18. BÖLÜM: " TESADÜF DEĞİLDİ "

5.8K 432 124
                                    

Ünlü bir soyguncuyla denk gelmek nasıl bir duygu diye bana sorarsanız buna tek bir cevabım olmayabilir. Aslında tam olarak nasıl hissedeceğimi bile bilmediğim o evredeyim.

Donmuştum.

Öylece kalmıştım.

Çünkü belki de ilk defa gerçekten ne yapacağımı bilmiyordum.

Sıradan bir hırsız olduğunu düşünmüştüm. Bu kadar profesyonel olması açıkçası ona olan bakış açımı da değiştirmişti. O gerçekte kimdi?

Adı gerçekten de Miraç mıydı mesela?

Belimdeki elini çektiğinde daha önce hiç bu kadar üşümediğimi hissettim. Bedenimi kutup noktasına koymuşlar da ısınmak için bir yer arıyormuş gibiydim. Ayağa kalkmak için hamle yaptığında ona yük olmak istemeyip bacaklarımı sarkıtarak ayağa kalktım. Bunu bekliyormuş gibi anında ayağa kalktı.

" Egemen, durdur şunu. " dediğinde sesindeki değişimi hissettim. Soğuk dalgalar vardı tonunda. Onu gördüğümden beri ilk defa bu yüzünü gösteriyordu. Sesinde öfke vardı, açığa çıkmaması gereken bir sırrın aydınlandığının yansıması harelerinde kilitli kaldı.

" Kaldır elleri. " diyen sesle birlikte diğerlerinin belinden çıkardığı silahlara öylece bakakaldım. Şimdi ne yapacaktım? Sahte sevgili rolünün sonuna gelmiş gibi hissediyordum.

" Neler oluyor? " diye sordu Nil korkudan titrediğini gördüğümde. Bacaklarının hareketi artçı depremleri andırıyordu. " Ne yani o haber gerçek miydi? " gözleri benim gözlerime dokundu, bir cevap almak için çabaladı ama sorusunun cevabı bende yoktu. Zaten her şey ortada değil miydi?

" Bu iş çok uzadı. " dedi Miraç üzerindeki kıyafetin üstten birkaç düğmesini açıp rahatlamaya çalışarak. " Artık bazı şeyler bitmeli. " gözlerimiz buluştuğunda yutkunamadım. Beni elinin tersiyle itecek değildi, değil mi?

Diğerleri sevgilisi olmadığımı öğrenirse bana ne yaparlardı, bunu biliyordu değil mi?

Ya da artık diğerlerinden korkmak yerine ondan mı korkmalıydım?

Kalbim acıdı. Ona kafa tutan kız da neredeydi şimdi?

Korktum.

İlk defa bakışlarından korktum. Bu da neydi böyle? Kimsin sen diye sormaya korkuyordum. Sesi gibi bakışları da sertti, karanlıktı. Onun hep neden bu kadar az konuştuğunu sorgulamıştım, şimdi daha iyi anlıyordum neden sustuğunu. İçini açmak, kendini kaptırmak istemiyordu. Üstünlüğünü korumak istiyordu. Bunu beni itişinden anlamalıydım.

Artık ellerini belime koymayacak kadar uzaktı gözleri.

" Bitmeli derken? " diye sordu Nil. " Enişte dedik bağrımıza bastık diyeceğim ama sana hiç enişte demedim sanırım. Artık demenin tam zamanı. "

" Denize düşen yılana sarılırmış dedikleri bu olsa gerek. " dedi Gökşin elindeki silahın ucunu temizleyerek. Hepsinin yüzündeki değişim açıkça okunabiliyordu.

Kendimi sakinleştirmek için gözlerimi kapattım. Belki de bu yaşadıklarımın hepsi bir rüyadan ibaretti, olamaz mıydı? Asansördeki halimizi düşündüm, beni diğerlerinden koruduğu anları düşündüm. Hepsinde samimiydi, içtendi. Şu an ki yüz ifadesiyle yakından uzaktan alakası olmayan biriydi benim tanıdığım Miraç. Acımasızlık yüz hatlarına ikinci bir deri gibi yapışmıştı.

" İşte şimdi gerçek Miraç gibi bakıyorsun. " dediğini duydum Canan'ın. " Aşkın seni değiştirdiğini düşünmüştüm. Özüne döndün. "

SİNSİRELLA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin