Yamaç arabada belli etmesede Karaca'nın söylediği şey içine oturmuştu. Eve geldiğinden beri bahçede oturmuş onu düşünüp duruyordu.
"Ne düşünüyorsun kara kara?" Sesle kafasını kaldırıp gelen baktı, Salihti.
"Karaca'nın dediğini."
"Ne dedi?"
"Ona söz vermiştim, tutamadım."
"Cımbızla laf mı alacağım oğlum, anlatsana." Yamaç oturması için biraz kayınca Salih oturup ona doğru döndü. Yamaç kollarını bağlayıp konuşmaya başladı.
"Geçen gün burada Karaca ve Akın'la otururken ona söz verdim. Kimseyi kaybetmeyeceğiz diye."
"Ee? Kaybetmedik işte."
"Karaca'nın güvenini kaybettim Salih." Salih hafif tebessüm ederek elini kardeşinin omzuna yerleştirdi.
"Kazanırsın. Sen sözünü tuttun. Ona zarar gelmedi." Yamaç birkaç saniyeliğine abisine bakıp yeniden önüne döndü.
"Hadii kalk oğlum kalk. Karaları bağlama." Diyerek zorla kaldırdı Yamaç'ı oturduğu yerden. Yamaç ne kadar isteksiz olsa da Salih'in çabaları onu güldürmüş, keyfini az da olsa yerine getirmişti.
İçeri geldiklerinde Saadet, Damla, Sultan ve Ayşe sofrayı hazırlıyordu. Sena ve Karaca ortalıkta yoktu.
"Sena nerde Saadet abla?"
"Karaca'nın yanında canım." Onu başıyla onaylayıp üst kata çıktı. Odaya girmek için yanaştığında Karaca ve Sena'nın konuşmasını duyup durdu.
"Amcama sinirle sözünü tutamadığını söyledim. Yüz ifadesini görmeliydin..."
"Ne sözü?"
"Kimseye bir daha zarar gelmeyecek diye söz vermişti ama tutamayınca..."
"Seni anlıyorum ama amcan sözünü tutmuş. Bak, sen sağ salim burdasın."
"Evet. Söylediğime pişman oldum zaten."
"Üzülme, bir anlık kızgınlıkla söylemişsin." Yamaç yeni gelmiş gibi kapıyı tıklatıp içeri girdi.
"Hanımlar, sizi bölmüyorum di mi?"
"Hayır canım. Gelsene."
"Yok, yemek hazır onu söylemek için geldim. Hadi beraber inelim." Sena sormak için Karaca'ya döndüğünde Karaca çoktan ayaklanmıştı bile.
"Olur, inelim." Yamaç aldığı samimi cevaptan yüz bulup Karaca'yı kolunun altına aldı. Sena da peşlerinden indi.
Herkes yemek boyunca Karaca ile konuşmaya çalışmış, Azer'i ona unutturmaya çabalamışlardı. Farketmeselerde başarılı olmuşlardı. Karaca neredeyse kaçırıldığını bile unutmuştu.
"Bu arada, Akın nerde?" Sultan'ın sorusuyla herkes Akın'ın yerine baktı. Gerçekten yoktu.
"Yemek hazırlanırken buradaydı. Nereye gitti?" Saadet'in sorusunun cevabı kimsede olmadığı için kimse cevap veremedi.
Selim açmayacağını bilmesine rağmen yine de şansını deneyip aradı ama telefonu hiç çalmadı bile.
"Celasun'u peşine takmıştım, bekle abi onu arayayım." Selim onaylayıp telefonunu masaya bıraktı. Yamaç da Celasun'u aradı.
"Efendim abi."
"Akın nerde, biliyor musun?"
"Evet abi. Tamirhanede tek başına oturuyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHTE EVLİLİK (AZKAR)
Genel Kurgu"Keşke böyle olmasaydı Karaca, keşke yollarımız başka türlü kesişseydi..." "Neden böyle konuşuyorsun Azer?" "Nasıl konuşuyorum?" "Veda eder gibi..." "Çünkü.." Diye iç geçirdi Azer. Nefes almak bile zor geliyordu kendisine. "Sana veda etmem gerekiy...