Miraç ne zaman heyecanlanıyor ya da ne zaman üzülüyor anlamak gerçekten zordu. Telaş konusuna gelirsek de bunu yüzüne yansıtmayı galiba sevmiyordu. Çünkü şu an polisin bizi yakalama ihtimali vardı ve Miraç herhangi bir tepki vermiyordu.
Garipti.
Sanki her şeyi bu çocuk hazırlamış gibiydi.
Beni de oyununun içine dahil etmişti.
Düşüncelerime göz devirdim. Onun peşinden koşmamış olsaydım şu an burada onunla olmazdım. Yani bir belaya bulaştıysam kendi başıma bulaşmıştım. Onun bir suçu yoktu. Hırsızını koruyan bir Masal mı oluşuyordu içimde?
" Beni niye böyle çizmişler ki bana hiç benzemiyor. " dedim göz devirerek. " Ben bu kadar çirkin miyim ki? " Madem o endişe duymuyordu benim de endişelenmeme gerek yoktu. Soyguncu olan ben değildim sonuçta. Ben sadece soyguncunun sahte sevgilisiydim.
Ve onun Sinsirellası...
" Değilsin. " dedi hiç düşünmeden Bay hırsızcım. Şu an kalbimi tam on ikiden vurmayacaktı da ne zaman vuracaktı? " Ama konumuzda bu değil. "
" Konumuz yakalanma ihtimalimiz değil mi? " diye sorduğumda başını iki yana salladı.
" Değil. "
Bu adamın vurdumduymazlığı şaka mıydı?
" Miraç konumuz..." diyecekti Kandemir'in konuşmasına engel oldu. Birilerini dinlemek gibi bir niyetinin olmadığı belliydi.
" Diğerleri nerede? " sakince sorduğu soruyla birlikte iç çektim. Hırsız olmak acaba yanında endişesizliği de mi getiriyordu?
" Yemek aldılar geliyorlar ama arayacağım şimdi çıkmasınlar yukarı..."
" Gelsinler. " dedi kendinden emin bir sesle. " Gitmiyoruz, kalıyoruz. "
" Ne demek kalıyoruz? " Kandemirle aynı cümleyi aynı anda söylediğimiz için birkaç kişi dönüp bize baktı ama ikimizinde umrunda olmadı. Çünkü bundan daha büyük sorunlarımız vardı.
" Duydunuz, kalıyoruz. "
" Bizi arıyorlar diyorum.."
" Bende arasınlar da bulsunlar diyorum..."
" Sen kaçıksın. " dedim kendimi tutamadan. " Yakalanma ihtimalin var ama bu senin umrunda bile değil öyle mi? "
" Öyle. " ellerimi ellerinin arasına aldığında derin bir nefes almakla yetindim. Garip biri olduğuna kesinlikle emindim. Ve artık yakalanma korkusunun olmadığına da emindim.
Hatta korku nedir bilmiyordu.
" Yakalanırsak..."
" Öyle bir şey olmayacak Kandemir, sen sadece bana güven ve diğerlerini dağıtılan broşürleri görmeden buraya getir. Gerisi bende, rahat ol. " diyerek benimle birlikte 9 nolu salona doğru ilerlemeye başladı ama sonra aklına bir şey gelmiş olacak ki elimi bırakıp benden uzaklaştı. Kandemir'in kulağına bir şey söyledi Kandemir kaşlarını kaldırarak tepki verdiğinde hiç düşünmeden geldiği yola geri döndü.
Ne söylemiş olabilirdi ki itiraz dahi etmeyeceği?
Miraç'ın böyle bir etkisi vardı işte diğerlerinin üzerinde. Garip bir şekilde kimse onun kararlarını sorgulamıyordu. Sorgulasalar bile fazla üzerinde durmamayı tercih ediyorlardı. Ona olan bağlılıkları bir aile gibi hissettiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİNSİRELLA
Teen Fiction" Öp beni. " " Ne ? " " Duydun öp işte hemen. " dedim gözlerimi dudaklarına çevirerek. " Şu an mı ? " " Yok başka bi an. Ya seni bana parayla mi verdiler acaba ya ? Gerçi seni parayla da almam ama hırsız şey.. hadi uzatma da öp. " " Öpmek.. "...