1. Bölüm: Talihsizlik

436 31 5
                                    



Islak kaldırımlar, yağan yağmur sesleri ve ardından açan gökkuşağı adeta göz kamaştırıyordu. Şimdi şu güzel havada balkona çıkıp kahve içmek vardı.

"ımmh"
"Hayali bile güzel fakat dükkana geç kalırdım."
"Patrondan fırça yemek istemem onun yerine dükkanda içebilirim!
"Neyse, hazırlanmalıyım."
"Omuzuma gelen saçlarımı bağladım."

Beyaz gömleğimi üstüme geçirip, bol siyah pantolonumu giydikten sonra, convers ayakkabılarımı da giyip merdivenlerden indim.
Sesler duyuluyordu. Sokakta oynayan çocukların o neşeli bağırışları beni çocukluğuma götürmüştü.

Ne eğlenceli şeyler yapardık arkadaşlarımla.. Şöyle bir hatırladım da çılgınlar gibi eğleniyormuşuz.. Fakat her şey çocuk iken güzelmiş diyerek geçmiş baloncuğumu patlattım. Karşı binamızdaki evin en alt katında bir fırın vardı, oranın sahibi o kadar iyi kalpliydi ki çocukları mutlu etmeyi çok seviyordu.

"Canım Hayri amca ne tatlı şeysin sen öyle ne güzel bir yüreğin var derdim."
O da
" O senin kalbinin güzelliği Aresciğim." derdi..

Çoğu zaman ailem evde olmadığı için oraya giderdim karnımı doyurur, Hayri amcaya yardım ederdim. O gerçekten bambaşka biriydi,
Hayatıyla ilgili sorunlarını iş hayatına yansıtmazdı.Hep pozitif olmaya çalışırdı, sanırım hayat felsefesi buydu.

Annem ve babam artık onu da aileden biri olarak görüyordu.
Bu durum beni çok mutlu etmişti. Kalan yarım asırlık ömründe tek başına değil, bir çekirdek aile içerisinde yaşayacaktı. Belki de artık çalışmayıp kendine vakit ayırma zamanı gelmişti.

Peki ben ne zaman kendim için bir şey yapacaktım? sürekli başkalarını düşünerek hayat geçermiydi? elbette ki geçmezdi bir hayalim olmalıydı ileride yapabileceğim bir iş,meslek olmalıydı.

Hâlâ kendimi arıyordum ne için vardım kim için vardım? bu soruların hepsini zaman gösterecekti. Hızlı adımlarla metroya yürümeye başladım, ama yürüyerek olmayacağını anladıktan sonra telefonumu açıp en yakın martıyı arattığımda Salhane'de olduğunu öğrendim.

Yaklaşık on beş dakika içerisinde martıya ulaşmıştım OR kodu okutup martıyı açtım ne kadar tehlikeli de olsa bu riski göze almalıydım. Otobüse binip akşamın altısında o trafiği çekeceğime kenarılardan gitmek daha mantıklıydı.

Martıyı kullanırken birden telefon çaldı, ben de bir elimle kullanmaya,diğer elimle de açmaya çalışırken bir anda dengemi kaybedip düştüm. Başım kanıyordu mikrop kapmaması için bir mendil alıp başıma tuttum ve martıyı yerden kaldırarak arayan kişinin kim olduğuna baktım.

Almira'nın babası, patron bir de mesaj atmış. Bir insanı kovmak isterken mesaj mı atılır?! sinir krizi geçirdim hemen patronu aradım.

- Kovulmuşum ne hakla?
- Zamanında gelmediğin için işine son verildi.

BİZ BİR "BİZ" OLAMAYIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin