28 (1. Kısım)

170 27 14
                                    

Fırtına öncesi sessizlikte plandan sapan Yoyo'yu kurtardığımız bölüm -1-

Eser'den ayrılmalıydım. Hayır, YGS sayısaldan 489,00010 puan aldığı için değil. Ondan hoşlanmadığım için. Yani o anlamda.

Eser iyi biriydi, onunla geçirdiğim vakitten hiçbir şekilde pişman değildim. Ve zaman geçirmeyi bırakmak da istemiyordum. Eğleniyorduk, konuşacak bir şeylerimiz oluyordu ve ona alışmıştım. Benim arkadaşımdı. Onu üzecek hiçbir şey yapmamalıydım ve buna, karmakarışık bir duygu selinin içinde yüzerken onu oyalamak, hiçbir şey olmamış gibi davranmak da dahildi.

Eser'in doğum günü 13 Ocak 1997'ydi. Ailesinin dediğine göre o yıl Ramazan ayına denk gelmiş. Eser, her seferinde bunun söylenmesinin sebebini bir türlü anlayamadığını ama yazın sıcağında oruç tutmaya çalışanları gördüğünde önemini sonunda kavradığını söylemişti. Eser'in göbek adının Ramazan olduğunu bu vesileyle öğrenmiştim. Kendisi çok mübarek bir insan olduğu için, hayatının zirvesine yerleştirdiği herhangi bir şeyin etrafına dikkatini dağıtabilecek bir ağ örmek istemezdi ve bu yüzden doğum gününü, YGS sonuçlarından hemen sonra kutlamaya karar vermişti.

Ben de bir insanı doğum günü planları yaparken ya da doğum günü partisi yapmaya gayet hevesli bir şekildeyken terk edecek kadar kötü biri olmadığım için biraz beklemeye karar verdim.

Çünkü düşünüyordum ki aslında Eser'le aram, Yoyo ile olduğundan bile daha arkadaşçaydı. Onu seviyordum, elbette seviyordum. Onunla olmak bana kendimi iyi hissettiriyordu elbette, aramızda hiçbir problem yoktu ama bir adımız vardı.

Eser sevgili olduğumuzu düşünüyordu. Ben sevgili olduğumuzu biliyordum. İlişkilerin karmaşık olduğunu çözeceğim zamana daha çok varken, henüz çevremdeki ilişkileri sert çizgilerle çizebiliyorken arkadaşım ve sevgilim olan kişiyi belirlemek istiyordum.

Masamdaki hediyeme gözlerimi çevirdim. Saatlerdir açık olan test kitabımın çaprazında duruyordu. Paketi buz mavisiydi. Dikdörtgen şeklindeydi ve dik duruyordu. Üzerinde o kadar da düşünmediğim ama alırken içime sinen, küçük bir hediyeydi. Eser, on dokuz yaşına giriyordu, önünde mükemmel bir hayat olduğuna emindim. Yolu uzun ve düzdü, engelleri kolayca atlayabilecek kadar küçük ve önemsizdi. Ne yapacağını gayet iyi biliyordu. Bir planı vardı. Zaten en başından beri belliydi ama geçen gece, sabaha kadar konuştuğumuz o sohbette artık karar verdiğini söylemişti. Hedefi belliydi ve YGS çalışma temposunun iki katı kadar LYS sayısala asılacaktı. Duracağı yeri belirlemişti ve gidiyordu.

Yanında biri vardı.

Düşüncelerim değişmezken edebiyat testime döndüm. Sorular kısa ve ezber ağırlıklıydı. Bir saat gibi kısa bir sürede gözlerimi bir sürü eser ve yazarda gezdirmiştim. Bazılarını ezberlediğimi düşünüyordum, zaten edebiyat dönemlerinde eser ve yazarı açısından en az kadroya sahip bir dönemi çalışıyordum.

Bu parçada sözü edilen eser aşağıdakilerden hangisidir?

Paragrafı okudum, bazı önemli bulduğum cümlelerin altını çizdim. Acele etmeme gerek yoktu çünkü daha önümde aylar vardı. Soruyu çözdüğümde cevabım yanlış ya da doğru, ne olursa olsun, mutlaka doğru yanıta ulaşacaktım ve aklımda kalacaktı. Panik yapmamalıydım. Zihnimi boşaltmalı ve bir saat boyunca baktığım yazar eser eşleştirmelerini gözümün önüne getirmeliydim.

Şıklara bir kez daha baktım.

Dördü tanıdık değildi, bir eserle de paragrafta anlatılanlar eşleşmiyordu. Kendimi daha çok zorlamak için derin bir nefes aldım ama aklım, gözüme takılan hediyeme gitti.

Arılar ve Erkekler | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin