19 (1. Kısım)

260 38 20
                                    

"En çok rahat ettiğin yerde uyumaya çalıştığını düşün Yavuz." bölümü 1

Eser'le son kez konuşmamızın üzerinden birkaç gün geçti. Arada bir mesajlaştığımızda bile "tanışma" konusuna hiç değinmiyorduk ama Eser'in düşüncelerinin dillendirmese bile hep zihninde olduğunu bilirdim; fikri oluşturmuştu ve gerçekleşene kadar düşünüp duracaktı. Ben birkaç gün de olsa düşünmeyi ertelemeye çalışmıştım ama sonunda annemle Eser'i ve Eser'in annesiyle beni aynı ortamda hayal etmeye başladım.

Berbattı.

Berbat bir fikirdi.

Hayal etmesi bile çok kötüydü ama ben düşünmeye devam ettim.

Keşke sadece düşünmekle kalsaydım.

Masa lambasının ışığıyla aydınlanan test kitabımın üstüne koyduğum telefonuma dikkatimi verdim yeniden. Paylaşılan postlar gözümün önünden akıp gidiyordu ekranda gezdirdiğim parmağım sayesinde ama bir şey gördüğüm söylenemezdi. Zaten saat de gecenin bir yarısına gelirken ben neden çalışma masamda oturmaya devam ediyordum, sorgulamanın yarısında düşünmeyi bırakıp masadan kalktım ve ışığı kapatıp yatağa geçtim.

Yatakta birkaç saniye öylece dursam da kendimi tutamadan telefonumu elime aldım yeniden. Whatsapp'tan herhangi bir bildirim yoktu. Facebook'u da hatmetmiştim akşam boyunca baka baka ama yine de belki geçmiş günlerdeki postlar önüme düşer umuduyla yeniden girdim. Sayfayı yeniledikçe aynı postlar düşüp duruyordu ve kısa bir süre de az takipçili İnstagram hesabıma girsem de keşfet'in bana sunacaklarından çekindim. İnsanlar bir de Twitter açıyordu ama ne bileyim, kim okuyacak orada yazılanları.

Yeniden Facebook'ta anasayfa'da gezinirken daha önceden izleyip eğlendiğim bir videoya denk geldim. Sesini iyice kıstım ve videoyu açtım. Birkaç saniyelik keyifle videoya dikkatimi verdim. Yanlış hatırlamıyorsam bir sınıf ortamıydı ve öğrenciler birbirlerine şakalar yapıyorlardı; belki de bir Vine videosuydu, aklımda o kadar net kalmamış ama hatırladığım en net şey, videoyu çeken çocuğun kalın sesi ve hırıltılı gülüşüydü.

Bir şeyler dedikten sonra bir kahkaha patlattı ve bu ses bana çok tanıdık geldi.

Birkaç saniye sonra dikkatim videodan çekildi, sanki kafamın içinde bir yer kaşınıyordu; o yer boştu ve doldurmam gerekiyordu. Kaşlarımı çattım ve telefonun ekranını dalgınca kapattım. Video anında sustu ve sessizliğin yerini düşüncelerim aldı.

Ergenlik zamanlarında erkeklerin seslerinin kalınlaştığını, gülüşlerinin hırıltılaştığını biliyordum. Ergenliğini gördüğüm, çoğu anına tanıklık ettiğim iki erkek vardı hayatımda: Ruhi ve Yavuz. Ruhi'nin sesini duymaya tahammül edemezdim bazen ama Yavuz'un sesine genelde eğlenirdim. Ortaokul ve lisenin ilk yıllarında bir türlü incelmeyen sesleriyle konuşuyorlardı ama bir yerden sonra belki de ben alıştığım için oldukça normal gelmeye başlamışlardı.

Acaba Eser'in sesi de böyle kalınlaşmış mıydı? Merak, beni, onun olası geçmişine götürdü; şişman, terli ve kalın sesli bir ergen, gelecekte geçireceği evrimden habersiz sırasında oturuyordu. Bir an sonra düşüncelerimi kontrol edemedim, Eser'in annem hakkında söylediklerinden kaçmak için Yavuz'a odaklandım.

Sesine.

Kaşınan yer, kendini biraz daha belli ettiğinde fark ettim: Sesle ilgili hatırlamam gereken bir şeyler vardı. Yavuz'un sesi, Yavuz'un gülerken çıkardığı gürültülü hırıltısı ve yakınlığı.

Geçen günkü gibi.

Bir his.

Kendimi yorganın içine biraz daha gömdüm.

Arılar ve Erkekler | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin