2.6

84.4K 5.2K 236
                                    

Dünyanın sonuna doğmuşum
Ya da ölmüşüm de haberim yok

Hayat zordu. Hayatım zordu. Yaşamak zordu. Annem ve babam ben küçükken trafik kazası geçirip ölmüşlerdi. Bensiz. Belki de onları bu yüzden affedemiyordum.

Hayır.

Bu yüzden değildi. Beni bıraktıkları bu dünya yüzündendi. Bir başıma bırakıldığım bu dünya yüzünden.

Annemler ölünce teyzem beni yanına almıştı. Eniştem beni hiç istememişti. Onun deyimiyle huzurlu yuvasını dağıtmıştım. Küçücük yaşımda... O evde kendimi bildim bileli sığıntı gibi yaşıyordum.

Elimdeki kağıtlar çekildiğinde Şeyma'ya döndüm. Ben de onu sevmezdim. Benim bir çocukluğum olmamıştı ama o, sanki benim yerime de yaşamıştı çocukluğunu. Gözlerimin önünde.

Elimden aldığı darp raporu ve biraz önce imzaladığım birkaç kağıdı katlayarak çantasına koyduktan sonra önüne dönerek yürümeye devam etti.

Şeyma'nın ısrarıyla önce hastaneye giderek darp raporu almış ardından karakola giderek şikayette bulunmuştuk. Ellerimde ve yüzümün sağ kısmında çok ciddi olmayan kesikler vardı ve pansuman yapılmıştı. Bir de başımın dönmesine sebep olan, yediğim tokadın eseri patlamış dudağım vardı. Onu da birkaç dikişle kurtarmışlardı.

Bok gibi hissediyordum. Canım acıyor muydu? Belki. Dudağım sızlıyordu hala fakat ruhum... Onu anlatmaya gücüm yetmezdi.

Evin bulunduğu sokağa girdiğimde adımlarım yavaşladı. Cehennem gibi. İçim şimdiden kavrulmaya başlamıştı. Nefret ediyordum bu evden.

"Şeyma," adımları durdu ve bana döndü. Saatlerdir yanımdaydı, gereksiz hiçbir şey sormamış, susmuş, beni bana bırakmıştı.

"Kimseye bahsetme tamam mı? Aramızda." Aramız. Aramız mı vardı bizim? Olabilirdi. Aramız çok güzel olabilirdi.

Bir an tereddüt etsede başını salladı. Tekrar önüme döndüğümde bu sefer onun konuşmasıyla tekrar durdum.

"Elis, sen yanlış bir şey yapmadın." Biliyorum.

"Kendini kötü hissetme olur mu? Ben yanındayım." Yanımdasın.

Başımı sallayarak yürümeye devam ettim. Yanımda yürüyordu. Yanım. Daha önce kimse yanımda olmamıştı. Önüme çıkarlardı genelde.

Okumak istediğimde önüme çıkan eniştem gibi.

Şeyma anahtarla kapıyı açmış geçmem için yol vermişti. Arkamdan o da girdi ve kapıyı kapattı. Gözlerim karşıyı bulduğunda Şeyma da yanıma gelmiş baktığım yöne bakmıştı.

"Neredesiniz bu saate kadar?" Eniştem ellerini beline yaslamış sorar biçimde bize bakıyordu.

"Geldik işte baba." Şeyma rahatça konuşurken ben kafamı başka tarafa çevirdim. Midem bulanıyordu.

"Elis! Git şu teyzenin altını değiştir." Enişteme bakmadan yönümü teyzemin kaldığı odaya çevirdiğimde kolumu tutan Şeyma'yla ona döndüm.

"Elis işten geldi yorgun." Enişteme bakarak konuşuyordu. Ardından bana döndü.

"Sen git yat hallederim ben." Şaşırdım fakat belli etmedim. Eniştem Şeyma'ya garip bakışlar atarken kafamı sallayarak arkamı döndüm ve kaldığım odaya girdim.

İşte şimdi kendimle baş başaydım. Her zamanki gibi. Yalnız. Bir başıma.

Kapının arkasındaki anahtarı çevirerek yere çöktüm ve sırtımı kapıya yaslayarak dizlerimi kendime çektim. Elimi ağzıma bastırdığımda saatlerdir önlemeye çalıştığım göz yaşlarım akmaya başlamıştı.

Canım yanıyordu. Ruhum acıyordu.

Ölmek istiyordum.

_____
Bölüm sonu...

İtalyan Espresso|textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin