davranılmasına müsade etmezdi.
O da içeriye geçip üstünü değiştirdi ve diğerlerinin yanına gitti.