Kaşlarımı çatarak neler olup bittiğini anlamaya çalıştım. Ama bir türlü olana anlam veremiyordum. Elektrikleri de kim kesmişti birden bire ? " Şaka yaptınız bitti.." dedim gergin bir sesle. Kollarımı tutunacak bir yer aramak için öne doğru uzattığımda koala gibi sarıldığım kişiyi unutmuş olmalıydım. " Açın şu ışığı.. " Karanlıktan nefret ederdim. Bir bu eksikti gerçekten.
Ellerimin üzerine konan ellerle birlikte gözlerim irileşmiş olsa da bunu karşımdaki kişi görmediği için şanslı sayılırdım. " Bilerek yaptık sanki.." diye mırıldandı içlerinden biri ama kim olduğunu anlayamadım. Bir korkunuz olduğunda odak noktanız o olduğu için başka bir seyi gözünüz görmüyor, kulaklarınız duymuyordu.
" Şu an dokunduğum şey inşallah bir canavar değildir. " dedim alt dudağımı sert sayılacak şekilde ısırarak. " Değildir değil mi ya ? " kim olduğundan adımın Masal olduğu kadar emindim. Neden böyle şeyler söylediğim konusunda bir fikrim yoktu. Kollarım onun bedenini sarıyor olsa da dudaklarım tamamen aksini iddia etmeye yeminliydi.
" Neye dokunuyorsun kızım sen ? "
" Sizden biri değil mi bu ? " diyerek ellerimi yukarı doğru çıkardım. Dokunduğum yer bir yüze benziyordu. Nefes alıp verdikçe elime gelen sıcaklığı başka türlü açıklayamazdım. " Konuşsana, ağzın mı Yok? " elimle ağzını aramaya başladığında içten içe korkuyordum. " Bak ben karanlıktan korkarım tamam mı ? Lütfen insansan bir tepki ver.." Neden ses vermiyordu? Yoksa o da beni mi deniyordu sorusu zihnimde yankılandı. Miraç sessiz bir şekilde öylece kalabilir miydi? Belki de amacı beni korkutmaktı.
Bir el belime dokunduğunda çığlık atmamak için kendimi zor tuttum. " Benim. " diyen sesin sahibini tanıyordum. Gözlerimi sıkıca kapatarak korkumu aza indirmeye çalıştım. İçten içe korkularımla yüzleşirken aynı zamanda yeni bir korkunun daha eklenmesi an meselesiydi.
" Ne diye susuyorsun ? " kızgın bir şekilde onunla konuşuyor olsam da ellerimi üzerinden ayırmadım. Karanlıktan gerçekten korkuyordum. Sanki her an biri arkamdan gelecek ve bana bir şey yapcak gibi geliyordu. Bu kişi Gökşin olabilirdi. Ondan her şeyi beklerdim. " Korkuyorum diyorum ya, sen ses bile vermiyorsun. Hırsız olmak böyle bir duyguya mensup olmak mı ? "
" Anlamadım? " yüz ifadesini görmüyor olmak belki de şu an bana verilmiş en büyük nimetti. En azından ben onun tepkilerini görmüyordum o da benim. Yüzümü saklamama, duygularıma hakim olmama gerek kalmıyordu.
" Hiç. " dedim derin bir nefes alarak. " Kim kapattı ışıkları? Arkadaşlarına söyle de açsınlar. Başları sen değil misin ya, neden kendini geride tutuyorsun ? " Ona sarıldığım için kendimi tuhaf hissediyordum belki de kelimelerim bu yüzden süslerle doluydu.
" Kendimi geride mi tutuyorum ? " sesinde şaşkınlık vardı.
" Aynen, Gökşin daha otoriter davranıyor. Bak demedi deme de bence senin yerinde gözü var. " onları birbirine düşürmek iyi mi olacaktı kötü mü bilmiyordum ama deniyordum kendi çapımda bir şeyler.
" Bunu asla yapmaz. " kendinden ne kadar da emin konuşuyordu öyle? Ağzının üzerine bir tane çakmak istesem de şu an sorunumun daha farklı olduğunu bildiğim için üstelemedim.
" İyi, şu ışık işini hallet öyleyse bay hırsız. "
" Bay hırsız ? " bunda da tekrar hastalığı vardı galiba. Ne söylersem tekrar edecek gibi duruyordu.
" Kalbimi çaldın ya işte. " dedim göz devirerek. Nasıl olsa beni görmüyordu. Bu durum daha rahat davranmama sebep oluyordu. " Onu diyorum. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİNSİRELLA
Teen Fiction" Öp beni. " " Ne ? " " Duydun öp işte hemen. " dedim gözlerimi dudaklarına çevirerek. " Şu an mı ? " " Yok başka bi an. Ya seni bana parayla mi verdiler acaba ya ? Gerçi seni parayla da almam ama hırsız şey.. hadi uzatma da öp. " " Öpmek.. "...