Azer ne kadar dolaşıp haber de salsa bir türlü babasını bulup ortaya çıkartamamıştı. Gecenin sonunda yeniden arabasına bindiğinde kafasını arkaya atıp derin bir nefes aldı. İçinde tarifsiz bir sıkıntı vardı.
Telefonu çalınca gözlerini açıp arayana baktı. Okuduğu isim içini az da olsa ferahlatmıştı.
"Efendim."
"Azer. İyi misin?"
"Sanmıyorum."
"Noldu?"
"Babamı bulamadım."
"Azer-"
"Konuşmak için arıyordum."
"Nerdesin?" Azer etrafına baktı. Saatlerdir burada olmasına rağmen sanki ilk defa farkına varıyordu.
"Uzaktayım."
"İstersen buluşabiliriz."
"Bu saatte mi? Sizinkiler nasıl izin verecek?"
"Nişanlımla bi yarım saat kapının önünde sohbet etmeme kızmazlar diye düşünüyorum." Karaca bunu dalga geçerek söylese de Azer'in hoşuna gitmiş, tebessüm etmişti.
"Yarım saate kapındayım."
"Görüşürüz." Telefonu kapatır kapatmaz kontağı açıp bulunduğu yerden ayrıldı.
Dediği gibi ne bir dakika erken ne de bir dakika geçirmeden tam yarım saat sonra kapının önünde olduğunda Karaca da üstünde kabanla dışarı çıktı.
"Bana ceketini verip üşüme diye önlememi aldım." Dedi gülerek. Azer de gülerek karşılık verdi.
Beraber birkaç dakika sessizce kaputa yaslanıp boş boş karşılarına baktılar. Karaca daha fazla börtü böceğin sesini dinlemek istemediği için hafifçe ona döndü.
"Anlatmayacak mısın?"
"Hep aynı şeyler. Anlatacak bir şey yok ki."
"Üzgün gibisin ama?"
"Hayır, neden üzgün olayım?"
"Bunu sen söyleyeceksin." Azer de ellerini cebinden çıkartıp Karaca'ya döndü.
"Ne hissettiğimi bilmiyorum ki Karaca."
"Görünüşe bakılırsa üzgün duruyorsun. Babanın senden hesap sormak istemesi... Seni kırdı bence." Azer kırgın bir şekilde gülümsedi.
"Galiba. Sonuçta hesap sorması gereken biri varsa bu o değil."
"Haklısın."
"Haklı olmam bir işe yarasa keşke."
"Yalnız başına mücadele ediyorsun. Annenle kardeşine anlat-"
"Karaca.. Bunu yapmayacağımı biliyorsun."
"Azer bunu yapman lazım. Babanı ebediyen yok edemeyeceğine göre elbet bir gün öğrenecekler zaten. Bari senden öğrensinler." Azer kafasını eğip cevap veremeyince Karaca şüphelenip onun çenesinden tutup başını kaldırdı ve kendisini tekrar etti,
"Onu ebediyen yok etmeyeceksin di mi Azer?""Ben.. Bilmiyorum. Bunun sözünü veremem."
"Azer! Saçma sapan şeyler düşünme. Bak eğer onu görünce kendime engel olamam diyorsan ben de seninle geleyim."
"Nereye geleceksin? Daha yerini bile bilmiyorum ki."
"Bulup konuşmaya gideceğin zaman. Göz göre göre baba katili olmana izin veremem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHTE EVLİLİK (AZKAR)
Ficción General"Keşke böyle olmasaydı Karaca, keşke yollarımız başka türlü kesişseydi..." "Neden böyle konuşuyorsun Azer?" "Nasıl konuşuyorum?" "Veda eder gibi..." "Çünkü.." Diye iç geçirdi Azer. Nefes almak bile zor geliyordu kendisine. "Sana veda etmem gerekiy...