30 - yılanlık ve hoşnutsuzluk

449 96 647
                                    

_____

BÖLÜMÜN OY SINIRI 70'TİR. OYLAMAYI VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN!!!
_______





⋇⋆✦⋆⋇

İki oğlan Gryffindor Ortak Salonu'nda ki kırmızı koltuğa yayılmış şekerleme yerken sohbet ediyorlardı. Buldukları gizli geçit ve James'in de pelerini sayesinde işleri çok kolay ilerliyordu.

Sirius'un grileri arada düşünceli bir edayla bakıyordu. Şekerlemeleri yerken aynı zamanda Slytherin kızını düşünüyordu. En son uzun bir süre uyanmadığını öğrenmişti ve kendini bir anda onu merak ederken bulmuştu.

Meraklı bir kişiliği olduğu için bunu sorun etmedi. O herkes için endişelenirdi. En azından öyle sanmak istiyordu.

"Dostum, arada bir gözlerin dalıyor. Neyin var?" dedi James temkinlice. "Yine ailenden bir mektup aldıysan bana söyleyebilirsin, biliyorsun değil mi?" dedi yerinde dikleşirken.

Sirius "Bir şeyim yok." diyerek omuz silkti ve düşüncelerini bir yana bırakmaya çalıştı.

James tek çocuktu ve ailesi tarafından şımartılarak yetiştirilmişti. Tek çocuk olmasına karşın etrafındaki tüm arkadaşlarını kardeşi gibi görürdü ve onların canını sıkan şey onunda canını sıkardı. Onları keyifsiz gördüğü her an morallarini düzeltemiyor diye kendini işe yaramaz hissederdi.

Özellikle de Sirius'a karşı. Sirius onun en yakın arkadaşıydı, hatta daha da ötesi kardeşiydi. Onla ayrı geçirdiği tek bir an bile yoktu. Sirius'un yüzündeki herhangi bir değişiklikten bir şeylerin ters gittiğini anlardı.

Geçen aylarda Lestrange kızının yolladığı mektupla arkadaşındaki değişimi elbette fark etmişti. Normal davranıp gülüp eğleniyordu ama James hissediyordu işte. Sirius'u çok sıkmak istemedi mektup konusunda, zamanı gelince anlatacağını biliyordu. Bir gün Sirius yine bir kabustan uyandığında James'te kalkıp onunla ilgilenmişti. Sonra Sirius sakinleşene kadar onunla beraber ortak salonda oturup sohbet etmişti. Anaç bir yanı vardı James'in.

O gün Sirius mektup için neden bu kadar düşündüğünü James'e anlatmıştı. Korkularından ona bahsetmişti, olabilecek şeylerden. Lestrange kızının mektupta yazdığı şeyler sanki Sirius'un hassas noktalarını biliyormuş gibi yazılmıştı. Yazdığı şeylerin doğru olmadığına Sirius'u inandırmak oldukça zor olmuştu. Elbette öyle biri değildi Sirius. Bilerek kimseye -en azından suçsuz olan kimseye- zarar gelmesini istemezdi, sadece o an yaptığı şeyin sonucunu fark edememişti. Bazen sonucunu düşünmeden bir şeyler yapardı.

Sorun kızın yazdıklarından çok evde olan şeylerdi de ayrıca. Sirius'un berbat aile hayatı James'in kaldıramayacağı türdendi. Sirius'un yaralarını fark ettiğinde kendine gelememişti bir süre. Midesi bulanmıştı, canından çok sevdiği arkadaşına annesi tarafından -hatta ona anne bile denmez bir canavar tarafından- zarar verilmiş olmasını kaldıramamıştı.

O gün James canından çok sevdiği dostundan bir söz vermesini istemişti. Bir gün olurda o ev denilen işkence merkezinden kurtulmak isterse geleceği ilk yerin kendi evi olacağından emin olmuştu.

James elalarını arkadaşına dikip önünden şekerlemesini aldı. Buna karşılık Sirius elini havaya kaldırıp "Hey!" diye söylendi. "Ne düşündüğünü söylemezsen vermem." dedi sırıtıp kendini kanepeye yaslarken. Bu sırada ağzına bir şekerleme atmayı da ihmal etmemişti.

Sirius pes ederek ofladı, neticede söyleyemeyeceği bir şey değildi. "Lestrange'in iyi olup olmadığını kontrol etmek istediğimi söylesem çok mu garip kaçar?" dedi yüzünde garip bir ifadeyle.

𝑨𝒏𝒈𝒆𝒍𝒖𝒔 𝑪𝒖𝒔𝒕𝒐𝒔「ˢⁱʳⁱᵘˢ ᵇˡᵃᶜᵏ」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin