Elimdeki telefonu sıkıca kavradım. Sanki bunu yapmak her şeyi anlamama sebep olacak gibi bir hisle boğuşuyordum. Bu yaşadığım olayın nasıl bir açıklaması olabilirdi ki?
Şimdi gidip ona hesap mı sormalıydım?
Belki de bilerek yapmıştı. Bu fotoğrafı belki de benim sosyal medya hesabımdan bulmuştu. Uzun zamandır aktif olmadığım için böyle bir fotoğrafım var mıydı yok muydu onu bile bilmiyorum açıkçası. Ama birine poz vermiştim. Kameraya gülümsüyordum.
Beni biri çekmişti.
Beni kimin çekmesine izin vermiştim?
Miraçla daha önce karşılaşmadığıma emindim. Onu etrafımda bile görmemiştim ki görseydim yüzünü unutacağımı sanmıyordum.
O zaman bu fotoğrafımı kim çekmişti?
Hafızamı zorlamak hiçbir işe yaramadı. " Şifreyi açabildin mi? " diye sordum ekranda görünen sayıları Nil'e göstererek.
Başını olumsuz anlamda salladı. " Ekrana bakmam yetti diyorum ya kızım. " ellerini geçiştirmek istercesine salladı. " Hem neye bakacaksın ki? Ben ikna oldum, sevgili olduğunuza. " Bunu ben görsem bende ikna olurdum diyemedim. " Hem sen sevgilinin şifresini nasıl bilmezsin? "
Beni sürekli bir yerden vurmaya devam edişine göz devirdim. " Unutuyorum ben. " dedim aynadan ona bakarak. " Bilirsin bende b 12 denilen şeyden gram yok. "
" Sevgilini hala hatırlıyor olmana şaşıyorum. " dedi alaya alarak.
" Unutulacak gibi değil. " İç geçirdim. Kimdi bu hırsız? Adı dışında onun hakkında bildiğim hiçbir şey yoktu. Nasıl öğrenebilirdim ki?
" Her şeyi bırak da o telefonu fark ettirmeden nasıl geri koyacağız yerine? " yüzündeki sıkıntılı ifadeye baktım bir süre. Aklım hala telefondaki fotoğrafımdaydı. Benim fotoğrafımın onda ne işi vardı sorusu zihnimden nasıl çıkacaktı merak ediyordum doğrusu.
" Ben koyarım. " elimdeki telefonun ekranını bir kez daha açtım. Şifre denemek istedim ama ne yazacağımı gerçekten bilmiyordum. Aklıma sadece doğum tarihi yazmak geliyordu. Ama onun doğum tarihini bile bilmiyordum.
" Sence fark etmiş midir? "
" Bilmem. " Aklımda kendi doğum tarihimi yazma seçeneği dolandı. Olabilir miydi?
Benim doğum tarihimi bilecek değildi ya!
Denemekten zarar da gelecek değildi ya!
Parmaklarım hızla şifre tuşlarının üzerinde gezindi. 0909 yazdığımda ekran başarıyla açıldı yazısını gördüm.
Ne!
Yok artık!
Yuh desem yeri miydi?
Kesinlikle yeriydi.
Bu da neydi yani şu an?
" Neden bu kadar şaşırdın? " diye sordu Nil yüzümü görmüş olacak ki. Sertçe yutkundum. Ona bir cevap vermek şu an önemsediğim bir durum değildi. Daha büyük olaylar dönüyordu etrafımda ve ben bu olayı çözmeden rahat edecek gibi değildim.
Galeri uygulamasına girdiğimde klasörleri gördüm. Hepsi farklı bir albüme yerleştirilmişti. Bir tanesinin üzerinde ise Sinsirella yazıyordu.
Sinsirella mı?
Şey o ben değil miydim?
Sinsirella albümünün içine girdiğimde ise telefonu neredeyse elimden düşürecektim. Burada bir sürü benden vardı. Yani albüm beni fotoğraflarımla doluydu ve her fotoğrafta tek başımaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİNSİRELLA
Teen Fiction" Öp beni. " " Ne ? " " Duydun öp işte hemen. " dedim gözlerimi dudaklarına çevirerek. " Şu an mı ? " " Yok başka bi an. Ya seni bana parayla mi verdiler acaba ya ? Gerçi seni parayla da almam ama hırsız şey.. hadi uzatma da öp. " " Öpmek.. "...