En kötüsü hissizlikti.
Üzülememek yakıyordu canımı.Ya da canımın yandığını hissedemeyecek kadar kötü durumda olmak.Bu kadardı yani? Oysa ben Toprağı çok daha farklı sandım. Gözlerimi açtığımda sessizce,bir şey demeden..
Sahi ne olabilirdi? Toprak ve Hira diye bi kavram yoktu.Tam var olacakken kaybolmuştu. Toprak onu saklamıştı, bir daha hiç olmayacak bir sonsuzluğa bırakmıştı. Artık bende kendi hayatıma kaldığım yerden devam edecektim.Böyle olmalıydı.Gerçek olan Toprak veya aşk değildi gerçek olan hiç Toprağın olmayışıydı. Bundan sonra da olmayabilirdi. Beni sahilde terk eden bir ege'den sonra Toprak da gitmiş kimin umrunda ki? Hastaneden eve geldiğimizden beri yataktaydım.Bahanem vardı "yorgunum". Bu beni bir süre idare ederdi. Kimseye güçlü görünmeye çalışan kız olarak görünmek istemezdim.Aslında tam da böyleydim ya neyse. Sanırım yine tek kurtarıcıma sığınacaktım.
"Uykuya".
YARENUR'DAN
Benim saf bir o kadar da masum arkadaşım hiç bir şeyi bilmiyordu.Aslında bizde yeni öğrenmiştik. Toprak hastaydı.Çok hastaydı.Ve bu hastalığını öğrendiğinde diğerleri gibi yanında Hira'yı istememişti. Ona zarar vermekten çok korkuyordu. Nasıl olur da kendinden çok sevdiğini düşünürdü? Aşk insana neler yaşatıyordu neler yaptırıyordu böyle? Hira bilmiyordu ve bilmeyecekti de. Toprak beraberinde bir insanın da hayatını üzgün geçirmesini istemeyecek kadar merhametliydi.Ama Hira böyle bilmemeliydi.Eğer gerçekleri bilirse Toprak ona acıdığını düşünecek ve daha da yıkılacaktı.En iyisi Hira'nın bu zorlu başlamadan bitmiş olan aşk sürecini atlatmasını beklemekti. Sonra ne olacaktı kimse henüz bilmiyordu. En iyisi bu olmalıydı. Toprak gidecekti. Başka şansı yoktu.Keşke iyileşebileceği bir sey olsaydı o zaman bir umudumuz olurdu. Artık bana düşen görev ise Hira'yı tekrar hayata döndürmekti.Ben iyim diyerek sadece kendini kandırıyordu. Düşüncelerimi doğrulayıp çıktım evden.
Hira tam da tahmin ettiğim gibi odasıdaydı.Annesi de her şeyi bildiği için geriye kalan tek şey Hira'ya destek olmaktı.Toprağı unutmadan.
Odasının kapısını sessizce açtım dolabının arka kısmına oturmuş,bacaklarını kendine çekmiş hıçkırıklarını içine atmaya çalışan bir Hira. Bir şey söylemek mümkün değildi.Ağzımı açsam saçmalayacaktım. Ah benim şanssız arkadaşım keşke yaşanmasaydı bütün bunlar. Oturdum yanına bir süre bende onun gibi duvara baktım.Hira küçüklüğünden bu yana ne zaman üzülse geleceği bir yerde burası oluyordu. O duvara bakar saatlerce düşünürdü.
Başını göğsüme koydu,sessizdi. Konuşacak hali yoktu. Bu sessizliği bozan dudaklarının arasından kaçan küçük bir hıçkırık oldu. En yakın arkadaşımın bu haline gözlerim direnemiyordu. Bir kaç damla bırakmıştı kendini çoktan.
-Hira,konuşmak ister misin ?
Ben hayır demesini beklerken birden ayağa kalktı.Elinin tersiyle gözlerini sildi.Sesini biraz yükseltip konuşmaya başladı.
-Sevgilimden ayrılığım gün sana geliyorum.Gelirken onunla karşılaşıyorum.Kalbimi titretiyor adeta içime işliyor ses tonu.Ayrılığın etkisindendir diyorum ama yok beynimi esir alıyor.Aradan geçen zamanda ukala tavırları beni deli etmekle birlikte ona yakın kılıyor.Sonra ona şekil vermemi istiyor,yanlış anlaşılmalar oluyor düzeltmek için ona gidiyorum,her şey yoluna girecekken kucağıma düşüp bayılıyor beni de beraberine getiriyor. Ve gözlerimi hastanede açtığımda yok! Gitmiş. Ben daha gözümü açmadan iyi olduğumu düşünüp gitmiş. Bu mu iyi olmak? Ben neden öyle hissedemiyorum? Neden kalbim sığmıyor göğüs kafesime? Aşk. Evet aşk olacaktı ama şu an sadece nefret ediyorum. Ortada kalan tek şey bu nefret.
Keşke şimdi duyursam ona sesimi keşke. Hayatımda yeri yok onun ve asla olmayacak. Senden nefret ediyorum TOPRAK SARRAF...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR DAMLA GÖZYAŞI
RomanceBundan aylar öncesi kimisi için sıradan bir kış günü iken benim dönüm noktam olacağını nereden bilebilirdim ki ? 04.01.2014 havanın soğukluğundan çok heyecandan titriyordum. iç sesim kötü bir şey olacak diye tırnaklarımı kemirmeme sebep olsa da kend...