Bir saat önce.
İlahi bakış açısı.Helikopterden inmiştik. Olay yerine doğru gidiyorduk.
Yaklaşık bir saat yürüdük ve herkes yerine geçti.
"Evet gençlik. Kurt sen hazırmısın?"
"Hazırım komutanım!"
"Bir haraketlilik olursa söyle bize. Başçavuşum ve sağlıkçı, siz bizleri korumak görevindesiniz. Yerimizden çıkmamız gerektiği zaman canımız size emanet."
""Emredersiniz komutanım!""
"Çırak ve çaylak. Operasyonun sonunda siviller size emanet. Sizin göreviniz onları korumak. İçeride kadınlar ve çocuklar var, özellikle dikkatli olun. Hepsini sağ istiyorum."
""Emredersiniz komutanım!""
"Bende o Çakır itinin peşine düşeceğim. O adamı almadan çıkış yok!"
""Emredersiniz komutanım!""
"Haydi aslanlarım, sizlere güvenim sonsuz! Kurt'un atışı ile başlıyoruz."
Kurt ilk atışı attı ve çatışma başladı. İlk başta iyi gidiyorduk ama çocukları ve kadınları bir anda dışarı çıkarıp kendilerine siper ettiler.
"Durun! Atışları durdurun!" Demem ile durdular ve Çakır konuşmaya başladı.
"Gomutaaan Gomutaaan! Sen beni salak mı sandın?" Dedi gülerek. Hiç tereddüt etmeden "Evet!" Diye bağırmam ile bir anda ciddileşti.
"Bak gomutan hanım. Şimdi seninle güzel bir anlaşma yapacağız. Ya size bunları vereceğiz ve seni alacağız, yada bunlar ölecek. Seç gomutan, seç!" Hay sikeyim.
"Komutanım ne yapacağız!?" Dedi Kurt.
"Ne yapacağımız belli Kurt. Bizim amacımız bu sivilleri kurtarmak ve yaşatmak. Bizim işimiz ve görevmiz bu. Şimdi siz bu sivillerin kılına zarar gelmeden buradan uzaklaştıracaksınız, bende onlarla gideceğim." Dedim sesimi net çıkararak. Bu karara bir kere varmıştım, geri asla dönmezdim.
"Olmaz komutanım, sizi bırakmayız, yapmayın, bir çaresi olmalı!" Dedi Çaylak tane tane.
"Bu bir emirdir. Siviller yaşayacak. Duydunuz mu beni?" Sonrasında Çakır'a döndüm ve bağırdım ona doğru.
"Tamam, kabul! Ben geleceğim, sivilleri askerlerim alacak! Tek anlaşma dışı hareketinde kimse umrumda olmaz, kendimi bile umursamam ve sıkarım kafana. Onların kurtulduğuna emin olmadan sana teslim olmam." Son cümle canımı yakmıştı. Ben bu itlere teslim oluyordum.
"Demek sonunda kavuşuyoruz, tamamdır gomutan hanım. Mahmut, götür sivilleri asgerlere." Dedi yanındaki adamlara.
Mahmut denilen adam sivilleri getirirken onlara doğru yürüdüm ve arkamdan bir ses geldi.
""Hakkımız size helaldir komutanım!"" Hepsinin bu şekilde bağırması beni mutlu etti. Onlara doğru döndüm ve hafif tebessüm ettim.
"Benimde hakkım size helaldir aslanlarım. Dediklerimi unutmayın." O sırada tüm sivilleri bizimkiler almıştı. Arkalarına baka baka tereddütle gittiler ama gittiler. Bu benim emrimdi.
"Üstünü arayacağız gomutan." Dedi piç kurusu.
"O itlerin bana dokunmaz. Tüm silahlarımı gözünün önünde çıkaracağım." Dedim ve üzerimdeki tüm silahları çıkardım.
Sonrasında ise ellerimi yana açıp etrafımda döndüm. Bir anda kolumdan tutup kafama çuval geçirdiler. Ellerimi ip ile bağladılar. Bilmiyorlar ki kolumda bıçaklı bileklik olduğunu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EMRET GÖLGE
Ficção AdolescenteBir kadın var, acısından kendini dağlara kapatan. Bu öyle büyük bir acı ki, dağlara gölge olacak kadar büyük hemde. O Gölge. Teröristlerin gölgesini bile göremediği Gölge. Ece... Gölge'nin ardındaki, güneşe aşık kız. Bu hikaye, güneşe aşık kızın gü...