Şimdi helikoptere biniyordum. Yüzümü kapatan maske bunaltmaya başlamıştı ama helikopteri kullanan asker buradayken çıkaramazdım.
Biraz zaman geçtikten sonra asker bana seslendi.
"Komutanım, iki dakikaya inişe geçeceğiz." Demesiyle kafamla onayladım onu.
Bir kaç ay öncesine kadar buralara uğramazdım aslında. Dağlardan inmezdim. Her zaman kötülerin arasında kötü rolü yapardım.
Ama artık üstlerim çağırıyordu. Önemli görevler oluyordu ve onun için ortak bir plan hazırlamak zorunda kalıyorduk.
Helikopter yavaş yavaş inişe geçtiğinde dikleştim. Dışarıya baktığımda üstlerimin hepsinin beni beklediğini fark ettim.
Helikopter indikten sonra aşağıya indim ve tekmil verdim.
"Gölge, emret komutanım!" Dedim. Nereli olduğumu söylememiştim çünkü Gölge insan değildi, içimde yarattığım, timimin vesile olduğu kana aç bir canavardı.
"Rahat asker. İyi iş çıkardın. Kimse görmeden içeriye geç, üzerini değiştir. Odamda bekliyor olacağım seni." Dedi.
"Emredersiniz komutanım." Dedim ve arkamı dönerek asker adımlarıyla yürüdüm.
Helikopterin iniş yaptığı yer karargahın terasındaki bunun için ayrılan yerdi. Aşağıya inince dikkat çekmemek için maskemi burada çıkartıp çantama attım ve öyle aşağıya indim.
Buradaki odama girip kısa bir duş aldım ve hemen kamuflajlarımı giyip albayın odasına ilerledim.
"Albay içeride mi?" Diye sordum odanın kapısındaki görevli askere.
"Evet komutanım, hemen haber vereyim." Dedi ve kapıyı tıklattı. İçeriden onay alınca girdi ve kısa sürede geri çıktı.
"Şenol albay sizi bekliyor komutanım." Demesiyle kafamı salladım ve içeriye girdim.
"Ece Kara, İzmir, emret komutanım!" Dedim tekmil vererek. Gölge'yi içime hapsettiğim için şu an tekmil verirken nereli olduğumu söyleyebiliyordum.
"Rahat asker. Otur." Oturmadım saygıdan.
"Bu bir emirdir." Demesiyle direkt oturdum. Emir, demiri keserdi.
"Nasılsın asker? Özlemiş misin dağlarını?" Diye sordu gülerek.
"Özlemişim komutanım. Buralar pek bana göre değil. Meğersem ben dağlar için doğmuşum da haberim yokmuş." Dedim bende. Şenol albay çok samimi biriydi. Tabi yeri geldiğinde kabus gibi bir adam olabiliyordu.
"Ne yapalım artık? Dağların olduğu kadar, bizlerin de Gölge'ye ihtiyacı var." Dedi.
"Sağolun komutanım."
"Buraya seni çağırmamın asıl sebebi, sana bir haber vermek. Tayinin çıktı Ece. Hemde Mardin'e." Dedi. Beklediğim bir şeydi bu. Yakın bir zamanda olacağı kesindi zaten.
"Tamamdır komutanım." Hayatımda çok bir değişiklik olmayacaktı. Aynı yalnızlık, aynı eşyalar, aynı motor, aynı Gölge, aynı Ece...
"Bir hafta süren var. Git hazırlan, hem biraz tatil her insana iyi gelir." Demesiyle hemen ayağa kalktım ve hazır ol pozisyonunu aldım.
"Yolun açık olsun kızım. Dikkat et." Dedi.
"Sağolun komutanım. Hoşçakalın." Dedim ve selam verip çıktım odadan.
Geri odama gidip eşyalarımı topladım ve güya evim olan, ama süs gibi duran yere yürümeye başladım. Çok uzak değildi evim.
Aslında motorum vardı. Ama onu bir asker arkadaşıma emanet etmiştim ve ondan direkt Mardin'e göndermesini isteyecektim.
Motor ile gidemezdim çünkü eşyalarım vardı ve yolum uzundu. Bu nedenle uçak ile gidecektim.
Eve yürürken bir yandan da telefonumdan uçak bileti bakıyordum.
...
DÜZENLENDİ.
🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EMRET GÖLGE
Fiksi RemajaBir kadın var, acısından kendini dağlara kapatan. Bu öyle büyük bir acı ki, dağlara gölge olacak kadar büyük hemde. O Gölge. Teröristlerin gölgesini bile göremediği Gölge. Ece... Gölge'nin ardındaki, güneşe aşık kız. Bu hikaye, güneşe aşık kızın gü...