5.8

62.7K 3.8K 282
                                    

Hoşgeldiniz...
____

-Aralık 2022, İtalya-

Gözlerimi kaçıncı kez olduğunu bilmediğim defa araladım ve oflayarak yattığım yatakta doğruldum. Aniden kalktığım için sıkışan kalbimle inleyerek elimi kalbime bastırdım. Ani hareketler yapmayı bir an önce bırakmam gerekiyordu.

Göğsümdeki ağrı azaldığında elimi çekerek ayağa kalktım. Bu sefer yavaş hareket ediyordum.

Yan tarafımdaki komidinde duran telefonumu alarak saate baktım ardından yatağın üstüne fırlatarak odadan çıktım. Saat gece yarısını çoktan geçmişti, Elis uyuyor olmalıydı. Hatta sadece Elis değil evdekiler de uyuyordu ki tüm ışıklar kapalıydı. Bir şeye çarpmamaya dikkat ederek, bu şeyler annemin vazolarıydı, bahçeye doğru yürüdüm. Biraz hava alırsam belki uykum gelirdi.

Arka bahçeye çıktığımda içime derin bir nefes çektim. Nefes almak, alabilmek güzeldi.

Sağ tarafıma doğru yürüdüğümde az ileride salıncakta oturan ablamı gördüm. Sanırım uyuyamayan bir tek ben değildim.

Yanına yaklaşarak salıncağa oturduğumda dönerek kısa bir an bana baktı ve elindeki küçük kasenin içinde olan dondurmadan bir kaşık aldı.

"Neden uyumadın bu saatte?" Salıncak ileri geri yavaşça sallanırken gözlerimi kapattım.

"Uyku tutmadı. Sen neden uyumadın?" Dondurmadan bir kaşık daha aldı ve yemeden önce beni yanıtladı.

"Uyku tutmadı." Durgun görünüyordu.

"Ayrıldınız mı?" Birkaç aydır süren bir ilişkisi olduğunu biliyordum ama sanırım ayrılmışlardı.

"Sen nereden biliyorsun?" Gözlerimi açarak ona döndüm. Meraklı gözleri üzerimdeyken konuştum.

"Akşam sen telefonla konuşurken duydum." Dudaklarını büzerek önüne, dondurmasına döndü.

"Sanattan anlamayan zevksizin tekiydi zaten." Güldüğümde bana dönmesiyle dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Yalnız sen de sanattan anlamıyorsun." Anlamıyordu. Onun işi kesinlikle matematikti.

Gözlerini devirdiğinde bakışlarım elindeki dondurma ve bana bakmayan yüzü arasında gidip geldi. Üzerinde pek de kalın olmadığını düşündüğüm bir hırka vardı.

"Hava soğuk değil mi?" Elindeki kaşığı kasenin içinde döndürükten sonra dondurmanın bir kısmını kaşığa aldı.

"Üşüdüysen içeri geç Leo. Hasta olursun." Derin bir nefes alarak oturduğum yerde biraz kaydım ve başımı salıncağın arkasına yasladım.

"Zaten hastayım." Elindeki kaşık bir süre havada durduktan sonra derin bir nefes aldı ve ağzına götürdü. Yutkunduğunda kaşığı kaseye bıraktı.

"Artık iyileşeceksin." Umut vardı.

"İyileşirsem beni sever misin?" Gözleri bana döndüğünde kaşlarını çattı. Beklediğim tepkiydi.

"Seni zaten seviyorum Leo." Biliyordum. Belli etmesekde birbirimize bağlıydık.

"Özür dilerim." Ben hala ona bakmazken onun gözleri üzerimdeydi.

İtalyan Espresso|textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin