17 ¦ Ateşle Barut Misali

2K 143 174
                                    

"İtiraf etmekten bahsetmiyorum ben. İtiraf, ihanet değildir. Ne söylediğin ya da ne yaptığın önemli değil; yalnızca duygulardır önemli olan. Beni seni sevmekten vazgeçirirlerse o zaman gerçekten ihanet etmiş olurum."
Julia, iyice düşündükten sonra, "Bunu yapamazlar." dedi. "Bunu asla yapamazlar. Sana her şeyi ama her şeyi söyletebilirler ama seni beni sevmediğine inandıramazlar. Ruhuna giremezler.."
George Orwell

...

Kimi zaman insanlar güven denilen kavramla bir türlü bağ kuramaz ve yaşadığı o travma sonrası sadece herkesi kendilerine birer düşman, tuzak, av gibi görürler. Oysa onları haksız kılacak bir durumun bile olmaması nitekim ne kadar kötü bir hayatın içinde olduğumuzun da kanıtı niteliğinde değil mi?

Jungkook Jimin'in siluetinin kaybolduğunu yavaş yavaş kapanan gözlerinden de anlıyor gibiydi. Neden sorusu aklının tüm yerlerini kaplarken cevapsız oluşuyla birlikte aynı zamanda birçok cevabı oluşması, onu da içten içe acının has odasına götürmüş gibiydi. Onları birlikte gören herkes bunun olacağına şaşırır mıydı? Zannetmiyorum keza biri ateş iken gideri onun barutuydu.

Etraf git gide kararırken Jungkook sadece bir umut Jimin'in ona tekrar bakmasını dilemişti. Bunu neden istediğini de bilmiyordu. Jimin öyle biriydi ki bir kere bakan biri ona binlerce kez bakmayı isterdi. Gözlerindeki o okyanusun uçsuz bucaksız sunduğu güzelliğin yanı sıra masum bakışlarıyla adeta sizi kendinize hapsedebilirdi, öylesine güçlü ve kuvvetliydi.

Gözleri tamamen kapanmamasına rağmen ortalıkta bir savaşa benzer bir alanın oluştuğunu görmek mümkündü. Korkuyor muydu? Kendisi de bilmiyordu. Jimin'in kendisine karşı diğerlerinden farklı bir hazla yaklaştığını biliyordu belki de onu gafa düşüren buydu. Emin olmak. Jimin evet kendisine bazen tapıyor gibiydi ama her zaman o keskin sınırını cizmekten asla alıkoymazdı.

Bir an ailem diye düşündü içinden. Ne yapacağını şaşırmış halde keskin ve acı dolu nefeslerini içine çekmeye çalışırken. Jimin o kadar da kalpsiz değildi. Değildi değil mi? Suçsuz bir bebeği ve bir kadını nefretiyle boğmazdı. Buna inanmak istedi Jungkook, çünkü inanacağı tek şey bu kalmıştı elinde ne yazık ki.

Gözleri tamamen kapanmaya yakın olduğunda etrafında siyah takım elbiseli insanları görüp yüzündeki o ufak tebessüm de kaybolmuştu. Jimin değildi onlar. Muhtemelen babasının gönderdiği adamlardan birileriydi.

Gözleri tamamen kapandığında bilincininde kendisinden tamamen koptuğunu aldığı son nefeste de kendisi de hissetmişti. Ölüyorum sanırım diye son kez iç geçirdi sadece. Ölüyorum ve Jimin yok.

...

Etraftaki ışıklar açılıp kapanırken ortalıkta sallanan koca avize tüm konukları korkutmaya yetmiş, herkesin kaçmasını sağlamıştı bile. Tüm giriş ve çıkışlar kontrol altına alınırken saygıdeğer tüm insanlar güvenli bir şekilde ortamdan uzaklaştırılmıștı.

Bir kişi dışında. Park Jimin.

Herkes onu deli gibi etrafta aramaya devam ederken tek yaptıkları şey sessizce izlemek olmuştu. Jimin adeta duman olmuş ortalıktan bir anda kaybolmuştu. Yer yarılmış da içine girmiş gibiydi. Keza herkes neredeyse onu görmek için dünyanın diğer ucundan gelirken gözleri sadece onu arıyordu.

Güvenlik tüm alana arama çalışmaları başlatsa bile olumsuz gelen sonuçlar neticesinde herkes sinirle nefes alıp gözlerini yere dikmiști. Park Jimin adeta kaybolmuştu.

"Hanımlar ve Baylar bu gece olan bu hain saldırıdan ötürü defilemiz iptal edilmiştir. Güvenlik güçleri sizleri kaldığınız otellere sağ salim bir şekilde bırakacaktır. Hepinize geçmiş olsun."

𝖕𝖆𝖘𝖘𝖎𝖔𝖓 を 𝖕𝖏𝖒 ꨄ 𝖏𝖚𝖓𝖌Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin