6.1 -Final-

83.7K 4.3K 3.5K
                                    

Hoşgeldiniz. 1 saat 15 dakikadır deli gibi titriyorum nedense, ben bu bölümleri yayınlamaya hiç hazır değilmişim onu farkettim. Kalbim sıkışıyor, daraldım. Her neyse, buyurun...
____

Bölüm Şarkısı: Pera - Uyu Bebeğim

-3 Yıl Önce-

İtalyan Espresso'dan

Kalbim hala atıyordu.

Benim olmayan kalbim.

Ölmemiştim.

Ama kendimi bir ölüden farklı da hissetmiyordum.

Elis nasıldı acaba şimdi? Onu kırmış mıydım?

Kalbim acıyordu.

Kısık gözlerimden akan yaşları hissedebiliyordum. Yorgun gözlerim artık kapanıp açılmıyordu. Dümdüz beyaz tavana bakıyor, yüzümü sağa sola çevirecek gücü kendimde bulamıyordum. Belki de artık sona gelmiştim. Bilmiyordum.

Büyük kapı kaçıncı kez olduğunu bilmediğim defa aralandığında her birinde olduğu gibi kafamı çevirip bakmadım. Doktor ya da hemşireydi. Az sonra yanıma yanaşacak, arkamdaki makineleri kontrol ettikten sonra elindeki kağıtlara bir şeyler yazıp odadan çıkacaktı. Belki nasıl olduğumu sorarlardı, emin degilim.

Saçlarıma bastırılan elle gözlerimi elin sahibine çevirdim. Gelen babamdı.

Gözümden birkaç damla daha düştüğünde dudaklarımı birbirine bastırdım. Canım acıyordu.

"Leo, babacığım." Kendimi 9 yaşımda gibi hissediyordum. Bisikletten düşmüşüm de babam kaldırmak için yanıma gelmiş gibi...

"İyi misin oğlum?" Sorduğu sorunun saçmalığının farkındaydı. Onun içinde her şey çok zordu, biliyordum.

Gözlerimi onaylar anlamda açıp kapattığımda başını salladı. Elleri ıslak yanaklarıma gittiğinde durmak bilmeyen gözyaşlarımı sildi. Niye bu kadar çok ağladığımı bilmiyordum. Sanırım ağrım olduğundandı.

"İyi olacaksın Leo. Söz veriyorum babacığım. İyileşeceksin." Yapma baba. Tutamayacağın sözler verme.

Tekrar gözlerimi açıp kapattım. Daha fazla üzülsün istemiyordum. Güldüğünde ona baktım. Gözleri dolu gibiydi, ya da ben yaşlı gözlerimden dolayı net göremiyordum.

"Sergio bahsetti biraz. Sen de benim gibi, bir Türk kızına vurulmuşsun." Dudaklarım iki yana kıvrıldı hafifçe. Elis, çok özledim seni.

"Onu buraya getirmemi ister misin oğlum?"

Kabullenmişlerdi sanki, öleceğimi.

Kafamı yavaşça iki yana salladım. Elis buraya gelmemeliydi. Bilmemeliydi. Zaten bu halde olduğumu bilse konuşmadığımızı unutur hemen gelirdi, biliyordum. Sahi, hala konuşmuyor muyduk acaba? Belki de dayanamamış yazmıştı. Kesinlikle yazmıştı. Sergio'yla konuşmalıydım.

İtalyan Espresso|textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin