Karaca'dan;
Sabah dersim erken olduğu için amcamla beraber kahvaltıyı bile tam yapamadan evden çıktık. Yol boyunca yine nasihatlarda bulunmuş, alttan alttan Kurtuluş ailesi ile konuşmamamız gerektiğini ima etmişti.
Arabadan indiğimde son kez onu anlayıp anlamadığımı kontrol etmek için gözlerime bakıp 'anlaştık mı?' diye sordu. Cevabım sadece başımı sallamak oldu.
Derse girerken aklım hâlâ Sibeldeydi. Ona ne yapacağımı, abisinden nasıl intikam alacağımı düşünüyordum. Kıza zarar vermeyecektim. Sadece bir gece benimle kalacaktı ama bunu abilerine söylememesi gerekiyordu.
Celasun gelene kadar düşünsem de bir yerden sonra artık hem stresten hem de yaptığım şeyin doğruluğundan şüphelendiğim için başıma ağrılar girmiş, doğru dürüst bir fikir de bulamamıştım.
Çantamdaki ağrı kesiciyi ağzıma atıp aşağı indim. Celasun çoktan gelmiş arabasının dışında beni bekliyordu. Etrafı kolacan edip Sibel'in olmadığından emin olup yanına ilerledim.
"Hoşgeldin."
"Hoşbuldum da, hayırdır? Neden buraya çağırdın beni?" Yanına geçip ben de onun gibi arabaya yaslanıp kollarımı bağladım.
"Şimdiden anlaşalım kararıma itiraz etmek yok."
"Kararının ne olduğunu söyle itiraz edip etmeyeceğime ben karar veririm." Yeniden etrafı kolacan etme isteğiyle Sibel'in kampüsüne bakıp orada olmadığına emin oldum. Ardından hafifçe Celasun'a dönüp konuşmaya başladım.
"Azer Kurtuluş beni kaçırmıştı ya."
"Evet. Noldu? Yoksa sana bir şey mi yaptı? Dokundu mu sana?" Felaket tellalı gibi kötü şeyleri art arda sıralamaya başladığında elimi kaldırıp susturdum.
"Sakin ol. Hiçbir şey yapmadı bana. Sadece beni kaçırmanın intikamını almak istiyorum ondan."
"Nasıl?"
"Kız kardeşiyle." Kaşlarını çatıp gözlerimin içine baktı.
"Ne diyosun Karaca?"
"Kız kardeşi şu karşıdaki kampüste." Dedim elimle kampüsü de göstererek.
"Bir gece benimle kalmasını istiyorum. Azer denilen herifin ben bir gece boyunca ne yaşadıysam bin katını yaşamasını istiyorum.""Karaca, saçmalama. Kızla ne alakası var durumun?"
"Haklısın, alakası yok. Zaten kız abisinden intikam almak için onu kullandığımı bilmeyecek. Ona zarar da vermeyeceğim. Sadece Azer'in canını yakmak istiyorum."
"Ee ne düşündün peki?"
"Bu kadar düşündüm Celasun. Kızı nasıl benimle bir gece kalmaya ikna edeceğim bilmiyorum. Abisine haber vermeden nasıl yaparım... Bunun için çağırdım işte seni. Bana bir yol göstermen için."
Başını eğip bir süre sessiz kaldı. Yardım etmeyeceğini sanmaya başlamıştım. Sıkıntıyla nefes verip yeniden bana döndüğünde yardım etmesi için gözlerinin içine bakıyordum.
"Şöyle yapalım. Sen kızı bu gece seninle kalması için ikna et. Gerisini ben hallederim."
"Abisini ararsa benimle kalacağını söylemek için?"
"O iş bende. Sen ikna et yeter. Ama eve nasıl götüreceksin?"
"Kurtuluş olduğunu söylemeyeceğim. Akın dışında kimse onun kurtuluş olduğunu bilmiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHTE EVLİLİK (AZKAR)
Ficção Geral"Keşke böyle olmasaydı Karaca, keşke yollarımız başka türlü kesişseydi..." "Neden böyle konuşuyorsun Azer?" "Nasıl konuşuyorum?" "Veda eder gibi..." "Çünkü.." Diye iç geçirdi Azer. Nefes almak bile zor geliyordu kendisine. "Sana veda etmem gerekiy...