28 (3. Kısım)

241 31 25
                                    

Selam! Geçiş bölümüne hoşgeldiniz. Bölüm kısa efem ve Eser'cilerden özür dilerim çünkü Eser bu bölümde biraz şey, biraz şey işte :(

Fırtına öncesi sessizlikte plandan sapan Yoyo'yu kurtardığımız bölüm -3-

Eser'in doğum günü partisi, çok sevdiği kitap kafedeydi. Onunla beraber dört kişiydik. Küçük, köşedeki bir masayı kendimiz için ayırmıştık. Eser, her ne kadar kendi partisi olsa da sadece birkaç saat için takılmayı uygun görmüştü. O yüzden birkaç şişe soğuk çay ve dört dilimlik küçük bir pastayı yeterli bulduk. Kafe içi sakin ve neredeyse kimsesizdi. Soğuk kendini yine de hissettiriyordu ama güneşin varlığı insanların keyfini yerine getirmeye yetiyordu.

Bizden hariç birkaç masaya konmuş geneli öğrencilerden oluşan birkaç kişilik gruplar, ufak konuşmalarla önlerine aldıkları kitapları okuyordu. Ne tamamen sessizliğe gömülmek zorundaydık ne de sağdan soldan gelecek ani ve yüksek sesli gürültüye maruz kalacaktık. Yıllarca tek başına geldiği için kafeyle ve sahibiyle yakın bir ilişki kuran Eser, içeri girdiğinde, eşyalarımızı koyacak yeri seçtiğinde, bize direktifler vererek yerleştiğinde oldukça sakin ve kendinden emindi. N'olduysa yerine oturup gerçek bir doğum günü partisinin esas çocuğu olduğu fikri aklına düştüğünde oldu.

Pastayı çıkardığımızda, mumları dizdiğimizde, sessizce mumları üflediğinde ve doğum günü dileklerimizi dinlediğinde gözlerini bir türlü masaya dizdiğimiz hediyelerden ayıramadı.

Eser, gerçekten sevindiğinde üç yaşındaki çocuktan farklı olmuyordu ve bu hâli oldukça sevimliydi aslında.

Yol ve annemden izin alacağımın gerginliğiyle ettiğim bir dilim ekmekten oluşan kahvaltım yüzünden acayip acıkmıştım ve bir dilim çikolatalı pasta için neler vermezdim. Bu yüzden Yeşim ve Eser, okuldaki ve sınıftaki olaylarla ilgili bir dedikodunun içine girerlerken Yavuz'la ben yiyecek içecekleri hazırlama görevini üstlendik. Hemen dibime gelerek yaptığım işe karışmaya başlayan Yavuz, hayatının olası hatasını yaptığını umursamadan bıçağı bana uzattı.

"Cansel," Yavuz, tepki çekmemek için fısıldıyordu. "Konuşmayacak mısın benimle?"

"Beraber parti veriyoruz arkadaşım." dedim sakin olmaya çalışarak. Henüz ilk cümlesiydi ama boğazıma uygulanan baskıyı engelleyemiyordum. "Nasıl konuşmayabilirim?"

"Neden mesajlarıma cevap vermedin o zaman?" Yavuz arada göz ucuyla masanın diğer ucuna bakıyor ve hediyeleri inceleyen Eser ve Yeşim'i kolluyordu. "Bir ara mesajım iki tik bile olmadı, beni engelledin sandım. Ödüm koptu."

"Telefonum çekmemiştir." diye cevap verdim. "Seni niye engelleyeyim oğlum? Hem engellesem n'olur? Aynı sokakta yaşıyoruz, aynı sırada oturuyoruz. Burnumun dibindesin."

Sesimdeki öfke ikimizin de kulağına geldiğinde sessizleştik. Ben önüme dönüp kestiğim pastayı plastik tabaklardan birine koyarken Yavuz kendini birazcık geri çekti.

"Kötü bir niyetim yoktu." dedi Yavuz, soğuk çayın kapağını açıp uzun bir süre oyalanarak beklerken. "Daha kalabalık oluruz, diye düşündüm." Gözleri Eser'e çarptığında kafedeki sessizliğe odaklandık. "Sence de hiç arkadaşı olmaması garip değil mi?"

İkinci tabağa geçtiğimde Eser'in yüzündeki heyecana baktım. Sessizdi, gülümsüyordu. Yeşim artık ona ne anlatıyorsa onu dinliyordu ve gözleri arada bir açılmamış hediyelerine kayıyordu. Onu, sınav sonuçlarını beklerken bile bu kadar meraklı ve heyecanlı görmemiştim. Yüzünde hayal kırıklığını gösterebilecek tek bir ifade bile yoktu. Yalnızca açılmasını dört gözle beklediği üç hediyesine bakıyordu. Memnundu, mutluydu.

Arılar ve Erkekler | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin