56. Bölüm: Müjde

20 13 0
                                    

Öğretmen atıldı.

- Gerçekten mi, kitap yazıyorsun öyle mi?
- Evet hocam.
- Konusu nedir?
- Hocam eğer bir gün çıkarırsam süpriz olsun, Raflarda görürsünüz zaten.
- Spoi vermiyorum diyorsun yani.
- Öyle hocam, süpriz kalsın.

Ares Öğretmene gülümsedi. Onu dinlediği için teşekkür etti. Onunla bir saat boyunca beraber olduğu için izin kağıdı verdi. Ares kağıdı alıp sınıfa çıktı. Tam girecek iken zil çaldı. Öğrencilerin çıkmasını bekledi. Ardından içeri girip izin kağıdını defterin arasına koydu. Öğretmeni görememişti, sınıftakilere sordu.

- Arkadaşlar ders Edebiyat değil mi?
- Evet Edebiyat.
- Ee hoca nerede?

Asya atıldı.

- Sen gelmeden beş dakika önce çıktı.
- Anladım sağ ol.

Ares yerine oturdu, yarım kalan kitabına devam etti. Kulaklığını da takıp, en sevdiği onu rahatlatan şarkıyı açtı.

Düşündü, düşündü, düşündü...

" Sessiz bir karanlıkta oturmuş bir silüet... ellerini dizlerine koymuş, kafasını dizlerine yaslamış, gözlerini yummuş çırılçıplak bir su birikintisinin üstünde oturuyordu öylece. Uzakta, ötede bir ışık beliriyordu, ondan giderek uzaklaşan... kayboluyordu o ışık saniyelerce, saliselerce... koşmak istedi silüet ona ulaşmak, yetişmek istermişçesine..."

Ares hem yazıp hem de dışından söylediğinin farkında değildi. Arkasında duran Edebiyat Öğretmeni ona dokundu. Ares kulağına takılı olan kulaklığı çıkardı.

- Efendim hocam, geldiğinizi görmemişim özür dilerim.
- Yok daha derse geçmedim, ama bu yazdığın paragrafı çok beğendim. Ares istemsizce mutlu olmuştu bir bakımdan da şaşkındı, sordu;

- Hocam siz nasıl okudunuz ya?
Ee sen dışından okuyunca haliyle biz de duyduk.
- NE DIŞIMDAN MI OKUDUM?
- Evet dışından okudun canım.
- Hocam afedersiniz gerçekten bu huyumdan nefret ediyorum.
- Ares şöyle yapma biz gayet mesut olduk yazdığın paragraf gerçekten çok güzeldi.
Devam et sen de sen ne yapıyorsun böyle bir sürü sayfalar?
- Hocam kitap yazıyorum.
- Ares gerçekten mi?
- Evet hocam gerçekten.

Canan Hoca duygulanıp ona sarıldı.

- Tebrik ederim seni kuzucuğum, çok güzel bir haber bu mutlaka kutlamalıyız!
- Hocam...

Ares ne diyeceğini bilemedi, utanıp güldü ve teşekkür etti.
Canan Hoca'nın yerine geçmeden önce aklına bir fikir geldi ve Ares'e seslendi.

- Ares kuzum benim aklıma bir şey geldi.
- Ne geldi hocam.
- Sen şimdi kitap yazıyorsun ya ben de senin bu kadar önemsediğini, yazdığını gördüm ve kendi kendime dedim ki Canan neden Ares için bir yazarlık kursu açmayasın?

Ares kulaklarına inanamadı, sevinçle istemsizce bir çığlık attı Ares oturduğu yerden kalkıp Canan Öğretmenine sarıldı.

- Hocam beni o kadar çok mutlu ettiniz ki nasıl teşekkür etsem bilemiyorum.
- Rica ederim kuzucuğum böylesine ilgili olan bir öğrencimin elimin, avucumun içinden kıyıp gitmesine izin veremem. Zaten dersimde de başarılısın o yüzden bunu yapmam gerektiğini düşündüm.
- Çok iyi düşünmüşsünüz hocam gerçekten iyi ki varsınız.
- Sen de iki varsın yavrucuğum, yarın okul çıkışı kütüphanede hakkında konuşuruz hikaye'nin.
- Tamam hocam.

Canan öğretmen yerine geçip, yoklamaya aldı ardından derse geçti. İlk ders zamirleri anlattı, Daha sonra öğrencilere sorular sorarak pratik yapıp akılda kalıcı olmasını sağladı.İkinci derste herkesin kitap okuduğunu gören Canan Hoca mest olmuştu. Kendisi de Martin Eden'in kitabında kaybolmuş, o her satırın da güzel sözcüklerin, o kitabın kokusunu duyuyor mutlu oluyordu.

BİZ BİR "BİZ" OLAMAYIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin