__
OY SINIRI 40
Şimdiden iyi okumalar yazmayı çok sevdiğim bir bölüm oldu oylarınızı yorumlarınızı ve fikirlerinizi bekliyorum.
__12 Şubat 1974
Şubat ayının ikinci haftasına gelmiştik ve zindanlar her zaman olduğundan daha da soğuktu. Kışın soğuğu beni hasta etmişti zaten devamlı zindanların soğuğu yüzünden yataktan çıkmak bile istemezdim şimdi de sırf yataktan çıkmamak için arkadaşlarımı bensiz Büyük Salon'a gitmeye zorlamıştım. Onlar yemeklerini yerken bende yatakhanede oturup pencereden göl manzarasını izleyerek gelecek KSKS dersini düşünüyordum.
Önceden şu böcürt mevzusunu öğrenmiştik ama hâlâ üçüncü sınıflar olarak bu konuyu uygulamamıştık. Gelecek hafta ilk dersimizde uygulamalı olarak işleyecekmişiz. Bunca zaman geçti ama ben hâlâ en çok korktuğum şeyi bilmiyorum bilsem en azından hazırlıklı olurum. Bende diğer insanlarla beraber öğrenmiş olacağım.
Geçen Aralık'ta Noel için eve gitme düşüncesi açıkçası tüylerimi ürpertiyordu orayı sevmiyorum. Belki tuhaf gelebilir yani insan nasıl doğup büyüdüğü evi sevmez ama orada yaşadığımı hissetmiyorum sadece bir iskeletmişim gibi ve kendime biçilmiş rolü oynuyorum -ya da oynamaya çalışıyorum.- Burada kalmayı düşünmüştüm başta ama ailemin buna kesinlikle karşı çıkacağına emin olduğum için bizde Noel tatilini en iyi hale getirmek için birkaç şey düşünmüştük.
Noel'de Nott ve ailesinin bize katılacağını Rabastan sayesinde öğrenince bende buna karşılık Regulus ve ailesini bize davet etmek istedim. Evan'ı da davet edecektim ama gelemeyeceğini söyledi, bende onu fazla sorgulamadım. En azından Regulus gelecekti.
Geldiklerinde her zamanki gibi sıkıcı bir yemek geçti ama en azından Regulus olduğu için kendi başıma sıkılmamıştım. Aileler bomboş konuşuyordu ve alakası bir şekilde Nott'un ailesi beni seviyor sanırım. Zaten babası babamla okulda yakın arkadaşmış annesini bilmiyorum.
Geçen sene Regulus'ta aramıza katıldığından beri Evan hediyeleşme fikrini ortaya atmıştı. Bu fikre en çok keyiflenen Evan ve ben olmuştum zaten çoğu konuda fikirlerimizin aynı olduğu göz önünde bulundurursak bu hiçte şaşırtıcı değildi. Beraber hediyeleştikten sonra eve gittik ve Noel'im ilk defa kötü geçmedi diyebilirim hemde Black'te bizle olmasına rağmen.
Her zamanki gibi somurtmuştu ve bizimle konuşmamıştı. Pek şaşırmadım. Zaten mektubu ona yolladığımdam beri beni görmezden geliyor. İstediğim gibi onu sinirlendirip kötü hissettirdiğim anlamına geliyor bu o yüzden bu durumdan memnunum. Regulus da benimle uğraşıp laf atmadığı için durumu sorguladı ama ona ne yaptığımı anlatmadım o da sorgusunu kesti. Muhtemelen bir şey yaptığımı biliyordur ama ben anlatmadığım için üstelemiyor.
Regulus'la beraber neredeyse her gece Evan ve Barty'den gizli ortak salonda oturup dedikodu esnasında şekerleme yiyoruz. Ben ona kendi sınıfımda olanları anlatıyordum o da bana kendi sınıfındakileri ağzımız şekerlemelerle doluyken milleti yargılıyorduk dışarıdan görülse fazlasıyla rezildi. Aslında kimse -birinci sınıflardan uyku tutmadığı için uyanan bir velet hariç- böyle bir şeyi tahmin bile etmiyordur diğer binalardaki insanlar nereden bilebilir koskoca Regulus Black ve Audrey Lestrange'in çikolata kemirerek dedikodu yaptığını.
Sadece dedikodu da kendimiz hakkındaki bazı şeylerden bahsediyoruz. Mesela Black'le o Hogwarts'a başlamadan önce yani Gryffindor'a seçilmeden önce çok yakın arkadaşlarmış ama daha sonra her şey birden bu hale gelmiş. Bizde Rabastan'la küçükken yakındık ama şimdi pek konuşmuyoruz bile.
Dersler bittikten sonra yatakhaneye çıkıp hazırlanmaya başladım. Dışarıda oturmak için Evan, Regulus ve Barty'e söz vermiştim. Dışarısı karla kaplı ve soğuktan donacağım muhtemelen ama yapacak bir şey yok ısınmak için tılsım yaparım. Üzerime kat kat bir şeyler giymekten nefret ettiğim için biraz üşüyecektim ama diğer türlü de boğuluyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑨𝒏𝒈𝒆𝒍𝒖𝒔 𝑪𝒖𝒔𝒕𝒐𝒔「ˢⁱʳⁱᵘˢ ᵇˡᵃᶜᵏ」
Fanfiction"Şu safkan balosu işini de unut kendine başka safkan bir arkadaş bulursun." "Zaten öyle bir baloya bir kanıbozukla gitmektense ölmeyi tercih ederim." .... "Dün bir kanıbozukla gitmektense ölmeyi tercih ederim dedin. Bende ölümünün nasıl bir şey olac...