------
SELAMLAAAR OY LİMİTİMİZ 50 OY. KEYİFLİ OKUMALAR YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.
------19 Mart 1974
Bu günlük derslerimi bitirmemin ardından ortak salonda, şöminenin yanındaki koltuğa uzanmış yatıyordum. Ortak salonda bir uğultu vardı ama bu rahatsız edici bir uğultu olmanın aksine insanı canlı hissettiren bir uğultuydu. Yan taraftan şöminedeki yanan odunların cızırtıları ve sıcaklığı vardı.
Ortadaki büyük oval masada birkaç öğrenci ders çalışıyordu. Walden Macnair ve Augustus Rookwood hararetli bir şekilde tartışıyorlardı. Aynı zamanda SDB seneleri olduğu içinde üzerlerin bir gerginlik vardı. Aslında bu ikili her zaman gergin ama her neyse ben bunu SDB seneleri olmasına vereceğim. Onların oturduğu kısmın tam karşısında Rabastan ve arkadaşları oturuyordu. Yanlışlıkla Kendrick Nott'la göz göze gelince ona gülümsedim -panikle ne yapacağımı bilememiştim- ve Hardy Flint üstüne alınıp bana abartılı bir şekilde göz kırptı.
Ortak salonun diğer bir köşesine baktığımda Evan, Barty ve Emery Bulstrode'la beraber birkaç öğrenci durmuş tüküren bilye oynuyorlardı. Barty son derece ciddi bir şekilde dilini dudağında gezdirirken hamlesini yapmıştı. Ama buradaki olay pek ilgimi çekmediği için etrafta gözlerimi gezdirmeye devam ettim.
Biricik Regulus'um diğer bir oval masada oturmuş Zabini ve Crabbe denen çocuklarla iksir ödevini yapıyordu. Beni görünce minikçe sırıttı. Yüzündeki hafif değişimi fark eden Crabbe bakışlarını bana çevirince ona korkutucu sayılacak bir bakış yollamamla geri önüne döndü ve Regulus kendi kendine kıkırdamamak için zor duruyor gibi görünüyordu. Hemen çaprazlarına oturmuş kızı hemen tanıdım. Erica Macnair salağı. Reggie'm onu ilk seneden beri hiç sevmez. Ama şu an bakılırsa kız gözünü ondan alamıyor. Hayır, hayır, hayır. Evladımı kimseye vermeye hazır değilim. Neyse şu anlık bunu kendime saklayacağım. Dalga geçip Regulus'u hayattan bezdirme kısmını iksir ödevini bitince halledeceğim. Önce ödevini yapsın, işte böyle de düşünceli bir arkadaşım.
Emiliana Flint ve Estella Parkinson diğer bir köşede insanları izleyip sohbet ediyorlardı. Bir an gözleri Rabastanların oturduğu yere sabitlenip konuşmaya başladıklarında kaşlarımı çattım. Ne var sanki o masada o kadar ilgi çekici olan? Neyse iyi düşüneyim Flint'in abisi o masada belki de onunla alakalıdır. Diğer türlüyse bile beni ilgilendiren bir şey yok.
Parkinson birkaç hafta önce yaşanan olaydan sonra benimle aynı ortamda tek başına kalmamaya özen gösteriyor. Benimle konuşmuyor, laf atmıyor ve göz göze gelince gözlerini kaçırıyor. Haklı olarak. En azından ondan kurtulmuş oldum.
Slytherinler bu olaya o gün hiç takılmadı. Çünkü bu bizim için normaldi. Şu an bile herhangi biri başkasını öldürmeye teşebbüs edebilir ve biz dünyanın en normal şeyiymiş gibi oturup izleriz. Başka ne yapacağız sanki, durduracak değiliz ya?
Bu olayı atlatmam Reggie ve Evan'la konuştuktan sonra kolaylaştı. Sonuç olarak onu öldürmemiştim. Aslında onlara da bir nevi yalan söylemiştim problemim o değildi. Yani o konuda da her şeyin üst üste gelmesiyle kendimi kötü hissetmiştim ama daha çok annemden nefret edip onun gibi olma fikri kötü hissettirmişti. Birde şu geçmeyen yaraları gördükçe kan beynime sıçrıyordu. Çok sevdiğim böğürtlen kokusundan nefret etmiştim artık. Görünmemeleri için o şeyi sürüp duruyordum. Orda olduğunu biliyorum ve sonsuza kadar taşıyacağımı ama yokmuş gibi davranmak güzel.
Aniden gelen sinir krizlerim azaldı. Şu an daha kontrollüyüm. Bazı geceler kabuslarım devam ediyor ama alıştım artık. Bu hayatta en sevdiğim şey uyumak olabilir. Her şey geçiyor diye severdim uyumayı ama berbat kabuslar yüzünden uyumaktan bile zevk alamıyorum artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑨𝒏𝒈𝒆𝒍𝒖𝒔 𝑪𝒖𝒔𝒕𝒐𝒔「ˢⁱʳⁱᵘˢ ᵇˡᵃᶜᵏ」
Fanfiction"Şu safkan balosu işini de unut kendine başka safkan bir arkadaş bulursun." "Zaten öyle bir baloya bir kanıbozukla gitmektense ölmeyi tercih ederim." .... "Dün bir kanıbozukla gitmektense ölmeyi tercih ederim dedin. Bende ölümünün nasıl bir şey olac...